Kaç Kuruşluk Şu Ömür?
Şalımı rüzgara emanet ettim bugün,
Şehir hatları vapurunda.. Martılar çokça acıkmışlar Daha ellerimdeyken kaptılar, Fazla fırınlanmış köşe başı satıcısının simitlerini. Aklıma geldi gülümsedim.. Sahi yeter mi bunca anıya bir ömür? Okuyunca hislenmiyormuş; Yalan! Düşünceme akıp, Gözlerimden izliyorsun halbuki hayatı. İçlendiğimde hıçkırıyor, Gülümsediğimde kahkaha saçıyorsun etrafa. Ve ikinci sınıf bir melodramın senoryosunu yazıyoruz kanımızla Perde kapanıyor son damlada, Alkış yok.. Varsa da sen duymuyorsun Musalla taşında.. Ne o ? Anlaşman mı var Tanrı’yla.. Senet mi biriktiriyorsun takvim yaprakları yerine? Gidenin yerini gelen her zaman doldurur mu sanıyorsun? Yaşa.. Ne dermiş Ahmet, Mehmet, Neyin dedikodusu ki bu takıyorsun bunca kafana. Yaşa.. Kendin için aşkla, tutkuyla, Nefesi son kez gibi, Sevgiliyi tek gül gibi kokla.. Kiracı değilim, Satın hiç almadım.. Ama hayat dertlenmek için çok kısa.. Anladım! Dip not : Sağlıklımısın? Huzurlumusun? E tamam o zaman be ey nankör insan daha ne söylenirsin? Elif SEZGİN |
Seven sever sevdiğini sevdiğince
Sevgi ki sevgi olur, sevgiyle sevilince
Selam ve saygı ile