KAHROLSUN..!
Telafisiz yılları aşıp da geldim.
Beynimde dinmeyen uğultularla, Bu akşam saçlarıma, Birkaç ak daha ekledim. Dört duvar arasında yaşam kavgası, Cinnet akşamlarında suçlardır kabaran. Ve gözlerimde yaştır, kaybolan mazi. Ben miyim? Bu kendi kendine söylenen zavallı ihtiyar. Ben miyim titrek bakışlarında, Salıncaklar kurulan? Ya bu hayat denizinde, Aşk fırtınalarında boğulan, Kaybolan ben miyim? Neden seda vermiyor artık aynalar? Nerede saçlarımdaki tarak izleri? Yaşama sevincim. Mutluluklarım, haykırışlarım nerede? Ürkek bakışlardaki heyecandır özlemim. Hasretim, kara geceme doğmayan güneştir. Kaybolan yarınlarım, Söylenmeyen umutlarım, Kimi zamanda bir postacının, Açık mavi ceketinin yakasına düşen, Bir damla gözyaşıdır feryadım. Söylesem neye yarar, çektiğim acıları, Dağlar dinlese, taşlar dinlese neye yarar. Dinecek mi gönlümdeki zalim fırtınalar. Çorak çöllerimde güller açacak mı? Yeniden aşık olacak mı yüreğim. Yeniden, yeniden mutlu olacak mı? Anladım, dönüşünüz yok zalim seneler! Ellerimde bu titreyiş hiç bitmeyecek. Yarınlar olacak, çiçekler açacak da; Ağlamaklı gözlerimde, yaşlar dinmeyecek. Ne gelir ki elimden, ne söyleyebilirim. Omzumdaki kabahati kime yükleyebilirim. Suçlu benim, idamlık benim. Kahrolası yüreğimdir! Sevmeyi bilemeyen. Geleceği göremeyen, Kahrolsun! Dileğimdir. |