Leyla ile Mecnun
LEYLA VE MECNUN
(Manzum Hikâye) Derler ki sıcak bir iklimde sıcak bir gün Baba adayında heyecan doruklara vurmuştur Edilen dualar gökyüzüne yükselmiş Kurban ve adak sesleri arasında İlk oğlu doğmuştur Sevinç dalga dalga yayılır kabilede Üflenir zurnalar çalar davullar Ezan okunarak kulağına adı Kays konur Baba emreder, haber götürsün dört bir yöne Yayalar, atlılar, allara bürünsün bütün telli turnalar Fısıltılar yayılır kulaklara ’Kabile reisinin oğlu olmuş Şerefi sofralar süsleyecekmiş - Oğlanın adı ne? Adı ne? Adı ne? - Adı Kays konmuş! Adı Kays konmuş! Adı Kays konmuş! ’ Dört bir yandan kıymetli misafirler Gelip ziyafete, oturmuşlar Hediyeler yayılmış dört bir yana Bütün fakir fukaralar Karınlarını bir güzel doyurmuşlar Gün düne düşmanmış Dün olup kovalamış kendini Kays güzel bir bebekken Koşmuş, oynamış Düşüp yaralamış bedenini - Sürme çekilsin gözlerine! , demiş babası Emir yerini bulmuş - Okuma yazma bilecek yaşa geldin! Diyerek Elinden tutmuş gururu Kays’ın Saçı sakalı ak, bir nur yüzlünün karşısına oturtmuş Utangaçlık damlamış ilk anda yanaklarından Her gün yeni şeyler eklenmiş söz öbeğine Etrafına bakarken bir köşeye atılmış mahcubiyet Bir çift göz görmüş Asılı kalmış ruhu, beyazların ortasındaki göz bebeğine Gidip tanışmış usulünce, sessiz Adı Leyla, başka bir kabile reisinin kızıymış O günden sonra elinden tutup Onunla koşmuş Düşüp kalkmış Dizlerinde her defasındaki aynı sızıymış Ateşler sarmaya başlamış elleri Günler, aylar ve yıllar iyice bağlamış birbirini Bakışlar, ’Leyla Kays’ a âşık! Kays Leyla’ya.’, derken Leyla’nın annesine bir dost buyurmuş: - Duydun mu söylenenleri? ” Kaşlar çatılmış annenin Surat asılmış En sert çelikle duygular dövülmüş - Bir daha Leyla Kays ile görüşmeyecek! Onun olduğu yere de gitmeyecek! , diye Yasaklar koyulmuş Kays göremeyince gönlünün sultanını Tanıdığı herkese yalvarmış Leyla’sız yaşayamayacağını anlatmış Demişler: " Çok da çirkin!" Sakın, demiş Sakın benim gözümle görmeyin Çaldığı bütün kapılar yüzüne kapanınca Hıçkırmaları değersizleşmiş Omuzları çökmüş ’Her şey anlamsız Leyla’m olmayınca.’, diyerek Düştüğü çöllerde ’Mecnun’ diye anılmaya başlanmış İnlemeleri kum fırtınalarına hükmetmiş her saniye Aynı yerde Leyla’sız duramıyormuş Büyüklü küçüklü vahalarla tanışmış Kervanbaşları derdine ortak Palmiye gölgelerinde Develer, kuşlar, çiçeklerle arkadaşmış Bazen türkü olur inlermiş: Ben hasretim allı güle Yokluğuna dayanamam Cehenneme konsam bile Bundan fazla da yanamam Anan benim başım tacı Ayrı kalmak büyük acı Esirgeme ver ilacı Daha fazla dayanamam Kara gözün görmez isem Yürüyüşün süzmez isem Leylam’ elin tutmaz isem Daha fazla dayanamam Mecnun olup düştüm çöle Kurtla kuşla haber eyle Bana aşkın hemen söyle Daha fazla dayanamam Bazen şiir olur yankısını dinlerdi Dolaşırım yana yana