GURBETİ SÖYLER
Titreyen dudağı, sararan benzi,
Gözünde yaşları gurbeti söyler. Hayaller uzağı yakın eylerken, Gördüğü düşleri gurbeti söyler. Sıladan ayrılan beden hüzünlü, Ses duyulur harabeden hüzünlü, Yollayan hüzünlü, giden hüzünlü, Çatılan kaşları gurbeti söyler. Okuyamaz alnındaki yazıyı, Dindiremez içindeki sızıyı, Kimi yâri yollar, kimi kuzuyu, Eğilen başları gurbeti söyler. Öyle bir kervan ki kimi almadı? Dünya kurulalı yolda kalmadı, Hekimler, hâkimler çare bulmadı, Tekniğin işleri gurbeti söyler. Kimi yavrusuna ad diye koydu, Belki dost olurdu, gayesi buydu, Anam on yavruyu uçarken saydı, Boş kalan döşleri gurbeti söyler. Bülbül gül üstünde durur nöbete, Yusufcuğun derdi gurbetten öte, Allı turnam haber taşır gurbete, Gurbetin kuşları gurbeti söyler. Ölüm ahirete göçüş demektir, Yayladan sahile uçuş demektir, Doğum anayurttan kaçış demektir, Kalan gardaşları gurbeti söyler. Kim ördü bilmem ki bu çelik ağı, Her asırda yaşar bitmiyor çağı Şu garip yurdumun ovası, dağı, Toprağı, taşları gurbeti söyler. İnsan neden ağlar bilmem doğuşta, Kimi düzde yaşar, kimi yokuşta, Dedem türkü olmuş Yemen’de, Huş’ta, Dönen yoldaşları gurbeti söyler. Ataroğlu’m tele gurbeti vurur, Aklıma düşünce boğazım kurur, Lokmalar şuraya dizilir durur, Ekmeği aşları gurbeti söyler. |