Sarya
I
içi su dolu bir bardağın masadan yere düşmesi gibi, herbir yerinden çatladı gece: ıpıslak. bir bağlaç, yeni bir lisan eki, gözlerini bana miras bırak. üşümüş ayaklarıyla bir martının, yeniden kızgın sulara dönmesi gibi, koru denizi şimdi benden, rakıdan, peynirden. ellerine dokundum, ayrılık döküldü yüzünden. II geldi... küçük ağzını kalbin mayhoş asmalarından sarkıtıp kana kana bir özlem içti. eridi ateş. erdi, çatlağına döndü su. uluorta, bu aşka bir ceylan ağzı değdi. bir ceylan, bir susamışlık: küfüv. kattı kendine bizi evren. ellerine dokundum, ayrılık döküldü yüzünden. III bir heyelan olur gece üzerime, içime gökten salıncak, suratıma çocuk kahkahaları. biz, şehirler geçeriz. öyle sessiz, öylesine evler. kadınımın sesi kulağımda, bir fa sesi değilse eğer. kaç! yıldızların göğe paftalanmış yüzü suyu hürmetinden. ay... ellerine dokundum, ayrılık döküldü yüzünden. IV yağmur alelacele. bulunduğun yerden büyük gürültüler geliyor. tehlikeli insanlar. yeni bir dua öğretmek istermişcesine ecele. nefesini kör bir hayalle kestim. incir çekirdeği, nar, kan... hepsi alelacele. bir tren gibi uzaklaştın sen. bir bekleme salonu gibi yalnızlaştım ben. başım gözüm üstüne, ellerine dokundum, ayrılık döküldü yüzünden. V bilmelisin; altından çılgın suların aktığı bir köprücük kemiğinin üzerinden, kendini aşağı atmakla tehdit eden hiç kimse sevdiği kadının ismini anmıyor artık. zifaf, bir sigara gibi gecenin üzerinde söndürülen, bir mum alevi gibi tasavvufi yolları dönen. tüm güller, daha yaşarken toprağa gömüldüler! ben... ellerine dokundum, ayrılık döküldü yüzünden. VI kalbim bir taş ustasının elinden çıkmış küçük bir köy evi olacaktı. bir çeşme akacaktı huzura geçip ağaçların gölgesinden. oysa bir yerde unutulmuş, herhangi bir gül, geçmişten çok daha önce akmıştı testiye. şimdi, zaman, terk edilmiş yataklarda ihtiyar bir sürüngen. velûr... ellerine dokundum, ayrılık döküldü yüzünden. |
bilmelisin;
altından çılgın suların aktığı bir köprücük kemiğinin üzerinden,
kendini aşağı atmakla tehdit eden hiç kimse
sevdiği kadının ismini anmıyor artık.
zifaf, bir sigara gibi gecenin üzerinde söndürülen,
bir mum alevi gibi tasavvufi yolları dönen.
tüm güller, daha yaşarken toprağa gömüldüler!
ben...
ellerine dokundum,
ayrılık döküldü yüzünden.
.............................
SUS'tum
kocaman kocaman.
saygımla.
......................................................