Küçük İstasyon
yüreğim küçük bir istasyondu
uzaktan baktığın bir istasyon bilinmez söz kasırgaları oyalıyordu seni istasyon ise boş ve soğuktu... tüm sokaklar geceye teslim oluyordu istasyonun yanıbaşında gitme dediysem de gittin o karmaşada... sessiz gözlerinde son bir yolcu vardı hayatın tüm ciddiyetine rest çekmişti sıcak yağmurların istasyonda ayrılanların uzak şarkıları mırıldanıyordu... kökleri hüzne yenik dağ gülleri vardı,bilirsin ve gözlerde buğulu bir sürgün sesin ve gözün bittiği yerden kaçar insan her istasyonda sonsuz şarkılar söyleyemezsin... kıyılarda fırtına yer masallar istasyonlarda son yolcudur boş bekleyişler yüreği inciten hep hesapsız kitapsız yarım bırakılanlar; yüreğim küçük bir istasyondu bir bağbozumu fırtınası eser bakışların içinde somun ekmeği kokusu yutkunan yağmur yemiş bir çocuk sendeler. hecenin üstünde duran bir asi duygu gibi çırpınarak aşık olmak var bilmem nasıl söylemeli bu istasyonun kederini mahşere kadar... ben istasyonum sen yolcu kırık bir tutku dayamış sırtını gece lambalarıma ne ilkiz ne de sonuncu bir gölge daha düşürdük yarınlara... Zeki Nurçin |
tebrikler