10
1.
Güneş batar Sinsi bir sessizlik koyulaşır gittikçe Sokağın üstüne çöker Işık küser karanlığa Yol ayrımına vurur Korkmuş ve titrek Pervaneler ısıtmak için ömür verir Küskündür bakışları Suskundur Yalvarışları sessizdir bütün gece Kimsesizdir. *2. Bir ayak sesi dönüşleri durdurur Kim bu derler sönük ışıkta Kulak kabartırlar ayak seslerine Tanıdık mıdır acep? Kısıp gözlerini bakar küçücük hayatlar En yaşlısı atılır ortaya: ”Bu bizimki...” der ”Gelip çökecek altımıza!” En gencine seslenir pervanelerin ”Haydi git, selam ver! Tanış.” *3. Ayak seslerinin taşıdığı gölgede bir mırıltı Yalancı çıkarmaz pervaneyi Hangi yıldan kalmış bilinmez bir şarkı sürünür havada Önce uzanıp kolu direği tutar Düşünceler uçuşur gözlerinin önünde Sessizce oturur Derin bir nefes çeker ayaklarını uzatırken Karanlık kalçalarını üşütür Bin bir güçlükle arka cebinden çıkarıp İrkilişini bir gazete ile kapatır Kaç günlük ya da yıllıktır bakmaz Altına koyup oturur. *4. Genç pervane ne kadar meraksız biri der Sesini adam duymaz Ürkek dairelerle yaklaşır adama Yüzünü tanımak ister gölgenin yarısında: ”Acaba sıcak mıdır?” diye merak eder Burnunun ucuna konar: ”Git başımdan!” der adam, kolunun tersini burnuna sürterek Son anda kurtulur ezilmekten pervane Adamın sol eli koynuna giderken yavaş yavaş Anlamsız bakışlarla baş sağa sola sallanır Cebinden bir şarap şişesi çıkarır. *5. Dünler der yarınlara neden küser hep Şişenin kapağını çevirirken Ekşimsi bir koku yayılır etrafa Pervane lambaya sığınır Ben git demedim sana Sen gittin Gittin ya bak Ne varsa götürdün, sakladın dünlere Böyle bir ben bıraktın Gel gör Gel gör ki bu günlere nasıl bir sarhoş bıraktın Şişenin ağzını koluyla silip dudaklarına dayar Gırtlağı aşağı yukarı hareket eder Hafif bir yanık izi kalır içinde: ”Aslında sevmiyorum ben bunu.” diyen düşüncelerine inat Kapağı kapamaz tekrar Ayaklarını uzatır, Biri üşümesin diye diğerinin üzerine atar. *6. Sessizliği dinler kulakları Arada bir şeyler söylemeye gelen pervaneleri kovar Titrek ellerle almaya çalışırken yan cebinden Dökülür ters koyduğu sigaralar. Alsam mı der gibi bakar bir müddet Uzanıp birini alır Dişlerinin arasına sıkıştırıp aynı cepte çakmak arar Şimşek çakması gibi bir ışık Pervaneler yönelir hemen Işık söner Pis bir koku yükselir lambaya doğru dumanla Tümü birden terk edip Amaçsız dolaşırlar etrafta Aslında hiç biri düşünmemiştir Lambadan ayrılmayı Köz parmakların arasında parlarken duman gider Döner pervaneler, döner. *7. Saat altıda gelecekti Seviyorum diyecekti ”Niye gitti diyorum ki ?” dedi adam sinirle “Gelmedi ki!” Yüzünü buruşturarak yudumladı tekrar acayip tadı ile şarabı “Sevmedi ki!” diye ekledi yudumun ardından Sigarayı ağzına götürürken “Sevmedi ki!” Hayalindeki ev geldi gözlerinin önüne Pembe boyalı değildi Perdeleri tülden Deseni sevgidendi Küçücük bahçesinde güller de yoktu Başıboş otlar türemişti ”Birlikte dikecektik gülleri...” dedi içinden Sonra duyurmak ister gibi Seslendi: ”Birlikte dikecektik!” *8. Genç pervane yaşlıya yaklaştı: ”Kiminle konuşuyor bu adam?” Yaşlı gülümsedi son defa aşkına sarılmaya giderken Hızla vurdu kendini soğuk cama Başı döndü: ”Pişmanlığıyla...” diyebildi Küçük dairelerle adamın yanına düşerken Genç, yaşlının arkasından baka kaldı Adamla sohbete gidiyor sandı Yaşlı pervane son bir gayretle onun dizine tırmanıp Islak kirpiklerinin arasındaki gözlere baktı Son nefesini, gördüğü an aldı Fark edilmedi bile ne yaşadığı, ne düştüğü, Ne öldüğü Umurunda da değildi zaten Kiminle ağladığı kiminle güldüğü. Şişeden dökülen şarabın lıkırtısı bitince Gözü takıldı pervanelerin en yaşlısına Sigarayı tuttuğu eli uzatıp dokundu: ”Sen de benim gibisin, değil mi?” dedi ”Kavuşamadın!” *9. İçi titredi Soğuktan mı yalnızlıktan mı karar veremedi Parmaklarını yakmaya başlayan sigaradan bir nefes daha çekti Isınmak umudu geçti vücudundan titrek Boynu yana doğru eğilmişti Toparlanmaya çalıştı Başaramadı Kolundan güç aldı yere dayayarak Parmağı yanmıştı Fırlattı sigarayı hınçla Gözü yerdeki diğer sigaralara takıldı: ”Alırım.” dedi Şişeyi yine ağzına götürdü Yudumların sonunda ses kesildi Hafifliğin dibine baktı: ”Hayatım bitmiş be!” dedi; “Sen bitmişsin çok mu?” Niyeti, kolunu kaldırıp En uzağa fırlatmaktı Ne kol kalktı Ne şişe fırladı Bacağına çarparak yere düştü Ne olur ne olmaz der gibi yuvarlanıp Oradan uzaklaştı. *10. ”Uyku ne güzel şey!” dedi kapanan kirpikleri Yan tarafa eğilen vücudu direnmeye çalıştı Aniden vazgeçti Köşeleri bilenmiş bir kaldırım taşı pusudaydı Uzandı tutmak için kafasına Pervaneler irkildi önce Sonra dikkat kesildiler Göğsünü alabildiğince şişirdi… Cılız bir kan kokusu bürüdü etrafı: ”Ne oluyor?” deyip yaklaştılar dönerek Anlam veremediler çıkan sese Bilemediler Adamın son nefesi Kavuşmak üzereydi yaşlı olanının son nefesine Nefesler birbirini tanır Sokak lambası üzüntüsünden kimsesiz bir geceye hazırlanır. Turgut Uzdu (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |