Köye Hasret e) Talebeler
Talebe
köyde en sevimli ev –göçmenevi- macur Göçmen Yusuf köyden de göçmüş çok olmuş Aydın’a davşınalı en geniş pencereli bina mektep diğerlerinden farklı talebeler sıva pütürüne elbiselerini, çantalarını asarlardı etrafında yarış ederlerdi hep mümessil intizamı bozanların numaralarını garatahtaya yazardı herkes öğretmene verilmekten korkardı ama hiç kimse yaramazlık etmekten de geri durmazdı avuçlarına cetveli yer otururlardı bu görevini yerine getiren öğretmen küçük dolaşımı, büyük dolaşımı anlatırdı öğle paydosunda çığrış-bağrış “öylen ekmeğine” evlere ilk fırsatta okul bahçesine, oyun kavga-dövüş, yarış benizler kıpkırmızı, sırtlar terli soluk-soluğa kalınmış, birileri her halükar da birilerini kayırırlardı teneffüsler de bayrak direğine tırmanırlardı birileri hemen her konuda yarış yaparlardı koşarak mektebin etrafında; tur atarlardı, birilerinin de işi gücü dee, birilerine zengin çocuklarına ve güzel kızlara yaranmaktı KELİMELER; Göçmen Yusuf: İkinci Dünya harbinden sonra, Bulgaristan’dan mübadele yoluyla gelen muhacirlerden (1952) Davşınmak/tavşınmak : taşınmak, nakil mektep: okul talebe: öğrenci mümessil: sınıf başkanı |
ADIM ATEŞ'ti benim /YAHYA ÖĞRETMENİM (A.D)
....Yanlış okumadınız.Hal ve davranışlarımdan,kırıcılığımdan,aşırı yaramazlıklarımdan dolayı
bulunduğumuz mahallelerin ve de okuduğum okulların hem sakinleri/hem de öğretmenleri
mizin ortak kararıydı….ATEŞ…
-Adım ATEŞ’ti benim.Bu nedenle ben de adıma yakışan her hareketi,tereddütsüz üslenmiştim
………Öyle ya; Annem bir kızım olsun da/isterse yedi düvel elinden innallah etsin diye az mı
dualar etmişti.
………Allah bu,vakti saatine denk gelmiş ki/annemin dualarını kabul etmiş.Tam da gönlüne
göre vermiş beni.Yaşıtlarıma ay ne sevimli bebek denirken/bana da afet-i devran denirmiş.
yaşıtlarım bebek muamelesi görür/bebekçe sevilirken/ben korkulu rüyalardan uyanmak için
Sevilirmişim….Yani…..SUS PAYI..
-Dolayısı ile her zaman,herkez benimle iyi geçinmek zorunda kalır ve bunun için aşırı çaba
sarfedermiş.Aksi takdirde kimseler durduramazmış ATEŞ’i…Her seferinde ortalığı birbirine
katmak/yakmak/yıkmak/kırmak ATEŞ’in işi.
………Ne yaramaz,ne çılgın,ne söz dinlemez bir çocuktum.Bürokrat olan babamın bir başka
şehre taini çıktığında and olsun ki tüm komşular hayır/hayrat yapar/helva dağıtırlarmış.Eeee..
ATEŞ birdaha canlarını yakmayacak ya../ varsın kavursunlar helvayı.70’lerin ortaları o dönem
hiperaktivite/QX uzmanı falan da yok.Üstelik çocukluğumun bir kısmı da; Canım babamın
Görevi nedeni ile Beyrut-Şutura-Şam’da geçiyor.Bu demektir ki oraların halkı da benim fır
tınamdan fazlası ile nasipleniyor.Şutura elamman/feryat ediyor.Hergün camları,kapıları,kafa
ları kırılanlar hem evimize/hem okuluma koşuyorlar.
……..Bir gün bıçak kemiğe dayanıyor.Okul Müdürü çağırıyor annemi/babamı.
-Biz bu işin içinden çıkamadık.Önüne geçemiyoruz ATEŞ’in gördüğünüz gibi Okulumuzun
düzeni de alt üst oldu.Sizlerin bir fikri vardır elbet diye söyleniyor.
-Babam o ciddi/mağrur edası ile; Yapılması gereken ne varsa yaptık efendim demekle yeti
niyor.Zavallı annemin ömrü de özür dilemekle geçiyor.Böyle afet/dehşet yaramaz bir çocuk
la….
…….Şimdilerde daha iyi anlıyor ve geçmişe dönüyorum.Aman Allahım bu benmiyim? ..
Bütün bu akıl almaz yaramazlıkları nasıl yapmışım ki..? Çocukluğumdan bu yana beni ta
nıyanların aklında ATEŞ olarak yer edinmişim.Öylesine yerleşik ki adım/yıllardır hiç ama
hiç değiştirmediler.Oysa BEN DEĞİŞTİM…O azgın okyanuslardan/karaya vurdum.Durgun
akan sular gibiyim artık.
-Eski arkadaşlarım/dostlarım ve komşularımla kimi zaman bir araya geliriz.Hepsinin beden
lerinin herhangi bir yerinde mutlak taşıdıkları benden izler var.Yara,kırık,çatlak,dikiş falan.
Buna rağmen ne kadar mutlular.Seni asla unutamadık ve anlatacak ne çok şey bıraktın bize
diyebiliyorlar.
……..Bense onlar da korku bıraktığımdan eminim/tatlı anılarla karışık korkular.
-Öyle ki,dünyanın neresinde görürlerse/görsünler beni en uzaktan bile TEREDDÜTSÜZ tanı
yorlar.Ben de buna şaşıyorum.Tıpkı geçtiğimiz yıl 13 milyon nüfuslu devasa İstanbul’da Tak
sim meydanından/Nişantaşı’na doğru geçiyorum,ışıklardayım.Ansızın bir el omuzlarımda bir an irkiliyor sonra hızla dönüp bakıyorum ..60’lı yaşlarda düzgün kıyafetli/ alnı açık karizmatik bir bey..
-ATEŞ sen ha….
-Ya siz,ben sizi tanımıyorum..
-İyi bak/bir daha bak..
-Üzgünüm…
-Ya sesim…
-Evet sesiniz yabancı gelmiyor …
-Minik bir kahkaha patlatıyor beyefend…ÇEKME SAÇLARIMI KEL KALACAĞIM..
-Attığım çığlığa dönüp bakmayan kalmıyor o an....aaaa…Yahya Öğretmenim..bunca yıldan sonra
inanılır gibi değil / beni nasıl tanıdınız hocam?
-Nerede olursan ol /seni tanımamak imkansız.Öyle bir şansım yok ki benim.Ömrümde mühür gibi aklıma kazıdığım tek sensin ATEŞ...ve hiç değişmemişsin...
.....TÜM YAHYA ÖĞRETMENLERE SELAM OLSUN.