AĞLAMAZ MI?
AĞLAMAZ MI?
Şu ilim çağında şu hâlimize Haftalar, mevsimler, yıl ağlamaz mı? Bir eşarp engelse ödül almaya Dostlar şöyle dursun el ağlamaz mı? Kötülükler mantar gibi biterse Güzel günler gözümüzde tüterse Gülistanda kel kargalar öterse Bülbül figan edip gül ağlamaz mı? Konuşmak gerekir ilim diliyle Kim çözecek kördüğümü eliyle Türban yasağına seksen iliyle Kahraman ünvanlı il ağlamaz mı? Hâli hiç sorulmaz neden yolcunun Nefse çoban olup güden yolcunun Hakk’a bir yol bulup giden yolcunun Önünü kesersen yol ağlamaz mı? Güzelim bahçeye bir haller olmuş Her tarafı yaban otlarla dolmuş Meyvesi dökülmüş çiçeği solmuş Yaprağı horlanan dal ağlamaz mı? Yanlış beyanatla dil kirlenince Asırla birlikte yıl kirlenince Okyanusla ırmak, göl kirlenince Mâvi denizdeki sal ağlamaz mı? Örtüsüne dokunursan Suna’mın İniltisi arşa çıkar anamın Gül yazmalı, gül yanaklı ninemin Başına örttüğü şal ağlamaz mı? Sen bâtılın geçemezsin neyinden Araştırdım özürlüsün, beyinden Bir yolunu bulup öz peteğinden Arıyı kovarsan bal ağlamaz mı? Çaycı acıtmadan güzel tut demi Siren sesi ile geliyor gemi Güneşi yitirmiş kalbinde kimi Akıl isyan edip dil ağlamaz mı? Hanifi KARA |
Ahzab suresi 59;
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.