KIRMIZI ÇOBAN PÜSKÜLÜ
Çoban nedir bu yanık türkü nedir bu dert
Zaten uykularımı veriyor uykusuz kalıyorum Gün solgun açıyor Şehrin her köşesinde bir gözyaşım var Sen de yarama tuz basma İsyan rüzgarlarımı estirme be çoban Bırak kavalını şöyle Üç günlük hikaye değil mi hayat Bu acıyı da yüreğim duymasın ne olur Bana su perisini Sessiz gönüllerin külkedisini anlat Derin vadileri birleştiren köprüleri Ormandan geçen rüzgarları anlat Ne söyler yeşilbaş ördek sabah şarkısında Şu dağlardan gelen minik dereleri Kelebekler vadisini rüzgarlar şehrini İlk yağmur düştüğünde toprağın kokusunu anlat Görmek zor değil gözünde acıları Ben hüznü kokusundan anlarım Çabuk geçen buğu gibidir yaşam Yel esintisinde kavak ağaçlarını Güne merhaba diyen tomurcuğu anlat Boşver..! karanlık gecelerin zindan çocuklarını Gözyaşları tuzlu ve acı Kaç bahar gördün kaç zemheri Sen hiç akıllanmadın mı Sana mı kaldı öfkenin mavzerinde kurşun olmak Yılanlar bile değiştirmede kabuklarını Sen bana zerdali ağacını tepeli tavuğu Su yanlarına dikilen ağaçları anlat Neydi Nuh’a gemi yaptıran Kafesteki kuş mu sudaki balık mı Neden Meryem bakire ve anne Neden Havva kötü ve baştan çıkarıcı Çoban boş ver dedim bunları Ben kırmızı güllere serptim göz yaşlarımı Sen bana ıtırlı bahçeleri anlat Aşk şiirlerini oku kısa yaz gecelerinde Küçük yeşil çayırları anlat Gözlerinde bir gariplik Sanki sesinde öfke var Bir trene binmek ister gibisin Tüm kaplamaları kremadan Bulutlu bir eylül sabahı yüzün Aynı gökyüzünün altındayız hep Hepimiz aynı sinemada Şöyle dursun yaşamla boy ölçüşmek Bir kılıçta sen sokma kaburgalarıma Neleri alıp götürmedi ki sular Şanlar onların olsun muzaffer onlar Ölümden hayat gelir, hayattan ölüm Söylemediklerimi de duy Sen de ateşime benzin dökme be çoban Kırılmaya ihtiyacım yok benim Alacakaranlık yırtıldı yırtılacak İstediğim sadece; bir çocuk gibi dersiz olmak Uçan kuşların türküsünü söyle Güneşin ilk ışıklarını Bana bozkırları anlat Hüseyin Çelikten / Küçük Kurşunkalem Uyumuyor / liman Yayınevi-1995 |