Aydınlık mı ŞafakŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yirmiüç şubat cumartesi, saat yine mazide takılı kalmış
İmgesiz, süssüz, biraz eğribüğrü biraz da düz. Ama yalın ve yalansız Duygular bırakıyorum sayfaya ey şair Anlaşılması imkansız değildir Sadece dik durmaya çalışan Ve fakat hep boynu eğik kalan Kardelen misali yırtmıştır hayatın buzdağını. Şafak aydınlık mıdır
Ölü bir çocuğun
Gözlerinden baktım hep dünyaya Vurulmuştu tüm umutlarım Ki bu yüzdendir, gözlerimin.. Yuvalarından çıkacak kadar Büyük ve hüzünlü olması. Çaresizliğin ve korkunun Girdabında Sıkışmışlığın ürkekliğini Çözemez hiç bir dil Ve yıkılmış bir dağın Enkazından çıkan bu ’küçük kız’ Hiçliğin ne olduğunu iyi bilir. Bir veda bile edemedim Gün görmemiş çocukluğuma. Evet! Büyüdük; hayatın her türlü zırvasına. Öysa öyle güzeldiki hayallerim Bisiklete binmeyi öğrenecektim mesela Beş taş oynamayı sonra. Tutacak kadar taşların hepsini Büyümemişti henüz avuçlarım. Yargılanmadım hiç bir suçtan Mahkeme tutanaklarında geçmedi adım. Kimvurduya gitti çocukluğum. Ah çocuk yaşım! Kanlı gözyaşım. .../Yarım kalmasaydı çocuklar ve dahi hiç kurulamamış hayaller belki tutardık...adı; sevgi, özgürlük, barış olan kanatsız kuşun ellerini. öperdik sonra mutlaka o buz gibi mermerleri/... Atımın siyah kanatları vardı Kömür gibi.. Gökten yağan Beyaz incilerin altında kaldı. Uçamıyorum şimdi. Gel! değdir tenini ruhuma Umudum kanatlansın Okşa düşlerimiki Buzdan hayallerim alev alev yansın. Şimdi Sonsuzluğu bırakıyorum avuçlarına Birazdan seni alıp kanatlarıma Yoksul göğüme çıkaracağım Köle olacağım Paha biçilmez gönlünün saraylarına Vur aklımı zincirlere Fikirlerimi yağmala istersen Aşkın gölgesi düşmediyse bu mısralara Ayır başımı gövdemden Dilruba Emine Genç 26 Şubat 2013 Salı /03:10 |
Söylicek sözlerim vardı ya yarim ya yamalı kaldı
neler neler ummuştum hayatan elimde ne kaldı
küçükken neler istedim büyüyünce yapmak için
şimdi elimde yarısı yaşanmış dertli ömür kaldı