Zel-lal (I)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiir Esmer Dergisinde yayınlanmıştır...
Zel-lal (I) ’‘lal’a zel’ …………………………........ ey duruluğunda beyazın, küllere ateş olan, hatırla. hatırla ey sevgili... yürümüştük vuslattan bir aşk gecesi. hani işlemiştim de puslu dağlara hayallerimi, sarılıp gözlerine ölüm olmuştum. ilk ben bilmiştim, bir ben, mabedim gözlerini. bakamam, bakamam karanlık semâ bil hilâl, ah biliciler ben artık amâ ahh eşiğine dadandım intiharın kaç kez kendimi vurdum silindim. silindi aklımın tenhasında kalanlar. bana uzak mevsimler, bana uzak o tenin, hâm zaman dallarına bükülü, iri gözlerin. ah güvercin kavisi, bir ezan sesi. silindi kabirler, ibrahimler, nebiler, yontulanmış gençliğim. birer birer gittiler o şanlı şövalyeler. ahh eşiğine dadandım intiharın kaç kez kendimi vurdum. dokunamadığımdandır tenine, şiirimin tesbih gibi dökülmesi geceye. bundandır, ortaçağ kalelerine hapsolmuş güzellere yakındığım türküler, ozanlığı dilimin. dua diye şefkatine sarılmam bundandır. ah ben böyle değildim, ıslanmamış kırıntıya güvercin. ahh eşiğine dadandım intiharın kaç kez kendimi vurdum. ve lâl konuştu; bir melodi çınlar, dört duvar kulaklarım. ve aşktık ve çocuktuk, ağlamak sevinmek kadar çocuk. aşktandı ey sevgili, aşktandı. “ben”i vurmam tenhasına sevinin. ayetler ezberlemem aşktandı. ah biter miydi biter miydi bu şiir. derisine aşk kazılmış zenciliği dilimin. zel-lâl olmasa başlar mıydı bu şiir. kapandım, dağ düşmüş sayfasına şiirin. kendimi sonsuzluklara sundum. ey tanrı bizi hatırayla tut. ben artık veda. ahh eşiğine dadandım intiharın kaç kez kendimi vurdum hoşçakal... ey duruluğunda beyazın, küllere ateş olan. hoşçakal vuslat... göğün gizemli girdabı, şakağıma konmuş hilâl hoşçakal... ben; sükut ve kâl zel-lâl Mesut Doğan |
Kanun namına yoruldum