ÇÜRÜTTÜNÜZ DÜNYA'YI
ego - uşaklar ve efendiler!
çürüttünüz Dünya’yı . bir yanda ballı börekli yağma tezgahları, altın kafesler diğer yanda umut kırıntılarıyla beslenen felçli nefesler . çürüttünüz Dünya’yı nice masumlar yaşamdan koparılıyor... gök buğday başağı misali her kuytusunda boynu bükük adalet çiçeğinin hak yok, hukuk yok, ahlak yok kör olmuş vicdanlar...herkes gaflet uykusunda . çürüttünüz Dünya’yı çizmedeki çamur gibi ayaklar altında insanlık onuru...kirli bütün renkler ölüm tarlası sanki zulüm çok, talan çok, katliam çok yaşamla tanışmadan kefenle tanışıyor kundaktaki bebekler . çürüttünüz Dünya’yı kanla beslenen yarasalar gibisiniz dayanamayıp karanlığa gömülüyor... tüm değerleri insanlığın...vahşetinizin koynunda kiminiz cellat, kiminiz piyon, kiminiz şahbaz şaki rolünde...bu kahpe hayat oyununda . çürüttünüz Dünya’yı arşa ulaştı feryatlar güneş unuttu gülümsemeyi...artık kül rengidir günler binlerce heybetli dağın gölgesi kadar açlık, yoksulluk ve kanın yıldızlara sıçradığı kirli savaşlarınızdaki ölüler . çürüttünüz Dünya’yı o kadar karanlık ki maziniz aydınlatamayınca ışık…mahcubiyetten soldu o kadar kirli ki maziniz temizleyemeyince su…utancından buhar oldu çürüttünüz Dünya’yı . . . global köyün beyleri, ağaları, marabaları çürüttünüz Dünya’yı insan hurdalığında alçaklığın tarihini yazdınız felaketiniz olacak ego’larınız, ihtiraslarınız zifiri kirli insanlık ırmağını besleyen sularınız...! . kalmayan yüzlerinizi arındırırken(!) döktüğünüz riyalardan gerçek diye önce kendinizi kandırırken yatsıya kadar değil binlerce yıldır bi damlacık ışığı için mum yaktığınız yalanlardan... ziftlendiğiniz talanlardan... incittiğiniz canlardan... yaptığınız katliamlardan, kıyımlardan, savaşlardan, yıkımlardan, akıttığınız kanlardan ne kadar da kirlenmiş sularınız...! . sırtlan yavruları dahi bilmezken en büyük icadınız olan kahpeliği, zorbalığı, soysuzluğu öğrenmiş çocuklarınız biliyorum...! bütün bunlar olurken siz Kaf dağının arkasındaydınız . . . çürüttünüz Dünya’yı unuttuğunuz insanlığınızdan utanmadan, arlanmadan yedi kat yerin dibine geçerken utancınız utancından siz! istatistikler, bilânçolar tutup... zulüm üstüne, ölüm üstüne zaferleri kâr saydınız bombalar altında ölen yığınları kül saydınız . insanlık onurunu ayaklar altına aldınız yoksuların, mazlumların feryatlarına tıkayıp kulaklarınızı...kendinizi kör saydınız . aslında siz: bin yıldır...sadece başkalarına dokunan bir yılandınız aklın panjurlarını kapatıp yarattığınız karanlık efendilere köle oldunuz da başkalarını hep kul saydınız cehaleti yenmek yerine mucizeler beklediniz doğrulara gerçeklere inanmayı hep zül saydınız keşke insan gibi insan olsaydınız . eyy...yy şairler, yazarlar, aydınlar! siz de aşktan, hülyadan, övgüden-sövgüden başınızı kaldırıp biraz da can çekişen insanlığı yazsaydınız...! şan, şöhret, para yerine onura-erdeme sahip çıksaydınız...! buna hiiiiiiiç mi hiç razı değil bizim vicdanımız . ego’nun adamsendeci aymaz oyuncakları...! insanlık bahçesinde yaşamayı hak etmediniz . kanlı öykünüz kirli ve çirkin oyun bozulmalı...! korku infazınız sizin ya böyle suskun, onursuz yaşamayı seçin ya da korsan gemisine döndürdüğünüz bu Dünya batmadan çürümekte olan insanlığın kurtuluşu için kendi kendinizi infaz edin ölümünüz en büyük mükâfatımız bizim .. . /oysa güneşin yaratıp yok ettiği gölge misali camdaki buğudur h a y a t; - korsanca yaşamak için değil, insanca yaşamak içindir/ 2003 Tahsin ÖZMEN *tahsin özmen,bez bebekler de üşür,çatım ajans&baskı yay,ank,2006 |
İ
L
İ
N
İ
Z
E
S
A
Ğ
L
I
K