AYRILIK VAKTİ
bir zemheri kıştı kapımı çalan öyle soğuk, öyle anlamsız
gözlerimin içine bakan ve kollarına saran beklenmedik davetsiz misafirdi ayrılık çok istesem de yaka-paça, kapı-dışarı edemediğim... dilimdeki kelimelerin firarda oluşu senin bütün çaban ve dil döküşün engel değildi başımı alıp gitmelere öyle habersiz, öyle sensiz ve kimsesiz... biraz ani oldu belki bu gidişler biraz da hazırlıksız çalındı belki kapısı e l v e d a’dan yoksun bakışların ah’lı iç çekişleri ve son pişmanlık gururun kapısında yerlerde süründü... tam da dokunurken sımsıcak ellerine yüreğini koyarken yüreğime adını sayıklayıp dururken bu dudaklar yolunu sabah akşam gözlerken bu gözler senden yoksun boynunu bükerken bu şehir ve silip süpürürken kaldırımlardan ayak izlerini gözyaşlarım kimsesiz sokakların yalnızlığına sarılırken kollarım "h o ş ç a k a l" demeden gitmek yakışır mıydı bize..? birazdan bütün çığlıklar kopacaksa ve bacaklarından asılacaksa yalnızlık bir daha gölgesini bile yanıbaşımıza yaklaştırmayacak olursa karanlık maskesini düşerecek olursa sevimsiz yüzünden sorgusuz, yargısız bir tek esen rüzgar şahidi olucaksa bu gece razıyım sessiz sessiz olsa da ardıma bakmadan çekip gitmeye... ah yar ah! senli düşleri başka baharlara erteledim ilk bakıştaki kalp atışlarım başka yazlarda saklı acaba bir türlü ellerine dokunmaya cesareti olmayan ellerimin ve dilimin ucunda can çekişen seni seviyorum’ların intikamı alınmış mıdır şimdi ela gözlerinde..? gecenin siyahını sürme çekmişse gözlerime sessizlik belli belirsiz gel-git’lerin arasında mekik dokuyorsa yürek ismin dudak kıvrımlarında asılı dururken hece hece unutulmuyor ve düşmüyorsa bir türlü tutunmuşsa sıkı sıkıya yalnız ve yalnız seni sayıklayıp duruyorsa kızma ne olur e l v e d a diyemeyişime bilmez misin ki sevgi sözcüklerim gurur ve cesaretsizliğin sınavından sınıfta kaldı senelerce... bütün anlamları, söylemleri bir bir kazımışsa yüreğim sabah akşam yolunu gözler olmuşsa gözlerim içimdeki seni taşımaya yeminli hükmünü giymişse bedenim bil ki sanılanın tersine daha çok s e v i y o r u m s e n i..! bağışla canımın içi bağışla! kanadım kırıldı yenildim karanın yasını tutmaya elverişliymiş meğer bedenim... şimdi kaçacak delik arayan korkak bir gölgem savunmasını yarıda bırakan aciz sözlerim beni benden alıp götüren bir sen bir de ben gidiyoruz yan yana, kol kola anlatamadan aşkımızı bilmediğimiz yolların karanlık sokaklarında... ansızın ellerim ellerini bırakıverir ve uzaklaşır senden bir cümle devrilirken sonrasında e l v e d a aşkım e l v e d a !.. M&G |
yüreğini koyarken yüreğime
adını sayıklayıp dururken bu dudaklar
yolunu sabah akşam gözlerken bu gözler
senden yoksun boynunu bükerken bu şehir
ve silip süpürürken kaldırımlardan ayak izlerini gözyaşlarım
kimsesiz sokakların yalnızlığına sarılırken kollarım
"h o ş ç a k a l" demeden gitmek yakışır mıydı bize..?
Yüreğnize sağlık
(kendimde çok şey buldum yazdıklarınızda bende azda olsa dile getirmeye başladım)