KENDİMİ GERİ İSTİYORUM
(Ateşin kızgınlığı değil mi, suları çıkaran gökyüzüne
Öyleyse niye inmez yangınlarımın üzerine) Bir randevu mu ölüm Ne kadar uzakta benden Bilmem ipin ucu nerde Bilmem yolum nereye Zaman çıngıraklı bir yılan Zehirli bir bal yaşam “Aşk ciddi bir akıl hastalığıdır” demiş Platon Hangi yola baş koysam Ey yaz yaylalarının yaban çiçekleri Musa İsa Muhammed aşkına Nedir yaşamla ölüm arasındaki ince çizgi Nerde başlar nefret nerde biter sevgi Gülmek gözyaşıyla mı karışır son sınırında Ya..! saflığın aptallığa dönüştüğü nokta Ey sularda yaşayan balıklar Ey kıyıların gölgeli ağaçları En çabuk mu öldürür en zehirli En çabuk mu yorulur en hızlı En hızlı mı tükenir en yaman sevda Bir kuru yaprağın düşüşü nasıl anlatır ayrılığı Ey tanrıların katından ateşi çalan Promethus Köleliğe baş kaldıran Spartaküs Mitolojinin göz kamaştıran tanrıları tanrıçaları Denizleri kurutmak yosunları yakmak Dağları hallaç pamuğuna çevirmek Ölüp ölüp dirilmek geliyor içimden Bitmiyor insanın insanla kavgası Gökyüzü ey gökyüzü Taşlar toprak mı olur tekamüle erince Ses sessizlikte mi bulur varlığını Mevcut olmak için boşluk mu gerekir önce Ne saklar yazgım ertesi güne Nerde fildişi kule altın evler elmas tarlaları Yine beynimde keskin soru fırtınaları Çak şimşeklerini düşür yıldırımlarını Durma! gürültülerini geçir üzerimden Nedir iyi ve kötü, değişken mi Farenin cehennemi kedinin cenneti mi Cehennem dedim de aklıma geldi İnsan neden ateşe dönüşür içine atıldığında Yavaş yavaş ölüyorum buzdan bir yalan ortasında Bir buz dağıyım Titaniğini bekleyen Hüngür hüngür ağlamak geliyor içimden Gerçek nerdeysen çık ortaya Gerçek erkeksen çık ortaya Gökyüzü ey gökyüzü Neden mehtaba kurşun yağar bir düğünde Neden ölmez kahrından kurşun can aldığında Koparınca çiçekler ağlar mı Sadece yanlışlar mı sorulur mahşerde Adem niye kovuldu, Elmanın ne işi vardı cennette Güneş gönlünce mi doğar her sabah Nedir Hayy ve Kayyum sırrı İsa nasıl yürüdü suda Ne çok yok kaldı dudaklarımda Mor bir ruj lekesi gibi Ey üstümdeki, ey içimdeki Acı mıdır ışık, karanlıkta kalmak isteyen için Taşır mı onca günahlıyı kıldan ince kılıçtan keskin Mahşerin kanatlısı geliyor, maksadı başımı almak Gecenin gözlerinden sıyrılıyor yine bir şafak Şehvetin koynunda kendimi yiyip bitirmek istiyorum Kuduz ihtiraslarım ısırıyor beni Azgın köpeklerim var kaçın kurtarın canınızı Sonsuzluğa susadı gönlüm Gökyüzü ey gökyüzü Bilinmezler yumağında çile Aşk ateşinin körüğünde deli Çırpınan ağlarda balık gibiyim Alevler ortasında kaldım yıkıldı köprülerim Kayboldu bilincime tırmanacağım merdiven Dile gelmek isteyen dizeler adına koru Esirge beni Ahyed, Ahmed, Mustafa aşkına Neden sunarlar şükranlarını Mumlar yakarak sunaklarda Kutsanmış ekmek ve şarap kadehleriyle Kendilerinden saklanan bir Tanrı’ya “Tanrı öldü” dememiş miydi Nietzsche Kim sürer meyvelere kokusunu kim Kim yakar sönmeyen bir ateşi Kim koyar zerre kadar hücreye onca şifreyi Madem ki kuklayız feleğin elinde Madem ki sandığa girecek vakti bekliyoruz Dünya neyi kovalar böyle deli divane Ey yosun bürünmüş çeltikli kayalar Bu yalvarışlar bu yakarışlar Bu güve kemiriği sorular Önümü tıkıyor gece gündüz Bir kurtarabilsem fikrimi kuytulardan Silsem üstündeki tozları örümceği alacakaranlığı Tüm kalıpları kırarak tüm duvarları yıkarak Bağır bağır bağırsam Günah olmayan günahları boğazlayarak Ey sırlar sultanı Bir avcı olsan sen, ne düşer payıma Tazı mı olmalıyım, tavşan mı Ne serinletir bu ağrılı yürek atışlarımı Tüm ölüleri kurtarmak mı mezarlarından Hadi cennetini yaptı, Ne diye yaratır cehennemini insan. Ölüm bilir mi hayatı, hayatın ölümü bildiği kadar Geri gelmez ki; büyülü gizemlerin rahmine düştüğüm an Neyleyim Neyleyim! ey çiçeğe durmuş insan Kendine doğru yürüdüğün bir yolculuktur yaşam Dört mevsimi anlata dursun Vivaldi Beşinci mevsim AŞK Köşeye sıkışmış bir itin cesareti olsa da korkularım İki çift laf etmeden, tutabilsem elini. Gökyüzü ey gökyüzü Muhteşem kubben aşkına İlkbaharla sonbaharı karıştırmış kuşlar gibiyim Bir balyoz misali yaşıyorum şu dünyada Kayboldum kendimi aramak için çıktığım yolda Bir bulsam, hani bir bulsam Gözlerimden öpeceğim… Hüseyin Çelikten ] |
Muhteşem kubben aşkına
İlkbaharla, sonbaharı karıştırmış kuşlar gibiyim
Bir balyoz misali yaşıyorum şu dünyada
Kayboldum kendimi aramak için çıktığım yolda
Bir bulsam, hani bir bulsam
Gözlerimden öpeceğim…
aslında aradığımız anlamaya tanımaya çalıştığımız kendimiz değilmi dir... çok güzel bir anlatım ve finaldı...tebrikler