Bana derler neden, Neden eleştirirsin bugün ki siyaseti “ örümcekleşti mi beynin Göremez misin gerçeği.” Gelir soruya cevabım, Giremedi örümcek Gücü yetmedi sarmaya, Silemedi düşlerimi, Koyamadı düşüncemi Dört duvar arasına.
Başkentim ANKARA Nefes aldığım yer ANITTEPE Bildiririm şikâyetimi ATAMA Duyar beni bilirim, Söz söylemese de dili, Gözlerimden akan seli Gizlese de elleri, Küsmüş kırılmış bize, Sancı içinde solu
Uyan ATAM uyan! Kalk bak halime, Başlat kurtuluş savaşını Yeniden SAMSUN’DA Yaşatarak göster Beyni almazlara, Gökkuşağı olsun Vatan için düşlerin Sar yeniden, sarmala
Uyan ATAM uyan! Bak utancıma, Selam duruyor Cumhur’um Krallara El sallıyor başım, İranlı Ahmedinejad’lara Kul köle edildim Bush’a, Sarıldı dört yanım, Kan dökülerek alınan Satıldı topraklarım, Boş kalmış hazine, Gönlü alınacak yandaşların.
Uyan ATAM uyan! Gör halimi Yok sayılmış devrimlerin, Sorgulanır ilkelerin, Değiştirildi anlamı LAİKLİĞİN Yıkılmalı imiş CUMHURİYETİN Boşaltıldı içi DEMOKRASİNİN
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM
Türkan DİNÇER 14.08.2008 02:35 (İzledim İstanbul’u, gözlerimden yaş akarak, İran mı olmak istersiniz, naralar atarak)
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu şiiriniz için sizi ayakta ALKIŞLIYORUM. ATATÜRK ile bir şey okunca, çalınsa ne olursa olsun asla oturmam. O hep ayakta dimdik dururken bana oturmak yakışmaz. Dizelerinizi paylaştığınız için tşk.ler.
Keşke gelse bir mustafa kemal daha..Şiiriniz o kadar yürekten yazılmış ki, okurken insanın gözleri doluyor.Değil bir tane beyaz kurdele 100 tane beyaz kurdele feda olsun bu şiire, şaireye.Şiirinizi kutlarım, tebrikler..
harika bir şiir içerisinde ne ararsan var hangisini anlatayımki aslında anlatmaya gerek duymuyorum sadece şunu söylüyorum meyve veren ağaç taşlanır diyorum,işine ve bügünkü ortamdan nemalananlar elbetteki bu şiire karşı çıkacaklardır.Onların cumhuriyrtlr ve kemalizimle kavgaları bitmeyecektir. siz yolunuza devam edin türkan hanım ben sizin arkadınzdayım,yüreğine sağlık. sevgilerimle
Sayın Romantik dost; Ben utanıyorum zaten bize bırakılan değerleri koruyup yan gelip yattığım için. Benim yüzüm kızarıyor zaten onun devrimlerine ve bıraktığı ilkelere yeterince sahip çıkamadığım için, ben kendi yüzüme aynada bile bakamıyorum bu kadar rehavet içinde uyuyup hesap soramadığım için. Şimdi siz de utandırdınız beni kendimden, bildiğim ve sahip çıkamadığım gerçekleri tekrar tekrar yüzüme vurduğunuz için.
Evet, ne yazık ki ATATÜRK'ÜN rozetini yakamıza asarken ATATÜRKÇÜ olunmuyor, Sahte ATATÜRKÇÜLER diye bağıranların ne kadar doğru konuştuklarını biliyor ama bildiğimiz bir gerçeği haykırmaya gücümüz yetmiyor.
75 milyon ülkemde ben bir kum tanesiyim ve sesim ancak kendi çevremde yankılanıyor ve uzaklara gitmeden önüme kurulan duvardan tekrar bana geri dönüyor. Ama hep birlikte yediden yetmişe bağırmış ya da değerlere sahip çıkabilmeyi bilmiş olsa idik sesimiz duvardan tekrar bize geri dönüş yapmaz idi.
Ben ATATÜRK'E uyan derken, Tüm 75 milyona seslendim. ATATÜRK'E nasıl uyan diyebilirim bu utanç ile. Uyanmayacağını bile bile. Ben “uyan ATAM gör halimi” derken Tüm halka dedim “uyanın bakın artık her tarafımız sarılmış, artık uyumanın değil harekete geçmenin ve kaybedilen değerlerimizin hesabının sorulma vaktinin çoktan geçtiğini” anlatmak istedim.
Okuyan her kişi benim bu şekilde seslendiğimi bilmeli ya da anlamalı diye düşünüyorum. (Çünkü bu vatan bizlere ATALARIMIZDAN emanet ve bizler bu emaneti canımız pahasına da olsa korumalıyız.)
Değerlendirmeniz ve yorumunuz için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bütün güzelliklerin sizler ile olmasını diliyorum. Saygılar
Ve sevgili Mustafa NARİN, Şiirlerim ( kimine göre şiir değil) sessiz sedasız olduğu yerde yürür iken, kendi sesi ve yüreği ile ses ve güç verdi dizelerime. Ve inanıyorum ki o ses artık duvarlara takılıp geri dönüş yapmıyor ve bir çok yere ulaşıyor ve ulaşacak da.
Kendisine çok ama çok teşekkür ediyorum. İyi ki benim dostumsunuz. Ve iyi ki sizi tanıdım. Saygılar yüreğinize .
NOT : Ben ATATÜRK ve DİN’İ hiçbir zaman tartışmadım ve tartışmayacağım da . Ben ATATÜRK’Ü anlatmaya çalışmıyorum ya da onun DİN anlayışını. Ben yalnızca ülkemde olanları yazıyor ve tartışıyorum.. DİN, VATAN, BAYRAK ve ATATÜRK birbirinden ayrılmayan ve olmazsa olmayan en büyük değerlerimizdir. Lütfen bunları birbirinden ayırmaya kalkmayın.
(Umarım bu son yazdığım da başka bir tartışmaya neden olmaz.)
Ata'm ile dertleşiyor gibi içinizdeki duyguları ifade etmek istemişsiniz...
Buraya kadar güzel de, anlamadığım şu : " Uyan Atam uyan "
Hanımefendi sözüm size gibi olsa da bu nidayı kullanan herkese...
Neden ?
Neden rahmetlyi yerinde rahatça yatırmıyoruz ?
