EYLÜLDEN KALMADIRGeçen Eylüllerden kalmadır saçlarımda aklar Her defasında boğazımda düğümlenen pişmanlıklar Son kez tekrarlanıyor diye sayıklanan ayrılıklarda Ne kelimeler hali tasvire yeter, ne i tam anlatır mısralar. Çanaklarını pis sulaklardan doldurup gelinlik kızlar Salına salına çayırları ezer, sekişinden ürker serçeler Nereye haykırsam duyulmaz sesim kaybolur Adı değiştirilen mahalleler, beldeler zihnimden geçer Ne hatıraları saklar yeni kimlik, ne mazi kimlikte gizlenir. Geçen Eylüllerden kalmadır elimde kir saçımda rüzgâr, Her seferin med cezirlerini taşıyamaz yelkenler Nihayet bitiyor diye sayıklanan ayrılıklarda Ne kelimeler hali tasvire yeter, ne tam anlatır mısralar. Bir Şubat ağusu birikir içimde bilmez bunu kınalı eller Yürek sancıda, geri dönülmez çağları özlemle anar Dere yatakları kurudu, berrak akmıyor pınarlar Leyla mesneviyle mahkûm, Şirin’in saçları tutuşur Ne kelimeler hali tasvire yeter, ne tam anlatır mısralar Geçen Eylüllerden kalmadır pul pul eriyen servetler Üstüne eklenmedikçe azalır, kendini tekrarlar Elbette tamamlanır diye zorlanan hayallerde Ne maddiyatı sever, ne maneviyattan medet bekler Geçen Eylüllerden kalmadır bütün kanamasıyla nefretler Omuzdaki içi boş payeler, sırma işlemeli belgeler Bütün hikâyelerin bir yanı hep neden eksik kalır Hayat aldanmaya hazır lezzetleri sunarken, hayâ artar Ne yokuşlara tırmanır gönül, ne düzde mesut olur Gecenin erken vakitlerinde sırada bekler Yarınki indirimli alış verişi kadın ve erkekler Gece boşalır ev,bütün yıldızlar ayak altına serilir, Arsız iştahtan rahatsız boynu eğik güller Ne insanlıktan vazgeçer,ne erdem talep eder Sinan YILMAZ |