aLaCaKaRaNLıKTa SıRTüSTü
kızardı ışıklar yine
yorgun gözlerden kopmuş kan ter içinde yastık. onca canhıraş kelime hapsolmuş çelik bir sükunet içine. karnımda ateşten bir can sıkıntısı. buğulu cam ardı hayaller kuruntulu bir muamma siluetlerden. Rüzgardan yana dertli yelkeni yırtık atardamardan isteksizce salınayazarken hayat kim bilir belki çok gizli bir özneden düşük yapmış cümle alemin dillenmemiş bilgisi. Kanun sesine hasret adalet. emniyet şeridinde çaresizce sayar saniyeleri tekeri kırık feleksiz geceler. yine tuzlu tuzlu gülümsetir demirden sert bir ironi emirden üstün edepsiz gözlerini süzer yemeninin söküğünden habersiz uykular. Çemenin kuruluğundan mahzun duygular bir tangoya sıkıştırır şehveti karbeyaz bir ten ışıldar kızılların içinden. mecnundan habersiz bir aşık seyreyler leylasını adı duyulmamış ne yüce destanlara gebe dizeler fısıldar çatlamış dudakları. uyuklayan gözlerden kayan bir bakış batıdan doğuya döndürür dünyasını çarşaf çarşaf hayatının kırışıklığının üstünde. Kimi zaman anlar gibi olur tanrıyı şekeri fazla kaçmış kahve dalgasında köpük oluverir sırt üstü. güneş niyetine gözünün feri kaçmış bir ampul erken doğar her sabah tüpü bitmiş bir ocak misali. dile dudağa büzüşmüş bir teşbih konar elden ayaktan düşmüş paramparça bir kağıda. bütün vitaminini kabuğunda unutmuş çırılçıplak elma yanaklar kaygan. ve tüm bu ateşin üstüne ağlar inadına bir mavi özlem derin bir solukta vurgun yemiş yosun yeşili kalender anılar. geç kalınmış onca randevu bekler. eline virgülden eğreti bir düdük tutuşturmak bana kalan. çünkü bellidir nokta kifayet etmez bu hecelere. yoksa küllenmez bu deli her gece çılgınca keşişlerken üzerine... |