Bu işte hepimiz suçluyuz...( bende )
Atatürk'ün adını, dinsizlikle eş tutarak ardından söven şerefsizler ! zaten rahat uyutmuyorlar, onu anladım da... " Millet meclisini dahi ellerini kaldırıp dua ederek açan bir insana ve ayrıca bir çoğumuzun tamamını okumadığımız Yüce Kuran ı Kerim'i hatmeden bir insana bedavadan dinsiz etiketi yapıştır"... PES !
peki Atatürkçüyüz diye övünen bizler neden rahatça uyutmuyoruz ? Bıraktığı emanetlere sahip çıkabildik mi ? Damarlarında asil kan dolaşan bizler miyiz ? Hani, nereden belli ? Onun kurduğu herşey bir bir satılıp Türkiyeden silinirken, Samsun limanı özelleşirken ve en sonunda Bandırma vapuru da satılırken ! Neredeyiz ? Birlik beraberlikten örnekler verebildik mi ?
Önce kendimize bunları soralım... Ceketinin üzerine Atatürk rozeti takmakla, Anıtkabire gidip yönetenleri mozoleye şikayet etmekle içimize sinmeyen bu durumdan kurtulacağımızı asla düşünmeyelim !
vee... gerçekten önce kendimizi sorgulayalım !... BİZLER hem ATATÜRK'E hem de, gerek Çanakkale ve gerekse Kurtuluş savaşında bizler için Şehit olan Dedelerimize, nenelerimize layık olabildik mi ?
SAYGILARLA
Rom@ntik tarafından 8/20/2008 10:34:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
yazılan yorumları bende okuyorum.. ben Türkan Dicer ustanın şiirlerine her ne kadar ses oluyorsam unutmayın ki dostlar bu onun yüreğinin sesidir.... ve aynı yürekteki tüm dostlar gibi bende bu yüreği destekliyor ve sonuna kadar yanında olduğumu burdan ifade etmek istiyorum.. Hayatımda tanıdığım en mert insan.. SENİ HEPİMİZ SEVİYORUZ TÜRKAN DİNÇER... Bizi sen yaz ben haykırayım.....
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki; Gerçekten Mustafa Kemal ATATÜRK yaşamış olsaydı bunlar kaçacak yer ararlardı . Toprak satılmaz ..Satıldı..Milli politika bıraklımaz ..bırakıldı.. Hain,hırsız uğursuza ceza verilir...verilmedi . İşte Gör Atam, Sensiz ne hale getirildi .. Gençliği de susturdular . Duyarlı yüreğinize kutlarım ..
Bu yıl ALANYA'DA belediye başkanlığı seçimlerine İsrailli biri aday olmak ve kendi Belediye Meclisini kurmak için çalışmalara başlamış. Alanya ya Tükiye'nin Almanyası deniyor. Ve ne yazık ki bu güne kadar Türkiye topraklarının 2.000.000 Metre Karesi yabacılara satılmış. Madenlerimizin işletme hakkı tamamen Ve biz hala düzeleceğiz diye umut ile bekliyoruz.
VE İŞTE ACI AMA GERÇEKLERİMİZ
Ya hu… biz ne kadar da özel(LEŞTİRİL)mişiz
Türk Telekom, Arap'ın.
Telsim İngiliz'in.
Kuşadası Limanı İsrailli'nin.
İzmir Limanı Hong Konglu'nun.. .
Araç muayene işi Alman'ın.
Başak Sigorta Fransız'ın.
Adabank Kuveytli'nin.
İETT Garajı Dubaili'nin.
Avea Lübnanlı'nın.
Petkim? Ermeni'nin. (Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bi çıkardık..
Ermeni...)
Rakı , Amerikalı'nın.
Finansbank Yunanlı'nın...
Oyakbank Hollandalı'nın.
Denizbank Belçikalı'nın.
Türkiye Finans Kuveytli'nin.
TEB Fransız'ın.
Cbank İsrailli'nin.
MNG Bank Lübnanlı'nın.
alternatif Bank Yunanlı'nın.
Dışbank Hollandalı'nın.
Şekerbank Kazak'ın.
Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın.
Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un.
Beymen'in yarısı Amerikalı'nın.
Enerjisa'nın yar ısı Avusturyalı'nı n.
Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın.
Eczacıbaşı İlaç, Çek'in.
İzocam, Fransız'ın.
TGRT(Fox) Amerikalı'nın.
Demirdöküm Alman'ın.
Döktaş Fransız'ın.
Süper FM Kanadalı'nın.
Hepsi TÜRKtü.
Sadece 4.5 yıl önce.
Çok önemli....
ASIL DEGERİ 9 (DOKUZ) TRiLYON DOLAR DiKKAT 9 MiLYAR VEYA
9 MiLYON DEGiL 9 TRiLYON DOLAR...
ABD SADECE 40 KIRK MiLYON DOLARA KAPATACAK.
HEPİNİZİN BİLDİĞİ GİBİ ETİBANK öZELLESTİRİLECEK..
(VE ALICISI AMERIKA :-) VE BOR İŞLETMELERİ ETIBANK
BÜNYESİNDE. KONULAN FİYAT
40 MİLYON $.
LÜTFEN BİR DAHA OKUYUN VE LÜTFEN HERKESE İLETİN... YASADIĞIN DÜNYAYI SORGULAYAMIYORSAN, BARI ÜLKENİ SORGULA.....
Önemli! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ..
Borla çalışan araba üretil di, Türkiye kiskacta. Arabayi bor madeniyle
calistiracak patentli 600 proje oldugu ortaya cikti.Turkiye, dünya
rezervinin yüzde 70`ine sahip ve uluslararasi teroristler Türkiye uyanmadan
bu kaynagi ele gecirmeyi planliyor.
TMMOB
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
İSTANBUL ŞUBESİ
Bu olanlara dur diyemezsek VATAN TOPRAĞIMIZ dediğimiz hiç bir şeyimiz kalmayacak elimizde. Lütfen artık uyanalım ve soğuk savaştan vaz geçip hep birlikte olanların hesabını soralım. Yoksa yarın çok daha geç kalmış olacağız, yoksa çok mu geç kaldık, uyanmak için?
