Kapalı ŞiirŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Her şiirin bir hikayesi vardır. Vardır var olmasına da her doğru da her yere yazılmaz.
Doğdu kış ortasında bir kızgın güneş,
Zemheri ayazında, kavurdu bizi. Kopardı tüm bağları bir büyük telaş, Hey Hak! Dört bir yana savurdu bizi. İstemem senin olsun hanlar, hamamlar. Kurtarmaz maderini sırlı makamlar. Halk ile hasbıhal bilmez adamlar! Hak ile adaletten ayırdı bizi. Haddimizi bildirip öteye itti. “Batırayım” der iken; aslında battı. Kuş tüyü yatağına uzanıp yattı. “Kervan geçmez dağlarda”, kayırdı(!) bizi Keserlerin ağzı hep, kendine yontar. Adalet terazisi; bir bozuk kantar, Boş kefe bir tarafta, tarttıkça tartar, Vaat dolu ambarlar, doyurdu bizi Kanatlandık gideriz, arş-ı alaya. Bu haller, başımızı, sokar belaya. İki de bir davetkâr sanki molaya; Taş koyup tekerlere, devirdi bizi. Farkındayım, birazcık kapalı oldu. Aslında bu derbeder; doldukça doldu. Bu uğurda nicesi “belayı” buldu. Gammazlayıp hâkime buyurdu bizi |