Ah Anne Ah!
Ah anne ah!
Hatırlar mısın bilmem... Yine bir bayram arifesinde ayırmıştı kader, seni benimle... ........................ Bir tren garında sırtımı sıvazlayıp, Elime de üç beş kuruş harçlık verirken; Ezile- büzüle. "Başka yok oğul, Bunu da tefeci Osman ağadan bire beş, zorla aldım. İdare et oğul," demiştin... ........................ Daha dün gibi aklımda, Bir sürü de nasihat etmiştin. "Bırak sazı, sözü, şiirler para etmez, Bizim memlekette de krizer bitmez., İyi bir işe girersen ogul, Allah seni muhannete muhtaç etmez" Demiştin ya anne. Aynen dediğin gibi, Ne memlekette kriz bitti, Nede bizim şiirler para etti. İşi sorma anne! Hiç olmadı ki... ......................... Rahmetli babamın köstekli saatini Son kez öpüp koyarken cebime; Sıkı sıkıya tembih etmiştin Darda kalmadan satma diye... ......................... Hani demiştin ya binerken trene; "Kendine iyi bak beni düşünme" diye. Gözyaşlarını da silmiştin elinin tersiyle... Tren gardan kalkarken, bende sana bakarken; Gördüm ya çöküşünü dizlerinin üstüne O günden bu güne ölüyüm anne! Hiç ağlama demiştin ama Bir gözyaşı gölüyüm anne! ......................... Bilmem sensiz geçen kaçıncı yıldayım. İçimdeki hasreti de, beni de öldür anne! Köstekli saati satmadım ama dardayım Bayramım sana geldiğim gündür anne... Acıyı, neşeyi, sevmeyi, sevilmeyi, İçim kan ağlarken gülmeyi, Senden öğrendim anne, Zorluklara direnmeyi. Nasıl da güzel söylerdin ninniyi... Babamın ölümüne yaktığın ağıtları... Hem okur hem ağlardın, Yazdığın destanları... Unumun eleği idin, Evimin direği idin, Nasıl da bırakıp gittin, Gözümün bebeği idin... ........................... ....diye peş peşe düzerdin. Nasılda gözyaşları dökerdin! değil mi anne? İşte o günden beri aşığım; Aşığım ben şiire anne. Şiir ve sen şimdi benim tek servetim. Gözümde yıkılmaz bir dağsın anne! Para etmese de bilirim çok seversin. Senin de yüreğine şiirler yağsın anne... Benim bayramım sana geldiğim gündür anne! |