35
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2230
Okunma

Öncesiz ve sonrasız bir ölümün
Tenhalığına koşar gibi şimdi
Onun göğsünden gelen
Bana vaat edilen yaşam: yeniden…
O en kutlu anda
Gülümsediğin sıcak bir öğle güneşinde
Bir sözün: zamancıl ve şırıl şırıl
Fışkıran suların üzerinde çiçeklenip, serin
Yumuşak bir yankı(mutluluk türküsü) çınlatır içimde
Çocuktum, bilmiyordum, gün ışığında
Türkülerin aldatıcı olduğunu.
Ve gözüme yabancı geldiğini, senin
Bilmiyordum…
Karartıp bir ırmağı usulca
Kıyısına iner gibi derelerin
Acılar süzüyor içime, o: hep
Acıyıp, duyan bir göğüste beslenmiş
Sabırsız bir dua
Bir gökçe türkü gibi söylenen, adın?
Bak, adınla sesleniyorum sana: Helene!
Bu akıttığın, kutsallığı bozduğun kanla
Toprağın sıcaklığı fışkırır derinliklerden
Sevinçli bir güven ışıldağı gibi çepeçevre
Örtüp yüzünü bütün kanatlı ezgilerin
Olmamış ne varsa bir eğlentiden doğan içli
Şimdi uzaklarındayım
Hapsedip göğsüme nefesini
Sövüp saydığım o başkalarının
Üstleniyormuş gibi: alçak cinayetlerini…
Nizar Şirvan BİLGİN
5.0
100% (2)