SEN YOKTUN O ZAMAN
daha kamburu çıkmamıştı sırtımızın
vakitler ölmüyordu bomboş insanlar için sevdiği için dağlar deliyor, çöller aşıyordu aşıklar "yeni bir ileti" adı altında yaşanmıyordu sevdalar! ve daha birçok şeyin fiyatı yok,değeri vardı... sen yoktun o zaman... içimiz dışımız insanlıktı kahpelik dolaşmıyordu damarlarımızda " sende mi be brütüs " dememişti henüz Sezar hiçbir af’ tan yararlanılmıyor, ve çimlere kimseler basmıyordu kibarlık sözcüğüne sözlüklerde bakılmıyor, ve kimseler kimseyi yok yere kandırmıyordu... hiçbir mesafe gidilemeyecek kadar uzak değildi, leyla’lar mecnun’ları ferhat’larla aldatmıyordu! komşu kızlarına aşık olurdu insanlar, görücü usulü evlenmelerimiz vardı, birbirini görmek için can atan yürekler taşıyorduk solumuzda! ve gecelerimiz mesaj sesleriyle bölünmüyordu henüz. anlamsız kavgalar edilmiyordu telefon görüşmelerinde; ve "graham bell daha -ALO- dememişti" sevdiceğine! sen yoktun o zaman... çınarlar kadar uzun solukluydu sevdalar, makiler kadar kısa değildi. bir yüreğe hasta olunurdu, refakatçi değil! zaman bu kadar kolay ve hesapsız geçmiyordu, tüm şehirlerden aşıklar edinemiyorduk ve her kalpte bırakacak bir ayrılık izimiz yoktu! pencerede görebiliyorduk kalbimize can vereni, içimizdeki etna’yı mektuplara dökebiliyorduk daha herkesin ayrı bir adresi yoktu birinin taht kurduğu adrese başkaları eklenmiyordu sen yoktun o zaman... aşk o zamanlar acıdan ziyade tat veriyordu insana bir gülüşle arınıyordu ruhumuzun en tekerrürlü dertleri ele avuca sığmayan neşelerimiz vardı çocuk doğuyor ve çocuk ölüyordu çoğumuz hiç kirlenmeden, hiç tasalanmadan, hiç yaşlanmadan insanlarla iç içeydik, çevrim içi değil! ey aşk çakması..! ey sanal aşk! sen yoktun o zaman... Muhammed TAHA 5 Nisan’ 09 _ pazar / BURSA |