dikenher şiir gibi bir şiirdi lale mevsiminde, istanbul’da, denize karşı ve fakat elleri kelepçeliydi gitaristin dilinden dökülen o şarkıya her şarkı gibi hiç tanımadığı bir şairin son şiirini ölümünden sonra okurken geciktiğine hayıflanıyor ve duyumsuyordu iğreti kelimeleri dilindeki erişilmesi güç bir edebilikte bir şiir yazdı Galip gibi. sonra bir romana hapsoldu kanatları bu şiirde istanbul kirlendi bu şehri istanbul terketti. her şehir gibi bir şehir şimdi lale mevsiminde, üsküdar’da, denize karşı esir çocuklara hamal mevsimlerde köprüaltı düşleri satılır ve baharlar hiç ölmeyen deli ihtiyarlar için yargılanır muhayyilesi terkedilmiş bir kölenin pembe avuçlarından akarken kan ve bu korku ütopyasında kaybolmuşken zaman her acı gibi bir acıydı adamın içindeki bir anadolu türküsü renginde soluk mavi bir eski istanbul sokağını inleten gramafon gibi kırmızı ve şimdiki eğreti şehre gazel ve şimdiki eğreti şehirde ezel... |