Teşekkür ederim sayın Kefren, Bu açıkmanız için. Saygılar
onurrumsun tarafından 8/20/2008 4:56:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
öncelikler bu şiir değil,bir yaşam,bir felsefe... nedir ki bu düşünce ,kimi kimden soyutluyoruz anlayamadım,bu ülke demokratik ve laik bir ülke,madem herkes dilediği gibi hareket edecek o zaman kimsenin kimseyi eleştirmeye hakkı yok,,,bizim toplumumuz emperyalist düşünceler içinde giderek yozlaşan bir toplum,tembelliğimiz ne ala,bırakın siyaseti çalışın ! alnınızın ,kanınızın son damlasına kadar çalışın,,bunlar boş işler..sen bana ben sana . memleket rüşvet,gaflet içinde.bir vurdumduymazlık bir adam sendecilik.bu mudur yani Atatürk ve atalarımızın savaşma nedeni (yazık hem de çok yazık).
İnsanımız almış sakız gibi bir dini ağızına ,Atatürk ile kıyaslamaya çalışıyor,yazık hemde çok yazık,,,
arkadaşlar bunlar soğuk savaş,geleneklerinizden taviz vermeyin,atalarınızın kim olduğunu unutmayın,bu oyunlara gelmeyin,belki içimizde kaybedecek bir şeyim yok ki diye düşünenler var ama ;
unutmayalım ki başka yaşayacak ve yaşlanacak TÜRKİYE yok,
Dini Atatürk'e,Atatürk'ü siyasete alet etmeye gerek yok....
Vatan yahudilerin eline düşüyor siz bunun çaresine bakın,
yoksa ne eleştirecek bir Atatürk ne de Din kalacak...........
Bizlere bu güzelim ülkeyi kan göz yaşı irfanla binlerce Şehit ,Gazi vererek bize kazandıran bir önderi inkar edene ne denir. Üzerinde yaşadığımız, dinimizi, diyanetimizi , kültürümüzü, sosyal yaşantımızı özgürce yaşadığımız kutsal torağımızı bize kazandıran Çanakkale de kefensiz yatan yiğitlerin sayesinde, Cumhuriyet Devrimleri ile çağdaş modern bir Devlet düzeni ve düzenli Ordusunu kuran Mustafa Kemal Atatürk Türkiyesine ihanet edip, Tarihimizi unutup İran a, Afganistan, Suudi Arabistan a Pakistan a , Hatta Malezya ya özenen referans alan hain zihniyete ne denir. Kendi Ülkesinin kurtuluşu için düşmanla günlerce aç susuz mücadele ederek kahramanca istiklalimizi bize kazandıran Aziz Şehidimize , kahraman Gazimize kelle yakıştırması yapan zihniyete ne denir Laik Cumhuriyeti beğenmeyip, Laik Cumhuriyet sayesin de tepe noktalara gelip, Laik Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanıp, çoluğuna çocuğuna nafa yediren, Laik Cumhuriyete de yapmadığını bırakmayan zihniyete ne denir Devletin önemli kademelerin de bulunup, Atatürk ün kurduğu mecliste, şeref namus yemini edip milletin vekili olan birileri kalkıp Atatürk Devrimleri travma yarattı diye biliyorsa bu zihniyete ne denir. Gabar da , Cüdi de, Şırnak ta, katoda, iki yakada, bestler derelerde, namazda kandilde, zahoda Kahramanca mücadele ederek parti ,parti Türk Bayrağına sarılı Şehit Cenazeleri gelirken, yüreğimiz kan ağlarken , terörün kol gezdiği azılı bir dönemde yılın düğünü için 600 bin Türk Polisini Kendi kızının düğününün de görevlendiren yılın gines Rekorlar kitabına takıları ile giren Ülkedeki şehit acısını hissetmeyen zihniyete ne denir. Askerlik yan gelip yatma yeri Değildir diyen Mustafa Kemal Ordusunu küçümseyen Daha sonra Atatürk Türkiyesin de Milli Güvenlik kuruluna başkanlık eden zihnitete ne denir Bize bu Kutsal Vatanı kazandıran Ulu Önder Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, Çankkale de kefensiz yatan bize istikbalimizi kazandıran yiğit Dedelerimizin kemiklerini sızlatacak şekilde, 10 Kasımda Atatürk ün Ülkesinde olup Türk Milletinin yasta olduğu bir dönemde,10 Kasımda Atayı Tanımadığını söyleyen Suudi Kral Abdullah a bu tutumundan ötürü Devlet övünç ve ferağat madalyasına laik görülüp Acilen Atatürk ün Meclisinde Bakanlar kurulu kararı ile yüksek nişanı bu şahsa veren zihniyete ne dersiniz Devlet düzenini bozarak, Kral Abdullah ın bulunduğu otele giderek, Türk Bayrağını kaldırıp Suudi bayrağı ve Suudi kralın Resmi önünde dostluk fotoğrafı çektiren üsst düzey yetkililerin zihniyetine ne dersiniz Şu kelimeleri yazarken dahi bir Türk Vatandaşı olarak hicap duyduğumu , gözlerimden yaşların süzüldüğünü hissediyorum ve Türk milletinin yüreğini sızlatan bu olayları anlatıyorum Vatan için Binlerce Şehit Gazi bu Kutsal topraklar uğruna Canlarını istiklalimizi dinimizi diyanetimizi asaletimizi korumak için verirken sahte raporla testisler çürük deyip Amerika da gününü gün eden çatır, çatır çocuk doğuran gemicikler alan zihniyete ne dersiniz Dini siyasallaştırıp Türbanı Bilim yuvalarına sokarak, hasat hesabı yapanlar, hasadı birinde sapı birinin elinde kalan Vatandaşı örtünen Müslüman , örtünmeyen Müslüman değil diye bu yüzden milleti kamlara bölen Türbanı Türk Bayrağının önüne çıkaran Ulusun birlik ve beraberliğini bozan Türklüğü geri plana itip Arap kültürünü öne çıkaran takiyeci zihniyete ne dersiniz Bu Ulus bunu hak etmiyor, Atatürk Türkiyesi Yüce Türk Milleti buna Laik mi, nerede Vatan Bayrak edebiyatı yapan lar, Nerede, Misak-ı Milli, Meclis-i Mebusan torunları, nerede özde Atatürkçüler ATATÜRK Türkiyesine Lütfen sahip çıkalım Karartmayalım bu yüce yiğit Millet evladının yarınlarını
