ADAM VE KADIN
Güz başıydı gittiğinde kadın..
Adamsa, kalemi kırılmış mahkum gibi hürriyetsiz.. Kaç bahar sığarsa bir ömre.. O kadar ölüydü artık, o kadar mevsimsiz .. Gözlerinde büyüyünce yalnızlık, kanlı bıçaklı olursun aynadaki suretinle.. Bakışlarının değdiği her yer düşsel bir çığlığa bürünürse, Anlarsın o vakit, Anlarsın, sesin senden öteye gitmeyince.. Düşüncesi bile acıtıyorsa etini neşter keskinliğinde Bir gün mutlak gidecektir, kal diyen gözlerle bakabilsen de.. Canı cehenneme dersin bazen, Bazen, razı olursun cehenneme o varken.. Hangi vakit özlesen, Yada gecenin hangi anında kan toplasa gözlerin uykuya aç, Bir çığlık kopar uzakta.. Çok uzakta.. Ondan bilirsin.. Ondan bilirsin böyle zamansız yanışlarını Oyuncağı elinden alınan çocuklar gibi ağlayışını.. Gün gelir terk edersin kendini.. Gittiğin her yer ona götürünce seni, Azap çeker durursun, mezarı olmayan cesetler gibi.. Hiç bir şey fayda etmez yokluğunda, Gidişinin mutlak bir sebebi vardır ama, Neden sorulmaz arkada kalana.. Ne kadar çok özlesen, Ölürsün her gün biraz daha.. Sanki çekilir öz suyun damarlarından Kurtulmak istesen de, hiçbir yere sığmayan çapından, Bir yangındır oysa bu Her kaçışında çoğalan.. |
Böyle asil bir duruş ,
Ve fakir oluş ,
Edebiyat fakiri bende
Felsefe ötesinde
Düşünüş
Düşünüş
Düşüğnmek bile lüks oldu !