Tinerci Çocuk
(I. Bölüm)
Gecenin alaca karanlığına rağmen Uykuya hasret gözler ile indim sahil kenarına Güneş ışınlarını karşılamaktı tek dileğim Bomboş sokaklar, Ben, başıboş kediler, köpekler ve kuşlar, Kıyıya vuran dalga sesleri, Kumsalı kaplayan hüzün, bir de çöpçüler Eşlik ediyorlar sanki yalnızlığıma, Adım adım geziyorum Sinop caddelerini, Sayıyorum kaldırım taşlarını bir bir, Bedenim mi yorgun, yoksa dizlerim mi dermansız? Neden yorgun hissediyorum kendimi? Neden gözlerim bir bank arıyor oturup dinlenmek için? Sabahın sessizliğinin içinde, Neden çığlık çığlığa martılar? Anlam veremiyorum. Cebime uzatıyorum elimi, Sığara paketini çıkartıyorum sol cebimden, Tek bir dal alıyorum içinden, Götürüyorum dudaklarıma, Bir ateş arıyorum, kendimi zehirlemek üzere, Almamışım ateş yanıma “ Kahretsin” diyorum, “Çöpçülere sorsam var mıdır kibrit acaba” Doğrulmaya çalışıyorum yerimden, “Bende ateş var abla, yakayım mı? Ama bir tane de ben isterim” Bir ses, ( II.Bölüm ) Kaldırıyorum başımı sesin geldiği yöne Şaşkınlık sarıyor beynimi, Henüz sakalı bile bitmemiş bir çocuk karşımda, Gözler mahmur, eller titrek, parmaklar kapkara, Bir yerlere bakıyor ama nereye belli değil, Manasız gözler, bomboş içleri, “ Abla bir sigara” diyor, Versem mi diye düşünür iken, o uzanıp alıyor elimden, Bir kendine yakıyor kirli parmaklarının arasında, Bir de bana, Ve oturuyor yanıma. “Yaşın” diyorum “yaşın kaç senin” “On beş ” diyor, “Tam on beş abla” “ Okula gitmiyor musun sen” diyorum, “Ne işin var sabahın bu saatinde burada” “Okul mu, o da ne, ne okulu, Hayat okulundayım ben görmüyor musun abla?” Bakışlarında yüreğimi yakan bir acı, Sokakların çocuğu olduğu her halinden belli, “Ya öfkelendirir ise sorduklarım onu?” Bir an düşünüyorum, o ise sigarasını çoktan bitirmiş, “ Paketi bana ver” Diyen ses ile arınıyorum düşüncelerimden Evet ya da hayır dememi beklemeden, Yerleştiriyor paketi cebine. “ Nerede kalıyor, nerede yatıyorsun” diyorum, Bir an masumlaşıyor bakışları, Acı bir gülümseme gelip oturuyor dudaklarına, “ Burada” diyor. “Ha bu banklar, bu çimenler meskenim benim, Yazda burada yatmak iyi de abla, kışta donuyoruz soğuktan” (III. Bölüm) O tebessüm eden dudaklar morarıyor bir anda, Titriyor sesi, ellerini koyacak yer bulamıyor adeta, Bir şeyler arar gibi bakıyor sağa sola, Önce kalkmak istiyor oturduğu yerden, Sendeliyor, düşmemek için oturuyor yine, Atıyor elini üstünde kirden parçalanmış çekektin cebine, Simsiyah bir poşet beliriyor elinde, Öylesine pis bir koku yayılıyor ki etrafa, Burnumun direkleri yerinden sökülecek sanki Usul usul götürüyor burnuna, Ve yavaş yavaş çekiyor ciğerlerine, Koku girdikçe ciğerlerine, bir başka açılıyor gözleri, Her çekişte biraz daha canlanıyor sanki Korkuyorum, “ ya saldırırsa bana” “ Korkma abla, korkma gelirim şimdi kendime, Zararım yoktur kendimden başka kimseye” “ Nedir o elindeki” diyorum. “Tiner abla tiner, bazen bali olur beynime girer” “Neden kokluyorsun bunu “ diyorum “ Alıştık be abla alıştık, tinerci çocuk benim adım, Koklamadan bunu yaşayamam artık, Ana yok, baba yok, kardeş yok, amca, dayı yok, Bir bu poşetim, bir de sigaram, Yapayalnız bir çocuğum geçmişine tükürdüğüm hayatta, Babam, anamın üstüne kuma getirdi, aldı genç bir kadın, Hükümet nikâhı yapmamış anama, koymuş kapı önüne, Çaresiz kalmış anam, dönmüş baba evine, “ Evleneceksin” demiş dedem“Çocuğu bırak yurda” Bırakmış anam beni yurda adam olsun diye, Ne ana, ne baba olamadı oradakiler be abla, Her gün dayak, her gün aşağılanma, Devlet baba dediler, bizi oraya verir iken Öz olmadı devlet baba, üvey çıktı be abla” Dayanamadım kaçtım oradan, Anama gittim, evlenmiş anam, Yeni kocası kabul etmedi beni, O da almadı, alamadı yanına, Bir dilim ekmek veremedi bana, Sokakların çocuğuyum şimdi, adım tinerci, Boş ver bunları be abla, Karnım aç, varsa paran, atla mangırları abla” (IV. Bölüm) İçimde yanan ateş kor kor oluyor, Sözcükler düğümleniyor boğazıma, İzin vermiyor hıçkırıklar, dökülmesine kelimelerin Tutuluyor dilim, konuşamıyorum, Mani olamıyor kirpiklerim gözyaşlarıma, Akan her damla yakıp geçiyor düştüğü yeri Rüzgâra kapılmış kuş misali, Titriyor dudaklarım bir şeyler söylemeye çalışıyorum, “ Ağlama” diyor “ adı tinerci olan çocuk “Ağlama abla, böyle gelmiş, böyle gider, Ne kadar ağlasak da değişmez ki kader” Dökülüyor o an kelimeler dilimden, “Değişmeli” diyorum, “değişmeli bir şeyler, Geleceğimizsiniz sizler, Sizin ile başlar aydınlıklar, Çevirdik küçücük yüreklerinizi harabeye, Zehirlerdik çıkarlarımız için beyninizi, Kuvvetimizi denedik her gün bedeninizde, Getirdik dünyaya sizi, yenik düştük nefsimize, Bir dilim ekmeği çok görüp attık sokağa, Korktuk kendi yarattığımız eserlerden Kaçtık hep bir adım öteye, Ne anne olabildik, ne baba, sahip çıkamadık size, Sosyal devlet olamadı kurulan hükümetler, Çıkar ilişkilerine girip, dönme dolaba bindiler, Paran var ise yaşa, yok ise öl dediler, Yok ettik var olan her şeyi, bitirip attık kenara, Gittiğimiz her yere götürdük çamuru, Her geçen gün gömüldük pisliğe çıkamadık, Sahip çıkın çocuğa “ onlar gelecek “ dedik Bir daha, bir daha indirdik darbeleri, Dipsiz bir kuyu yarınlar anlıyorum şimdi, Ne acıdır ki, He canım, Ne acıdır ki, insanlar değil, Martılar ağlıyor karanlık geceye, Martılar ağlıyor karanlık geleceğe. Türkan DİNÇER 04:30 NOT: Bu yaşanmış bir hikaye. Lütfen Sonuna kadar dinleyin. Çünkü kendimizi göreceğiz. |