EY SÂKİM !
Ey sâkim gel meclise, dökülsün peymâneler
Loşluk bizi yıkmasın, titresin divâneler Meyhâneyi kör tutan, çözsün maksat ipini Eşyayı dıştan gören, çözsün vuslat ipini Cânı dilinde gören, cânı bulamaz zaten Çözülmez firkat ipi, kor yakamaz bu ten Ey sâkim sun bâdeyi, ben susuzum bu akşam Meyhânenin bağrında, oluşsun nurlu bayram Hikmetin ışıkları, saçılsın birer birer Mest olan gönüller, çağlasın dursun yer yer Hasretin çığlıkları, takâti düşürmesin Katranın sığlıkları, yüreği pişirmesin Ey sâkim çöz sen şimdi, içimdeki ağrıyı Ver bülbüle kadehi, dindir aşksız sancıyı Nihan kalmasın ateş, korlar yığdır meclise Başlasın hep özümde, şimdi nurlu hâdise Gireyim ben de aşkla, Nesimi’nin bağına Ey neyim elest üfle, varayım nur çağına Ey sâkim, can sâkim, dök; dök huzur şarabını Bülbülüm neşe dolsun, ağart siyah türâbını Tûba’nın özü girsin, matem tüten rüyâma Firdevs’in sözü girsin, çökertilen hülyâma Pervânem hep titresin, segâhın nur sesiyle Meltemlerim uyansın, sabahın kor sesiyle |