teslimŞiirin hikayesini görmek için tıklayın zamanın ellerinde azatlı köle sultaniyegah semainin iç acıtan tesliminde parmaklarımı gezdirirken perdelerde şems haberlere gebe ben bihaber benliğimden yine vakit y/az ellerinle getir kapıma seni azat etmeyeceğim ellerimde kokusu dünden kalan yalnızlığın annemi özledim ne çare /seni azat etmeyeceğim vakit y/az/ ve geçen söylemedim gök yaşlarını silemedi henüz sebep, biraz hasret içre güz yüzün içre söz boğulurken bu mağrur şehrin suratsız akşamlarında sularda rakseden semaileri öldürelim hocam, parmaklarım bu saza yaban geçen söylemedim eğer ki hatrı varsa, eğer kaldıysa ellerinde hala mürekkep izleri saatleri durduralım sessizce ve dilimizde, asl-ı ilimize hasret göğsümüzün sıcaklığına yalancı türkülerden arınmaya eğer ki hatrı varsa ellerinde kuruyan mürekkep izlerinin yaprak vakitleri kemanın tellerinde sızı acı, yaşamak bu mevsimde kalan serzenişleri ve dinlemek yüksek perdeden sesimizin usullanan sesini yaprak vakitleri kemanın tellerine sızı siz gideceksiniz başınız önünde şimdi şu çalan hırçın müziğin adı her neyse ben öldüremedim bu saza korkularımı gecelerce hocam siz giderken başınız önünüzde yediremediğim esaret hece hece ellerimde siz gideceksiniz... |