Söylen bana ben neyleyim Gözüm buldu gönlüm sevdi Söylen bana ben neyleyim Ahu ceylan benle gezdi Muradımı felek sezdi Yanağıma inci dizdi Söylen bana ben neyleyim Çölde gece soğuk olur Şafakları soluk olur Tek yatağım kovuk olur Söylen bana ben neyleyim Mecnun olup benden kaçtım Hiç doymadım sana açtım İçerimi Rabb’e açtım Söylen bana ben neyleyim Gözyaşları damladıkça toprağa Toprak emmiş sanki acısını Çamur deyip basmadığı yerlerden Benzersiz güzellikler fışkırmış Şafaklarda seyretmiş çiçeklerin açışını Çeşit çeşit böcekler Kimi geceye dost, kimi gündüze Vücutları, ayakları, akılları Hayran olmuş Yaratan’a Bakarken sudan akseden yüze Kaş, teri bırakmazmış göze insin Kirpikler kum taneciklerini Daha neler görmüş neler Her şeyde bulmayı başarmış Güzel sebepler Gerçek aşk doğmuş artık içine Leyla’dan başka, Leyla’ dan büyük Ruhuyla bakıp, ruhuyla görmüş her şeyi Zerrelerde bile Allah’ı bulmuş Gördüğüne gülümsemiş Allah, kâinattan büyük Şiirler söylemiş, topladığı dizlerine sarılıp Ahular, ceylanlar teselliye koşmuşlar Mehtapları, gözleri yaşlı atlatmış Bulutları seyretmiş nadir zamanlarda Çare arayıp bulmuş sonunda Dostları gidip babasıyla konuşmuşlar Leyla’nın Doğduğu günün sevincinden hatıraları Kays’ın babasını gece gündüz üzmüş Kim bilir neler ummuştu Oysa kara gözlü oğlu Şimdi bir mecnun olmuştu - Geciktin istemekte Leyla’yı, dediler - Zararın neresinden dönersen kârdır Düşündü Kays’ın babası bu sözleri - Gidip isteyelim, dedi - Tek çaremiz bu, aşikârdır Haberciler haber götürmüşler Leyla’nın babasına - Kays’ın babası istemeye geliyor - Leyla yüzünden mecnun oldu ne hallere düştü - Dünyalar yakışıklısı genç - Aşkı yüzünden mecnun oldu, çöllere düştü. Leyla’ya haber verdi hizmetçiler - Hadi gözün aydın dediler - Kaysın babası seni istemeye geliyor Aşkı ve heyecanı yüreğinde sarmaş dolaş Leyla ile birlikte sabahları beklemişler Nihayet yıllara eş birkaç gün geçmiş Dünürler gelip babasıyla görüşmüş ‘Allah’ın emri, Peygamberin kavli...’ diyerek başlayıp ‘Hayırlısı! ’ diyerek bitirmişler - Olmaz! , demiş Leyla’nın babası - Duydum ki başka bir aşk bulmuş - Veremem kızımı, oğlun mecnun oldu, çöllere düşmüş… Kötü haber tez duyulur derler Leyla’ da bu haberi tez vakitte duymuş Toplamış tasını tarağını Mecnunu bulmak için kaçmış pencereden Gece karanlığında yola koyulmuş Aramış, kum tepelerini aşıp, kervanlara danışmış Sonunda sevinçle Mecnunu görüp, ona kavuşmuş - Mecnunum ben geldim! , demiş, sarılarak Hıçkırıklarla birlikte Yanaklarında yaşlar uçuşmuş Mecnun şaşkınmış, incitmeden iterek yavaşça Leyla’yı - Kimsin? Ben seni tanımıyorum! , demiş Maksadı Leyla’yı üzmek değilmiş ‘Mecnundan Leyla’ya yar olmaz! ’, diyormuş içten içe - Ben Leyla’nım baksana bana! , demiş Leyla Mecnun kara gözlerine bakıp Leyla’nın, - Ben Leyla’mı buldum! Ben Leyla’mı