MASALIN BİTTİĞİ, HASRETİN BAŞLADIĞI AN
Bir 4 Mayıs gününün Cumartesi sabahında aldım
ölüm haberini böyle apansız mı terk edecektin bizi veda bile etmeden ecel trafikte yakalamış seni, duyduğum bu randevuya geç kalmazmış ecel anladık hepimiz seninle kaç kısacık bahar eskitmiştik sohbetlerde ölümden konuştuk bazen fakat nereden bilirdik 32 yaşında gideceğini hem de en mesut günlerinde ardında iki çocuk ve yüzlerce sevdiğini bırakarak tabutunu taşımaktan bahsetmemiştik oysa hiç ölüm ne garip değil mi hocam? Bir anda var olmak ve yok olmak bir anda masal gibi her şey ve “masal kadar” gerçek bir boşluğa düşüyorum, bir boşluğa dostlarım kayıp kayıp gidiyor, sevdiklerim... hayat kayıp gidiyor ellerimden. Oğlunu gördüm senin ne kadar mahzun, geleceğe çaresiz bir yıkılışın resmi... eşin; yarısını kaybetmiş bir bütün kadar eksik annen; yüreğini çıkarıp parçalamışlar sanki yaşamak çekilmez bir yük, senin ölümünden sonra babana zaten kardeşinin umutlarını parçalamışsın giderken bizler mi? hiç sorma, sakın sorma ölümün o acı, o buruk lezzetini tattık seninle yeniden ama taa derinden ve tüm bunlardan sonra yatırdık seni iki metrelik kupkuru toprağa senin öğrettiğin şekliyle artık onun kucağında uyuyacaksın ninniler duymadan ayetlerle, dualarla gönderdik ebedi yolculuğuna elbisen kar gibi beyaz, gönlün gibi ak rabbine uçuyorsun, en sevdiğine; gözün aydın insan geldin dünyaya, insan yaşadın ve şimdi hakikate gidiyorsun insan olarak ne mutlu acı da olsa... kavuşmak dileğiyle bir gün rüzgarlı tepeden uğurlar olsun mekanın cennet, kabrin nur olsun. AbsürdX |
her ölümün erken olduğunu hatırlatan kavi mısralardı...tebrikler...