Benim KöyümBenim köyüm Rodoplar’da minnacık bir köy Küçüklerin büyüklerini büyük bildikleri Küfrü, hırsızı, ursuzu olmayan bir köy. Neşe, coşkuyla doludur düğünleri, bayramları Oyunların türlüsünü oynarlar köylülerim Sadece gözleriyle konuşurlar Delikanlılarım, güzellerim. Bırakın beni Susun artık! Yeter aleyhinde konuştuğunuz köylerimizin. Senin şehrin, senin kentin bir başkaymış Sinema, tiyatroları varmış Operan bile olsa Bana ne? ! ésen gömdünse kafanı kadehine Düşüncen boğuluyorsa içkinin yitiriciliğine Övündüklerin bir dua kalır ancak mezarının başında Benim köyüm Rodoplar’da küçümencik bir cennet! Ağaçlar var her bahar yemyeşil Bahçeleri var renk cümbüşü Nimet taşıyor her köşesinden Keçileri var, koyunları var, inekleri var Her an taze süt sofranda Tavukların gıdaklaması kesilmez gün boyu Sahi siz çelik-çomak oyunu bilir misiniz? ! Asarcık oynadığın var mı hiç Kazanıp kaybedenlerin sırtına bindiğin Kaybedip kazananları sırtında taşıdığın oldu mu? Kazananlar top atarlar, temel taşı dikerler Kaybedenleri havana koyup tütün diye kıyarlar Sonra hep beraber oturup bozuk sesleriyle Aşk şarkıları,gurbet, kahramanlık şarkıları okurlar En içten, yürekten Temiz kaynaktan gelir hepsi. Bunları bilmiyorsunuz değil mi? Renktir bunlar şehirli kardeşlerim, renk Köylü yaşamının renkleri Köylümün zevkleridir. Benim köyüm küçümencik bir cennet Benim köyüm büyük yürekli bir köydür. Su, dediler Kadın. Erkek, Kazma, kürek ellerinde Yol, dediler Çocuklar bile koştular gönüllü emek vermeye Camimizin yandığı geceyi bir görecektiniz Eşekler bile su taşımaya koştular Nerede sizde o duygu? Mağazası, meyhanesi Otobüsleri vardır Şehirlere mekik koşan Sütünü ineğinden Yumurtasını tavuğundan Sebzesini bahçesinden alır köylüm benim Yürekleri kızlarımızın al yanakları gibi temizdir Sofraları yürekleri gibi zengin. Gel beraber gidelim köyüme Bir sofra kuralım bizim evin ardında Gölgesine koca cevizin Sana bir domates böldüm ortasından Birer de biber koparırız kökünden Suratı ışıltılı birer biber Unutursun şehirli olduğunu da Atarsın sofradan bıçağını, çatalını Birer kadeh boşaltana değen Dayanır anamın kaynattığı bahar kokan yumurtalar Kendiliğinden bir şarkı gelir yükselir “Gözümde tüter Emine’min al yanakları! ” sal sesini, dostum, sal sesini, korkma burada Türkçe şarkı söylemek yasaktır diyecek garsonlar yoktur Şişenin yenisini çıkarır kuyudan kara Hasan’ım benim Mezesi piliç ciğeri Bir kadeh daha, bir şarkı daha derken Kehribar gibi piliçler gelip oturur soframıza Sürahide buz gibi ayran Gelin beraber gidelim köyüme Ben yirmi senelik madenciyim. Çok ıslanmış, çok kurumuş bir madenci. Çocukluğum gelince aklıma Aklıma hoş sohbetler gelince Hemen koşarım köyüme! .. 1983 Darıdere Rahim Recep Akdora |
işte budur
şu şiirin doğallığına ve köyün güzelliğine bakar mısın
ah şair ah...!
köyümü özledim sabah sabah
şiir için teşekkürler
selam ve saygıyla