buldum! diye inlemiş. - Kays’ım, aşkı için çöllere düşenim - Yüreği benim için yananım - Kaçtım evden bak - Bırakmam istersen seni artık - Hep yanındayım. İzin ver yanında kalayım… Yalvarmış bütün gece Leyla Mecnunun gözleri gökyüzünde - Yıldızları yahut kumları sayabilir misin? - Ben Leyla’mı buldum evine git - Sen Leyla’m olabilir misin? Leyla boynunu büküp Hüznü almış yüreğindeki yerine Tekar tekrar süzüp Mecnun’un sözlerini Son defa gözlerine bakıp yürümüş Bir rüzgâr esmiş Kapamış giden ayaklarının kumdaki izlerini Günler ve geceler boyu Hıçkırıkla sarsılırken Leyla’nın odası Kays’ın babasına müjde getirmişler: Kâbe’ye götürür de Mecnunu ‘Azat et Ya Rab, içimde sana duyduğum aşktan beni! ‘ derse ‘Duası kabul olur.’ Demişler Adamlar dağılmış çöle Bulmuşlar Mecnun’u, tıraş etmişler Sonra eve getirmişler, yıkamışlar bir güzel - Gidip kurtaralım bu aşktan oğlumu - Hazırlanın dostlar hemen yola çıkıp Buyruk yerine getirilmiş, kervan hazırlanmış Kays’a söyleyecekleri tekrar ettirilmiş - Allah’ım beni, içimdeki bütün aşklardan kurtar! Güneş doğmuş, güneşler batmış Sonunda kervan Kâbe’ye ulaşmış Dua yerini gösterip Kays’a, herkes dışarıda beklerken Kays’ı bırakmışlar içeri El açıp Kays, yalvarmış Rabbi’ne - Allah’ım, içimdeki sevdayı binlerce kat arttır - Ve bir an bile bu aşktan ayırma beni! Sonra Kaysı çıkarmışlar dışarı Çıkınca derin bir nefes çekmiş Kays Hemen yola koyulmuş Bakışlar şaşkınmış ardından mecnunun Duayı anlamışlar Bütün gönüller hüzün doluymuş Her nefeste “Allah! ”, diyormuş Daha bir mecnun, daha bir âşık Anlamış Leyla öğrenince durumu Yitirmiş onu hayatta tutan Son umudunu Unutsun diye, Leyla’yı vermiş babası Damadın adı İbn-i Selam Adetmiş, gerdek gecesi Dile gelmeliymiş varsa gizli kelam Leyla mahcup, yüzüne bakarak eşinin - Sana bir sözüm var - Sakın bana elin değmesin - Nefreti ateşler kadar - Bana âşık bir peri dolaşır her yanımda - Seni de beni de hiç üşenmez yakar Anlamış İbn-i Selam, ses çıkarmamış Mecnun’u zaten biliyormuş - Korkma! , demiş Leyla’ya, sen artık bacımsın - Lakin biz evlendik - Ölünceye kadar yanımda gül, başımda tacımsın Alıp yastığını çıkmış odadan Dokunmamış hiçbir zaman Leyla’ya Sırrını anlatmamış ne güneşe Ne de yalnız ağladığı gecelerde Tek sırdaşı Ay’a Günler sonra Zeyd Mecnunun en yakın arkadaşı Çölde görünce Mecnunu Leyla’nın düğününü anlatmış Ve insanlardaki gizli telaşı Mecnunu sarmış bir pişmanlık Hemen bir mektup yazmış Leyla’ya Sitem etmiş, naz etmiş Yazılanlar Zeyd’in eliyle Leyla’nın eline gitmiş Odasına doğru giderken Sabırsızca okumuş Leyla mektubu Dostlar haber verdi bana Gelin olmuş Leyla’m benim Son mektubum budur sana Gelin olmuş Leyla’m benim Çölde senin delin derler Sevdiceği elin derler Düşmanlara sevin derler Gelin olmuş Leyla’m benim Sanırdım ki bana yazdı Ona yazmış Yüce Tanrı Benim boynum