LAİKLİK DİN DÜŞMANLIĞI DEĞİLDİR ÇAĞDAŞ MODERN ANLAYIŞTIR UĞRUNA ÖLÜNECEK ŞEY VAR İSE O DA TABİİ Kİ VATANDIR VATANI KORUYAN DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDIR DİNİMİZİ DİYATETİMİZİDE YAŞARIZ İSTİKBALİMİZİ ATAMIZI LAİK CUMHURİYETİMİZİ DEVRİM KANUNLARINI KORUMAYA KOLLAMAYA CANIMIZIN PAHASINADA OLSA VARIZ ÖLMEYE HAZIRIZ. HARAMZADE DEĞİLİZ TARİHİMİZİ İNKAR ETMEYİZ AB VE ABD İRANIN AFGANİSTANIN, PAKİSTANIN, SUUDİ ARABİSTAN MALEZYA ARAP HAYRANI OLMAYIZ REFERANS ALMAYIZ BİZ MECLİS-İ MEBUSANIZ, BİZ MİSAK-I MİLLİYİZ YANİ BİZ MUSTAFA KEMALİZ
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
SAYGILARIMLA
20.AĞUSTOS. 2008. _______ŞAİR 67_____ ALİ CEMAL AĞIRMAN
Değerli şaire dost gecikmelide olsa sayfanızdan enfes bir şiir okudum.T.C kurucusu yirminci yüzyılın dahisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKÜ rahmetle anıyoruz onun gösterdiği çizgide yürüyeceğimize and içtik sosyal demokratik ve hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Atanın gösterdiği çizgide daima ilerleyecektir.ama tesbitleriniz şiirsel bir dille kaleme aldığınız gerçekler sizin ne kadar milliyetçi vatansever ve Türkiye sevdalısı ATATÜRKÇÜ bir aydın aAnadolu kadını olduğpunuzu göstermektedir yıllarca bu ülkeye nice insanlar eğiterek hizmet vermi,ş bir insan olarak şahsınızı kutluyorum eseriniz seçkiyi hak etmiş değerini bulmuş seslendirmesi ve şiirsel akıcılığı ile deyim yerindeyese her babayğidin karı değil böylesi yürekli eseri vücuda getirmek kutluyorum. kaleminiz var olsun iyiki varsınız iyiki yazıyorsunuz sevgi ve muhabbetle selamlıyorum
Burada benim yazdıklarımı yanlış anlayıp kendi diledikleri gibi düşünüp ve düşündükleri gibi yazan Sayın karahsanaoğlu, sayın Kalender, sayın Alperenim, sayın Gülşenli bu hikayeden sonra ne demek istediğimizi umarım anlarlar ve umarım bu kadar neden bağırıyoruz biraz olsun görürler.
"ONUR" Ne kadar güzel ve ne kadar anlamlı bir kelime. bu duygu girdimi insan denen canlının yüreğine değeme ötesine. " onursuzca sürünmektense, onurumla ölmeyi isterim" demiş atalarımız.
Balıkçı deniz kenarına inmiş ve oltası ile balık tutuyor ve akşam eve giderken bir kova balık ile gidiyor ve ailesini doyuruyormuş. Bu hep böyle devam ediyormuş. Bir gün yanına bir yabancı yaklaşmış. Dili farklı olduğu için anlaşmaları çok güçmüş ama işaretlerle karnının aç olduğunu anlatabilmiş. Balıkçık tuttuğu balıkların bir kısmını oracıkta ızgara yapmış ve gelen konuğunu doyurmuş. Kalanını da evine götürmüş. Bir kaç hafta bu böyle devam ediyormuş. Balıkçı balık tutuyor, hazırlıyor yediriyor, konuğu ise yan gelip yatıyormuş.
Bir gün yabancı dilinizde sökmeye başlamış ve balıkçıya" bu güne kadar sen çalıştın ben yattım artık sana yardım etmenin zamanı geldi. Bana balık tutmasını öğretir misin" demiş. Balıkçı seve seve öğretmiş ve bu defa yabancı balıkları tutuyor, hazırlıyor yediriyor, balıkçı yatıyormuş " oh ne kadar rahatmış, başkası tutuyor ben yiyorum" diyormuş. aradan günler geçmiş yabancı oltayı balıkçıya hiç vermemiş. balıkçı halinden memnun. bu böyle bir kaç zaman devam etmiş. ve bir gün yine yabacı balık tutup hazırlamış ve oturmuş yemeye, bizim tembelliğe alışan balıkçımız da yanaşmış mangalın yanına ama yabancı " dur" demiş. " nereye gidiyorsun. sen yattın ben çalıştım. Karnını doyurman için bana bir şey vermelisin" demiş. Balıkçının karnı çok aç ve hemen olta takımını yabacıya vermiş ve karnını doyurmuş. Ertesi günü yine aynı durum devam ediyormuş bu defa yabancı" karnını doyurman için bir şey vermelisin" demiş ve bu defa kurak dediği ekip biçmediği toprağını vermiş karnını doyurmak üzere. Bizimki hala çalışmayı düşünmüyormuş. ve elinde avucunda ne varsa karnını doyurabilmek için veriyormuş CONİ'YE ( Pardon yabancının adı CONİ imiş). Sonunda üstündeki elbiselerine kadar her şeyini vermiş don atlet ile kalmış. Artık verecek bir şeyi olmadığı için de aç geziyormuş. CONİ onu doyurmuyormuş. Balık tutmak istemiş olta yok, tarla sürmek istemiş, tarla yok, suyu içmek istemiş, ama suyun olduğu pınar CONİ'NİN arazisinde imiş.
CONİ bizim balıkçıya " gördün mü" demiş. " ben senden balık nasıl tutulu, tarla nasıl sürülür, bahçe nasıl yapılır, su nasıl kesilir v.s hepsini öğrendim. Sen bana bilgi verirken tembelliğin yüzünden senin olan her şey benim oldu. Yani anlayacağın boğazını doyurmak için elindekileri satarken kendi topraklarında yabancı olacağını hiç düşünmedin" demiş.
Tabi balıkçı çok döğünmüş ama iş işten geçmiş bir kere. Geri dönüşü de yokmuş artık. TIPKI BUGÜN BİZİM ÜLKEMİZDE YABANCI OLMAMIZ GİBİ.
Saygılar
onurrumsun tarafından 8/19/2008 9:29:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu... kıssadan hisse türünde kısa hikayeniz bugünümüze ne kadar da ışık tutuyor değil mi ? Mecazi manâda yazmadım " ışık tutuyor " deyimini... bizzat doğru anlamda yazıldı... Evet... Ülkem karanlığa gidiyor ve hikaye de Ülkemin karanlık günlerini görmemiz için ışık gibi...
