EYLÜL GELİYOR BABAANNE.!Aç babaanne ceviz işlemeli siyah sandığını Yine karışmış olsun Lavanta kokusuna gül suyu Dünya hali hay oğul de Bu kefenim Bunlarla yuğsunlar beni Bu güzel kokmam için gül suyu Sen ölmezsin diye Haykırarak çocuk korkularımla sarılayım Boynuna Tenin lavanta koksun. İçimde bir çığlık Sen öp yanaklarımdan saçlarımı okşa Ölüm Allah’ın emri de… Sen ölmezsin derdim içimden Ağlardım sen bilmezdin Avucumda bakır on kuruşlar Göz yaşlarımı sislerken Bir sakıza kandırırdın çocukluğumu… Sonra babaanne Ceviz oymalı çeyiz sandığın gibi Esmer bir dolapta Düşüm gelip Okşa saçlarımı Bir işkence odasında Oku üfle üstüme dualarını… Bir eylül zamanı Bayram arifesinde Bir mektup gelsin çocukluk arkadaşımdan Meğer sen öleli üç sene olmuş… Ah babaanne ah Gençliğimi alıp giden O çirkin eylüllere kızgınlığım Kendim için değil ki… Biz sarı bir eylül akşamında birlikte ölmüşüz Sanki çıksam gelsem bir eylül sabahı köy evimize Sen orda olacaksın Bu yüzden hiç inanmadım öldüğüne Sanki saklamış gibi beni Hep o ceviz işlemeli çeyiz sandığında İçinde seni Bakır on kuruşları Ve gençliğimi arıyorum aslında Eylül geliyor yine babaanne.! Sen bir kez daha öleceksin Ben bir kez daha tutuklanacağım Sakladın mı sandığında benim için Çocukluğumdan bir şeyler… Gelsem yanına Girsem taş sandığının içine Bana da yer var mı babaanne…? Ben seni öyle çok özledim ki Bir taş sandıkta benim için yapsan sevineceğim... |
herkesin yadında puslu anılar defteri gibi açılır mısın sesszice?
adında başlıyor hüzün şiirin ve son dizeye kadar kariyi yakıp yerle bir ediyor
hele bir de babaanne mahkumiyet gibi unsurlar da eklenince şiire insanın bir rakı sofrasına düşüveresi geliyor
bin ahhh eşliğinde
ne çok şiirsin canım babam
öyle güzel ki her yazdığın
varsın iyi ki
cana can olansın
sevgilerimle