çoktan eğri Gelin olmuş Leyla’m benim Sana değen el kırılsın Seni saran bel kırılsın Koklandığın dal kırılsın Gelin olmuş Leyla’m benim Mecnun edip çöle saldı Feleklerden murat aldı Beni sevdi bensiz kaldı Gelin olmuş Leyla’m benim Gözlerinden süzülen damlalar Islatırken mektubu Başı dönmüş, gözü kararınca düşmüş yere Hemen eşine haber vermişler İbn-i Selam odasına götürürken Leyla’yı Mektubu görüp kimse yokken okumuş Baygın Leyla’yı yatağına koymuş İki damla gözyaşı süslemiş yanaklarını Koyup mektubu Leyla’nın cebine Usulca çıkmış odadan İbn-i Selam Kimseye görünmeden aşağı inmiş Odasına girmiş Hüzün sarmış yüreğini Gözlerini kapamış - Allah’ım sen büyüksün - Beni al, bacım da muradını alsın! , demiş Kimsenin haberi yokken Kabul olmuş duası, oracıkta can vermiş Leyla kendine geldiğinde Hemen mektubu aranmış Bulunca sevinmiş hüzünle karışık Durumunu anlatan satırlar gelmiş aklına İbn-i Selama haksızlık olmasın diye Hemen cevap yazmış Ne elime bir el değdi Ne belimi bir kol sardı Ne bir gonca oldum ne dal Ne de biri gül kokladı Diyerek bitirmiş mektubunu Mektup Zeyd’in elinden Mecnun’a gelmiş Sitem damlarmış her satırından Utanmış Kays İbn-i Selam’a yaptığından Zeyd bir dahaki gelişinde Kötü haberi taşımış bohçasında İbn-i Selam ölmüş Leyla eve dönmüş Ağlayarak geziyormuş babasının bahçesinde Arada kendi kendine ’Mecnun! Mecnun! ’ diyormuş Sonunda Leyla toplamış son cesaretini Mecnun’a koşmuş Mecnun bir başka bağlanmıştır artık Yaratan’a Leyla’yı görünce: - Beni unut der, benim Leyla’m var! Bir Leyla’yı buldum ki Hem içerimde benim Hem aldığım nefeste Kokladığım çiçekte Nereye baksam O’nu görür gözlerim Sana dokunursam Ölür Leylam... Leyla anlamıştır artık Geri dönüşü yok Ermiş biridir Mecnun, feryatları Yaratan’a Leyla’yı istemez, unutmuştur Her gece yüreğine saplanır Mecnun diye bir ok Hayatında artık Mecnun yoktur, yok Dayanamamış bu acıya hastalanmış Leyla Birkaç gün sonra da gelmiş ecel Açmamak üzere gözlerini kapamış Leyla Bunu duyan Mecnun Koşarak gitmiş Leyla’nın mezarına Ağlamış, ağlamış Gözlerinden kanlı yaşlar damlamış Açmış avuçlarını Leyla’nın mezarının başında - Ya Rab, bana beden de can da gerekmez artık - Cananım gitti, cihan da gerekmez artık Diye bir duaya başlamış Duası arşı aştığında Mecnun Leyla’nın mezarını kucaklamış Ecel gelinceye kadar orada Leyla’sıyla Kalakalmış Birkaç gün sonra Zeyd rüyasında El ele gezen birilerini görmüş uzaktan Sormuş oradakilere: - Kimdir bunlar? , diye - Aşkı tadıp tertemiz, severek ölen - Leyla ile Mecnun’dur. Gezdikleri yer de Cennet’tir demişler Zeyd anlatmış Leyla ile Mecnunun babasına Sabah erkenden sevinçle rüyasını Bütün sevenler ’Leyla ile Mecnun nihayet kavuştu! ’, diyerek Sevinmişler Gökten üç elma düşmüş Sadece Samimi, temiz bir kalple Sevgiden başka bir beklentisi olmayanlar yemiş... |