Rahatszı oluyor iseniz sayfama uğramayın Efendim. Görmeyin, duymayın, bilmeyin, O kadar basit, Hayat hep üç engelliyi oynayarak geçmiyor mu, ne dersiniz?
Kimse Size, benim sayfamda hakaret vari konuşup, size neden böyle düşünüyorsunuz demiyor. sizin görmediğiniz ya da görmek istemediğiniz, var olan ama yokmuş gibi yazdığınız ve ya yazmaya çalıştığınız olayların var olduğunu net ve açık bir dil ile anltıyor insanlar .Anlatmalarından da rahatsızlık duymayınız. Bizler kendi düşüncelerimiz yazıyoruz siz kendi düşüncelerinizi. Yazmama hakkına sahipsiniz.
Bu sayfa bana aittir. Ben ister pano yaparım , ister şiir asarım ister resim ve dostlarım da o sayfaya istedikleri gibi yazı yazıp resim asma hakkına sahiptirler.
Evet ne kadar doğru söylüyorsunuz siz ile ben asla ama asal aynı fikirde ve belli bir noktada buluşamayız ve olamayız. Herşeyi bilmek anlamak anlamına gelmiyormuş. Teşekkür ediyorum.
Okuduklarımızı anlayacak ve idrak edecek seviyedeyiz! İşin magazinsel boyutuyla ilgilenmiyorum. Sizden vaaz dinlemeye de ihtiyacım yok. Ülkeyi de, sorunları da en az sizin kadar biliyorum çok şükür.
Ben " ağlama duvarı "dedim, " Duymaz " dedim, " Biz yapmalıyız " dedim, ......
Sizim kimin kızı olduğunuz, düşünceleriniz sizin meseleniz..Ben sizinle aynı soydan değilim. Sizin özgürce yazma hakkınız var da, dilediklerinize saldırma, eleştirme hakkınız var da neden benim yok? Siz A kalite, birinci sınıf ve seçkin misiniz? Üniversiteleri de, rektör seçimlerini de en az sizin kadar biliyorum. Tarihi de..
Eğer birşey yazıyorsanız karşıt görüşleri de dinlemek durumundasınız. Şiirin altını panoya çevirdiniz ve ders vermeye devam ediyorsunuz. Buyrun devam edin.
Bu... kıssadan hisse türünde kısa hikayeniz bugünümüze ne kadar da ışık tutuyor değil mi ? Mecazi manâda yazmadım " ışık tutuyor " deyimini... bizzat doğru anlamda yazıldı... Evet... Ülkem karanlığa gidiyor ve hikaye de Ülkemin karanlık günlerini görmemiz için ışık gibi...
Rahatszı oluyor iseniz sayfama uğramayın Efendim. Görmeyin, duymayın, bilmeyin, O kadar basit, Hayat hep üç engelliyi oynayarak geçmiyor mu, ne dersiniz?
Kimse Size, benim sayfamda hakaret vari konuşup, size neden böyle düşünüyorsunuz demiyor. sizin görmediğiniz ya da görmek istemediğiniz, var olan ama yokmuş gibi yazdığınız ve ya yazmaya çalıştığınız olayların var olduğunu net ve açık bir dil ile anltıyor insanlar .Anlatmalarından da rahatsızlık duymayınız. Bizler kendi düşüncelerimiz yazıyoruz siz kendi düşüncelerinizi. Yazmama hakkına sahipsiniz.
Bu sayfa bana aittir. Ben ister pano yaparım , ister şiir asarım ister resim ve dostlarım da o sayfaya istedikleri gibi yazı yazıp resim asma hakkına sahiptirler.
Evet ne kadar doğru söylüyorsunuz siz ile ben asla ama asal aynı fikirde ve belli bir noktada buluşamayız ve olamayız. Herşeyi bilmek anlamak anlamına gelmiyormuş. Teşekkür ediyorum.
Okuduklarımızı anlayacak ve idrak edecek seviyedeyiz! İşin magazinsel boyutuyla ilgilenmiyorum. Sizden vaaz dinlemeye de ihtiyacım yok. Ülkeyi de, sorunları da en az sizin kadar biliyorum çok şükür.
Ben " ağlama duvarı "dedim, " Duymaz " dedim, " Biz yapmalıyız " dedim, ......
Sizim kimin kızı olduğunuz, düşünceleriniz sizin meseleniz..Ben sizinle aynı soydan değilim. Sizin özgürce yazma hakkınız var da, dilediklerinize saldırma, eleştirme hakkınız var da neden benim yok? Siz A kalite, birinci sınıf ve seçkin misiniz? Üniversiteleri de, rektör seçimlerini de en az sizin kadar biliyorum. Tarihi de..
Eğer birşey yazıyorsanız karşıt görüşleri de dinlemek durumundasınız. Şiirin altını panoya çevirdiniz ve ders vermeye devam ediyorsunuz. Buyrun devam edin.
Devrimlerinle dururum ayakta, İlkelerinle koşarım yaşama, Almak isteseler de elimden haklarımı, Buna izin vermem, Ben ATATÜRK kızıyım
Korkusuz yüreğinde umudu, Çakmak çakmak gözlerinde ışığı, Yok etmek isteseler de, Kurduğun Cumhuriyet’i Çelikten kapıyız önünde, Buna izin vermem Kimse yıkamaz Bıraktığın medeniyeti.
“Takamaz” dedin kadın peçeyi “Gizlenemez” kara çarşaf içine “Türk kadını medeni olacak Geri kalamaz hiçbir şekilde” Şimdi takmaya çalışsalar da peçeyi Giydirmeye çalışsalar da çarşafı İzin verir miyim buna, Beni ben olmaktan çıkartan giysiyi
Ortaçağa döndürmek isterler beni Almak isterler elimden verdiğin hakları, Dört duvara sokmak isterler beynimi Bedenim gibi, Kadınmışım ben, Düşünmez, konuşmaz, yazamazmışım Alırmışım yalnız verilen emirleri Bize göre değil imiş laiklik Yıkılmalı yok edilmeli imiş Cumhuriyet, Yok edilmeli imiş devrimlerin İzin verir miyim buna, Medeniyete ulaşmaktır ilkelerin
Sen rahat uyu ATAM! Sakın ağlamasın mavi gözlerin Kimse yok edemez beynimi Kimse uzatamaz sana dilini Kimse yıkamaz cumhuriyeti Uğraşsalar da Yok edemezler laikliği Uykuda değil artık Uyanıyor, uyanıyor Mustafa Kemal’in askerleri.
