Ölüm
Seni gözlerimden emzirerek büyüttüğüm
acılarımın zamansızlığında tanıdım. İmbiklerden sağalırdı gece üzerimize. Ne çok sevmiştik kederlerimizi ve ne çok aczetmiştik kimliklerimizi. Gözlerimiz de bir yılanın zehirli öfkesi birikirdi ve aldırmazdık dalga dalga coşan sevinçlere bilirdik ki yüzdürdüğümüz gemilerimiz di kan kırmızı denizlerimiz de. Yırtılan göğüslerimizin kafeslerin de gizlenirdik zincirlere vururduk... ay’a yıldız!a kesmiş düşlerimizi ne çok ağlamaklı ve gamlıydık oysa susmuştuk.. susturmuştuk masum çocukluklarımızı. Yıkık bir Eylül’dü sanrılarımız bağıramıyorduk çıkmıyordu avazımız . Dilan ve Behram’ın aşkına şahitti zaman yıl sonu balosuna gider gibi şıktı sevdamız sarılmıştı dört koldan yalnızlıklarımız.. Söyle neydi? Neydi bizim yaşadığımız şarkımız? Yaşatacağımız ezgimiz neydi ? Kahır ambarlarım lebaleb Kasım hüzünlerindeyim şimdiler de. Gün geçmiyor ki.. bir bomba düşmesin koca şehre çocuklarımın vurulmadığı bir dünya yok ki Bak ayaza çekti gökyüzü Kılçan tuttu umut türkülerimiz Ayın şavkı vurmuyor camlarımıza Canı yanmış gibi saman yolu kıvranıyor bir ücra köşede siperler tutulmuş, bir sesizlik ki sorma mavzer olmuş ellerim vuruyor maviliklerimi -Ağzına kadar kana bulanmış mezarlarımız vardı damsız ölmüştük açık kalmıştı gözlerimiz- 18 Ocak 2009 02:30 |
Tam puanimla kutlarim kalemini sevgili eylülcan !
ilhamin bol...kalemin daim olsun !
Gurbetten Bir CAN !