dönüşben geldim ağrılı dakikalarından köstekli saatlerin masalların en Züleyhâ kadınları arasından kuyuların kucağından yüzüm Yûsuf olmasa da ve’l hâsıl-ı kelâm kumlu ebrularla geldim yeniden geldim yek vav çizmesi dahi artık mucize olan bir hattat gibi gözlerimi aharladım da geldim şehrimin arap sabunu kokan sokaklarından çelik çomak oynayan çocuklarından zamanımın pencere kenarlarına tüneyen mor meneşelerinden ayrılıp da geldim kavuşmaya dudaklarımda bir kuru gülümseme beklenenin kokusu sinmiş gömleğe yüzüm sürmüş gibi deli bir heyecan içimde ben geldim şimdi hala gerçekmişçesine ağlatan bu hikaye kitaplardan usul usul silinmeye yüz tutmuşken ölüyorken günbegün sahaf dükkanlarında ve ben ellerimi yakıştıramıyorken sayfalarına ve ben ellerimi yatıştıramıyorken içimde bir gün batımının yanığı var |
saygılarımla