Kurtulus Savasi'nin ilk yillarinda kurulan (23 Nisan 1920) Türkiye Büyük Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanli yönetiminin yaninda, halkin içinden seçilen temsilcileriyle "halk iradesi"nin gerçek temsilcisi olmus, iyice eskimis ve yipranmis kisisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenligini tanimamasinin yani sira, Sevr Antlasmasi'ni imzalamis, düsmanla isbirligi yapip, çikarttigi ayaklanmalarla Ulusal Kurtulus Savasi'ni engellemeye çalismisti. 23 Nisan 1920'den baslayarak ulusal egemenlige dayali devletin kurulmasiyla kisisel saltanata kalkmis gözüyle bakan Mustafa Kemal, Itilaf Devletleri'nin Lozan Baris Konferansi'na Ankara Hükümetinin yani sira Osmanli Hükümeti temsilcileri de çagirmalari üstüne, 1 Kasim 1922'de TBMM'de yaptigi konusmada ulus'un akla aykiri oldugunu belirterek,saltanatin kaldirilmasini istedi. Milletvekillerinin atesli konusmalarla Atatürk'ü desteklemelerinden sonra, saltanatin Istanbul'un isgal tarihinden (16 Mart 1920) baslayarak kalkmis oldugu oybirligiyle kabul edildi. Saltanatin kaldirilmasiyla Padisahlik sifati kalkan Mehmet VI Vahdettin de, 17 Kasim günü Ingiliz Komutanligina basvurarak, bir Ingiliz zirhlisiyla Istanbul'dan ayrildi.
Cumhuriyetin ilani (29 Ekim 1923)
Saltanatin kaldirilmasinin ve Lozan Baris Antlasmasi'nin ardindan TBMM'de en çok tartisilan konulardan biri, yeni devletin niteligi sorunuydu. Kendisi bir hükümet olan TBMM'nin ayri bir hükümeti ve bu hükümeti yönetecek bir basbakanin bulunmamasi, meclis içinden bakanlarin seçiminde adaylarin gerekli oyu saglamakta güçlük çekmeleri, sürekli sorunlara yol açmaktaydi. 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey baskanligindaki hükümetin istifasi ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hükümet listesi üstünde anlasmaya varamamasi üzerine, Atatürk 28 Ekim gecesi arkadaslarini toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düsüncesini açikladi ve Ismet Inönü'yle o gece, devletin niteliginin cumhuriyet oldugunu saptayan bir yasa tasarisi hazirladi. Ertesi gün TBMM, yapilan isin "çoktan dogmus olan çocugun adini koymak" oldugunun milletvekillerine açiklanmasindan sonra, saat 20.30'da Anayasa degisikligini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti ve oybirligiyle alinan bu karardan sonra cumhurbaskani seçimine geçerek, gene oybirligiyle Gazi Mustafa Kemal Pasa'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaskani olarak seçti.
Halifeligin kaldirilmasi (3 Mart 1924)
Saltanatin kaldirilmasindan ve Mehmet VI Vahdettin'in Istanbul'dan ayrilmasindan sonra, TBMM'nin 18 Kasim 1922'de halife seçmis oldugu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlilarinin tek umudu haline gelmis, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye bazi Islam ülkelerinin kendisine baglilik bildirmeleri üzerine, Islam dünyasinin önderi tavri takinmaya baslamisti. Bu durumun yeni kurulmus cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabilecegini kavrayan Atatürk, Izmir'deki ordu tatbikatlari sirasinda ordu komutanlarina hilafetin kaldirilmasi konusunda düsüncesini açiklayip, yasanin meclis gündemine getirilmesini kararlastirdi. 1 Mart 1924'teki bütçe görüsmelerinde halifeye ve Osmanli hanedanina verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldirilip, ilerde saltanat ve halifelik iddiasinda bulunmamalari için Osmanli hanedani üyelerinin de yurt disina çikarilmalari kabul edildi.
Medeni Kanun'un kabulü (17 Subat 1926)
Osmanli Imparatorlugu döneminde hukuk isleri din kurallarina göre yönetilmekte oldugundan, çagdas toplumlar düzeyine erismek isteyen Türk toplumunun temel gereksinmelerinin, söz konusu hukuk yapisiyla karsilanamayacagi anlasilmisti. Tanzimat Dönemi'nde hazirlanan Mecelle, bazi yenilikler getirmekle birlikte, kisilerin hak ve borçlari, aile kurumu, isleyisi ve sona ermesi, mülkiyet iliskileri, miras sorunlari, kiralama, satin alma, ödünç verme, vb. iliskiler açisindan, gerçek bir Medeni Kanun sayilamazdi. Bu nedenle Isviçre Medeni Kanunu örmek alinarak hazirlanan Medeni Kanun, 17 Subat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yürürlüge kondu. Bunu, öbür temel yasalar ile, ceza hukuku alanindaki bosluklari gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yürürlüge konmasi izledi.
Tarikatlarin kaldirilmasi, tekke ve zaviyelerin kapatilmasi (30 Kasim 1925)
Baslangiçta yalnizca din konulariyla ilgilenen, farkli düsünce sistemleri gelistirerek taraftarlarini çogaltmaya çalisan tarikatlar, zaman içinde siyasal olaylarda etkili rol oynamaya, çikarlari tehlikeye düstükçe halki ayaklandirmaya koyulmuslardi. Bu etkinliklerini cumhuriyetin ilanindan sonra da sürdürmeye kalkismalari ve Menemen Olayi, Seyh Sait Ayaklanmasi gibi seriattan yana ayaklanmalara yol açmalari üstüne "Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler memleketi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti her alanda dogru yolu gösterecek, uyaracak güçtedir. Biz uygarligin bilim ve fenninden güç aliyoruz ve ona göre yürüyoruz. Baska bir sey tanimayiz" diyen Atatürk'ün sözleri isiginda harekete geçilerek, 30 Kasim 1925'te çikarilan yasayla tekkeler ve zaviyeler kapatildi.
