gel-git
Gramafondan çıkan her melodi karışlar aklımı
Kim döküyor yağmuru,bu bulutlar da nerden çıktı Şanssızlıklara tesadüfler çırpılırken acıyla Bükerim yumulu dertlerimi sararım boynuma Ondandır belki ufacık kamburum başımın ardında Boğazım tıkanır ve yutkunamam Yutkunamam peşisıra. Umut tozları serpilirken başımdan aşağıya Ufalanmış bilinmezliklere sürüklenir ayaklarım Körebe oynar gibi bulur şömineyi El yordamıyla... Yörüngesinden fırlamışsındır dünyanın ,farketmezsin çoğu zaman Bir ayna,bir duvar kimi zaman yeterlidir kendi yüzünü görebilmen için Avuçlarında hediye kıpkırmızı jelatiniyle adam, bırakır kapına İçindeki sürpriz duygulara hazır olduğun hakkında,varmı bir fikrin ki Paspasa bırakıp terkedilen hediyelerden biri olmasın sakın bu da? Boşluklara anlam bindirmek kadar karışık bir şey varmı ki bu arz’da Sararmış harfler ıslanıyor birer birer. Hasır yürek kendi sepetlerini kendi diker Nasır parmaklar bezmiş birilerine birşey dökmekten Katır insanlar anlamaz ne sevmekten ne de sevilmekten... Burkulur yüreğim sızar minderin birine Yada kavrulur serin İstanbulun Ahşap taburesi üzerinde... Gözde Okyay |