Delikızın Günlüğü / 2
Bana geldiğin o gün hani batmıştı güneş,
Hâlime aldırmadan suya yatmıştı ateş, Utanıp kızarsa da her akşam batar yine Boğaz’ ın sularına yüz sürüp yatar yine. Ne kadar yaşanırsa yaşıyorum dedim ya, Sensiz ömrü yük sayıp taşıyorum dedim ya, Hiçbir şey değişmedi, yokluğun ağır hâlâ, O umarsız kaderin kulağı sağır hâlâ... Hiç sorma yüreğimi, İstanbul kadar yorgun Kanım akmaktan aciz, Ölü Deniz’ den durgun. Artık sayamıyorum sensiz kaç gece geçti, Senli şiirlerimde bensiz kaç hece geçti. Sana sitem edemem, senin için de zordu. Bu hasretlik illeti seni de epey yordu. Yaşam gürültüsüyle haşır neşir olurken Sesimizi duymaya zar zor vakit bulurken Adımız en büyük sır, kimse bilmezken bizi “ ikimiz “ olamadık, çözemedik bu gizi. Hem gözden, hem gönülden giderek uzaklaştık. Köy görünüyor işte, artık sona yaklaştık. İşte sırf bu yüzden ki, masalımız bitmeli Kerevetine hasret, bu diyârdan gitmeli. Sanma ki “ bitti “ demek canımı hiç yakmıyor Ama o iki nehir birarada akmıyor. Bu acıyla kıvranıp bin kere ölmektense, Anı ömür sayarak zamanı bölmektense, Gel, son defa ölelim...Zaten yaşamadık ki... O ağır veballeri yıkıp aşamadık ki... Nerede olursan ol, hiç unutma canözüm, Seni hep seveceğim, sensin tek yürekközüm. Düşlediğin son yıldız ufkun ardında saklı, Bil ki kayarken bile sende kalacak aklı. Söz bitti. Şimdi yağmur vakti... |