Laikligin kabulü (1928-1937)
Saltanatin kaldirilmasi, hilafetin kaldirilmasi, Seriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldirilarak yalnizca din isleriyle ugrasacak Diyanet Isleri Baskanligi'nin kurulmasi, tarikat ve zaviyelerin kapatilmasi asamalarindan geçen laikligin tam anlamiyla yasal tabana oturtulmasi için, 1924 Anayasasi'nda yeralan "Türkiye devletinin dini Islam'dir" deyimini tartismaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nin ikinci maddesini degistirip, 16. ve 38. maddeler geregince milletvekilleri ile cumhurbaskaninin antiçerken söylemek zorunda olduklari "vallahi" sözcügünü maddelerden çikardi. Ayrica, 26. maddedeki "ahkami seriyenin tenfizi" (seriat hükümlerinin yürütülmesi) sözcükleri de Anayasa'dan çikarildi. Inananlarin ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarini dogal bir hak olarak gören Mustafa Kemal'in, aydin din adamlariyla yaptigi görüsmelerden sonra, 3 Subat 1928'de hutbelerin Türkçe okunmasinin kabul edilmesini, dualar ve ezanin Türkçeye çevrilmesi çalismalari izledi. 5 Subat 1937'de Anayasa'nin ikinci maddesinde laiklik ilkesine yer verilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet oldugunun yazilmasiyla, laiklik devrimi tamamlanmis oldu.
Kadin haklarinin taninmasi (1930-1933 ve 1934)
Osmanli toplumunda hemen hiçbir toplumsal ve siyasal hakki bulunmayan kadinlara Medeni Kanun'la bazi haklar taninmis olmakla birlikte, siyasal haklar açisindan bir degisiklik yapilmamisti. Atatürk'ün girisimiyle kadinlarin iktisadi ve siyasal yasama katilmalari yönünde bir dizi degisiklik yapilarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çikarilan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralik 1934'te Anayasa'da yapilan bir degisiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarinin taninmasiyla, Türk kadini o yillarda Avrupa devletlerinin çogundaki kadinlardan daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalistigi her alanda yerini aldi.
Sapka ve kiyafet devrimi (25 Kasim 1925)
Ülke halkini her alanda çagdas ve uygar düzeye çikarabilmek için degisiklikler tasarlarken, dis görünüsüyle de bunu vurgulamasi gerektigine inanan Mustafa Kemal'in, 25 Agustos 1925'te Kastamonu'ya yaptigi bir gezide basina sapka giyip, "Buna sapka derler" diye halki sapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasim 1925'te Sapka Giyilmesi Hakkindaki Kanun çikarilip, dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklandi.
Takvim, saat ve ölçülerde degisiklik (1925 ve 1931)
Cumhuriyet döneminden önce Bati uluslarindan ayri takvim, saat, sayi ve ölçülerin kullanilmasi, hafta tatillerinin cuma günü olmasi, takvimin baslangici olarak Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç ettigi tarih olan 622 yilinin alinmasi (hicri takvim), sayi olarak eski sayilari, ölçü olarak da okka, dirhem, arsin, endaze, vb. ölçülerin kullanilmasi, Türk toplumu ile Bati toplumlari arasindaki iliskilerde büyük karisiklik ve güçlüklere yol açmaktaydi. 26 Aralik 1925'te miladi takvimin kabul edilip, alaturka saat yerine Bati'da kullanilan alafranga saatin kabul edilmesiyle, 23 Mart 1931'de çikarilan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre gibi ölçülerin benimsenmesiyle, bir yandan Bati ülkeleriyle iliskiler kolaylastirilirken, bir yandan da yurdun her yerinde tutarli bir ölçü ve agirlik düzeni kurulmus oldu.
Soyadi yasasinin kabulü (21 Haziran 1934)
Soyadi bulunmamasinin günlük yasamda yarattigi güçlük ve karisikliklarin önünene geçmek amaciyla 21 Haziran 1934'te çikarilan yasayla, her Türk kendine uygun bir soyadi almakla yükümlü kilindi. 24 Kasim 1934'te çikarilan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e Atatürk soyadini verdi. Ayni yil çikarilan bir baska yasayla ayricaliklari belirten eski unvanlarin yasaklanmasiyla, yasalar önünde esitlik ilkesinin gerçeklestirilmesinde önemli bir adim atilmis oldu.
Egitim ve ögretim devrimi (3 Mart 1924)
Osmanli toplumundaki medreseler ile iptidai, rüstiye, idadi türünde okullarin toplumun gereksinme duydugu elemanlari yetistirme açisindan özellikle sayi bakimindan yetersiz kaldigini gözleyen, egitimin önemini yaptigi konusmalarda sik sik vurgulayan Atatürk'ün yol göstericiligi altinda TBMM, egitim ve ögretim islerini Milli Egitim Bakanligi'na verip, 3 Mart 1924'te çikardigi Ögretimin Birlestirilmesi yasasiyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldirdi. Anadolu'nun çesitli kentlerinde meslek okullari, teknik okullar, ögretmen okullari, ortaokul ve liseler açilirken, çikarilan Üniversiteler Kanunu'yla Darülfünun kaldirilip, yerine Istanbul Üniversitesi kuruldu
Harf devrimi (1 Kasim 1928)
Ögrenilmesi son derece güç olan Arap abecesinin okuryazar sayisinin artmasini engelledigini, ayrica Türkçe sesleri dile getirmede güçsüz kaldigini anlayan Atatürk'ün, 1926'dan baslayarak yaptirdigi arastirmalar sonucunda, Türkçe'nin yapisina en uygun abece olduguna karar verilen Latin abecesi alinip, yeniden düzenlenerek, 1 Kasim 1928'de çikarilan Türk Harfleri Hakkinda Kanun'la yürürlüge kondu ve Atatürk'ün kendisinin de katildigi yayginlastirma çalismalari sonucunda, kisa süre içinde benimsendi.
Dil devrimi (12 Temmuz 1932)
Osmanlilar döneminde aydinlarin büyük ölçüde Farsça ve Arapça sözcük ve dilbilgisi kurali içeren Osmanlica'yi kullanmalarindan ötürü, aydinlar ile halkin dil bakimindan birbirlerinden kopmus olmalari, cumhuriyet öncesindeki dönemde de bazi aydinlari rahatsiz etmis, Selanik'te çikarilan (1911) Genç Kalemler dergisinde "Yeni Dil" hareketi baslatilmis, ama dilde yabanci sözlüklerden yeterli bir arinma saglanamamisti. Türkçe'nin özlestirilerek yeni Türk abecesiyle dünyanin en zengin dillerinden biri haline getirilmesini amaç alan Atatürk, 12 Temmuz 1932'de, sonradan Türk Dil Kurumu adini alan Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurarak, Türkçe'nin gerçek bir bilim, edebiyat ve sanat diline dönüsmesi çalismalarini hizlandirdi.
