militanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ’’ Son saatim çok erken, çalsın istemiyorum
Beni dostlar yaşarken, alsın istemiyorum Ölümümde sonumda, yalnızlığım ruhumda Gözlerim yanan mumda, kalsın istemiyorum ’’ Ayla DİKMEN buğulu bir pencereye yaslandı yüzüm geçen yıl ki gazeteler kaplamıştı camları macunları kurumuş donarak ölen sineklerin üstüne istifleniyordu kent küçük bir kız çocuğu sanki bacaklarını aralamış yağmuru dinliyordu dört ayrı kırmızı var gökyüzünde en güzeli yatağa dökülen şaraptı evet o aşktı az önce dayanılmaz bir 45’ lik taktı pala tanrım o iğne plağa değil sanki beynime saplanıyordu ’ ’Son saatim çok erken, çalsın istemiyorum Beni dostlar yaşarken, alsın istemiyorum Ölümümde sonumda, yalnızlığım ruhumda Gözlerim yanan mumda, kalsın istemiyorum ’ ’ az sonra şarkı bitiyor herkes masadan kalkıp gidiyordu dirseğimin altında on yıl önceden kalma bir gazete katlayıp rakı sofrasından montumun cebine koydum yeni taşındığım otel odasının penceresini kapatmak için yürüyorum öyle dağınık ağzım açık çise yağmur damağımda hala çocukmuşuz sanki o gazeteler yıllanmadan babam rakı sofrasından kalkmadan annem pikaba o 45’likleri takmadan yaşamıyormuş balat, agora... ahşap korkuluklara tutunup çıktım o soğuk otel odasına öyle yalnız ki yüzü toz toprak sandalyenin masadaki küçük vazonun uçuk kaçık martılar öyle sarhoşlar ki iki de bir göğsüme çarpıp yere düşüyorlar bense gülüyorum yasak olmasına rağmen yabancılara yaşama ihtimali saat üç civarı limana yanaştı ganja kokulu vapur denize en yakın halata sımsıkı tutundum balıklar donmuş gölgeler puslu dumanları sızıyordu yırtık afişlere alicengiz olmalı diyorum bu geniş güvertede en güzel oyunu, aşka dair sahnede olmalı diyordum oysa unutmuştum ihtimallerin yasaklandığını uzun süredir aranıyorum her yanım militan yalnızlığı şimdi. kemer- 2009 |