YorgunSaçlarını karıştırıyor rüzgar İğde kokan günü bırakıyor avuçlarıma. Demliyor her kıdemli vakitte mistik acılarını, Güneşin yakıcılığı. İçinde oluşan göz yaşlarıma karışıyor irinler Ve ben; Bir cerahat gibi sızmayı diliyorum vücudunun herhangi bir yerinden. Nafile bu mektuplar... Hiçbir umudun içinde yoksun. Dudaklarının değdiği fincanlara dokunmaktan Parmaklarım yorgun... Adını dualarımdan hiç çıkarmadım sevgili, Bir teni bırak, Bir başka hayalle bile sana ihanet etmedim. Yapışıp kaldığından beri tenimin içinde ki kan pompalayan organa, Daha uzun yaşa diye içine duman bile üflemedim. Doğum lekesi gibi, Ne kadar yaşarsam o kadar dahil olacaksın günlerime... Biliyorum, Ne ise biçilen kaderime, O kadar dans edeceğim yüzünle. Yaşım çocuk daha, Ruhum acınla olgun. Adımlarının değdiği halıları okşamaktan, Ellerim yorgun... Dokunuşların tenhalarına hapsediyor melekleri, Yedi günahın suyunu içiriyor zaman, Tuvallere siyahtan başka akıtabileceğim rengim yok, Bir kılıf uyduramıyorum üryan sebeplerime, Bir yağmur demek, bin defa sana dokunmak demek bu şehirde, Kuraklığına takılan çiçeklerim saksılarında solgun. Sesini duyamamaktan Kulaklarım yorgun... Kederimi ayaklarının altından kazı Son kullanma tarihi geçmiş ilaçlar gibi, İyi gelmiyor yokluğun bana zehirliyor aşkını. Zamanın akıl almaz çarkları, Çıkartsın şeytanın alıp seni bana geri vermeyen canını. Kesişmiyor bir türlü yoluma yolun Bana yaşattığın bu kederi duyumsamaktan, Vücudum yorgun... Duy artık şiirlerimin çığlıklarını Şah damarı kesiliyor umudumun Ömrüm bulutlanıyor gözlerinin önünde Silecekler yetişmiyor gözlerimin nemine Yokluğuna şiirler yazmaktan, Kalemim yorgun... Elif SEZGİN |
" ah" diyebildim sadece şiire
içten -derinden bir "ahh" sadece...
dostça...