Eğitim ve Kültür alanında yapılan inkılaplar:
1- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924). Bu kanunla Türkiye dahilindeki bütün bilim ve öğretim
kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.
2- Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun (1 Kasım 1928)
3- Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin Kuruluşu (12 Nisan 1931). Cemiyet daha sonra Türk Tarih Kurumu
adını almıştır (3 Ekim 1935). Kültür alanında yeni bir tarih görüşnü ifade eden kurumun kuruluşuyla ümmet tarihi anlayışından millet tarihi anlayışına geçilmiştir.
4- Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşu (12 Temmuz 1932). Cemiyet daha sonra Türk Dil Kurumu
adını almıştır (24 Ağustos 1936). Kurumun amacı, Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak,
onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.
5- İstanbul Darülfünunu’nun kapatılmasına Milli Eğitim Bakanlığı’nca yeni bir üniversite kurulmasına dair
kanun (31 Mayıs 1933). İstanbul Üniversitesi 18 Kasım 1933 günü öğretime açılmıştır.
ATA'M İÇİN DEĞİL SİTEDEN BU VATANDAN BİLE ATILMAYA RAZIYIM HİÇ KİMSE O YÜCE İNSANI KENDİ EMELLERİ İÇİN ALET EDEMEZ ATATÜRK DEĞİL BU YURDUN DÜNYANIN SAYGIN VE SEÇKİN LİDERLERİNDENDİR YAPTIKLARI ORTADADIR O EŞİ EMSALİ BULUNMAZ BİR İNSANDI AMA MAALESEF BAZI KENDİNİ BİLMEZ DİN SÖMÜRÜCÜLERİ ATA'MIZA KARŞI BİR KARALAMA KAMPANYASINA BAŞLAMIŞLARDIR AMA GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ ŞİMDİ DE BAŞARILI OLMAYACAKLARDIR ATA'MIZI ELEŞTİREN VE BEĞENMEYEN BU İNSANLAR ACABA VATAN İÇİN NE YAPMIŞLARIR BUGÜNE DEK ? BEN SÖYLEYEYİM NE YAPTIKLARINI VATANI BÖLMEK, İNSANLARIN AKLINI VE DİN DUYGULARINI SÖMÜRMEK, İKİLİK YARATMAK , ORTALIĞI KARIŞTIRMAK, ÜLKEYİ BİR KAOS ORTAMINA SÜRÜKLEMEK AMA GERÇEK ATATÜRKÇÜLER BU YAPMACIK OYUNLARA GELMEYECEKLERDİR ATA'MIZA LAF ATAN, SAYGISIZLIKLIK YAPANLAR ÖNCE KENDİ HAYATLARINA GÖZ ATSINLAR MİLLETİN KAFASINI KARIŞTIRIP SENARYOLAR ÜRETMESİNLER BU ŞANLI MİLLET YILLARDIR BİRLİK VE BERABERLİK RUHUYLA KENETLENMİŞKEN BİR KAÇ KENDİNİ BİLMEZ DİNDAR DİYE GEÇİNEN İNSANLARIN OYUNUNUNA GELMEYECEKTİR GEÇEN YIL EŞİMLE BAŞI KAPALI OLDUĞU HALDE BEN VE ÇOCUKLARIMLA GÖĞSÜMÜZÜ GERE GERE ANITKABİR'E ZİYARETE GİTTİK VE HİÇ KİMSE DE EŞİME BURASI ANITKABİR HANFENDİ BAŞINIZI AÇIN DEMEDİ DEMEK Kİ LAİKLİK DE VAR BU ÜLKEDE VE BUNU YANİ BU KAVRAMI SUİSTİMAL EDENLER MESELE ÇIKARTMAYA ÇALIŞIYORLAR AMA BOŞUNA TABİ Kİ DEVLET DAİRSİNDE BAŞLAR AÇILACAK BURASI CUMHURİYETLE İDARE EDİLEN BİR ÜLKE VE DİNİMİZE, BAYRAĞIMIZA VE VATANIMIZA KİMSEYE DE SÖZ ETTİRMEYİZ YERİ GELİNCE YOKSA SADECE DİN, İMAN BELİRLİ KİŞİLERİN TEKLELİNDE OLAN BİR META DEĞİLDİR YAŞASIN TÜRK MİLLETİ VE YAŞASIN YÜCE ATATÜRK VE İLKELERİ YAŞASIN VE YAŞATALIM YAŞATACAĞIZ ALLAH'IN İZNİYLE...SEVGİ VE SAYGIMLA...SELAMLAR...
oktayzerrin tarafından 8/19/2008 5:30:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının anlaşılabilmesi için insanın Çanakkale ruhunu ve Kurtuluş savaşı Azim ve heyecanını iliklerinde hissetmesi lazım.
Günümüz modern çağın getirdiği gaflet dalalet ve hıyanet ehli kişilikleri birgün vatansız kalarak vatansızlığın ne olduğunu ve hürriyet ve istiklalin ne olduğunu acı bir şekilde anlayacaklardır.
Modern çağın yobaz fareleri kendi körlüklerinde maalesef kendi devlet gemilerini kemirip batırma telaşındalar.Ama ahmak fareler bilmiyorlar ki, TÜRK DEVLET KURAR VE YÖNETİR. TÜRK DEVLETSİZ OLMAZ.
Şiiri şiir gibi okumak lazım..Ben Atatürkçüyüm diye atıldım bir edebiyat sitesinden ve benim gibi üç beş arkadaş.. Memleket tabii ki molların olmayacak.. Şair arkadaş düşüncelerini dile getirmiş.. Şiirin hakkını veripte okuduğunuzda; yerine "cuk" diye oturmuş olduğunu görecekseniz.. Yaklaşık elli yıldır sağ hükümetlerin yönettiği bir ülkede yaşıyoruz.. Ve halimizi görüyorsunuz..Giderek araplaşan bir ülkemiz ve ne yazık ki "ilim" den uzaklaştırılan genç kuşaklarımız yetişiyor.(özellikle bayanlar)... Bazı hisler duygular vardır söylenemez.. Dile gelirde söylenemez.. Yazılır.. Arkadaşta onu yapmış.. Gayette güzel olmuş.. Kutlarım...Hiç pahasına yok olan bir imparatorluğu, küllerinden yarattı.. Bu gün alnı secdeye gelenler onun ve yol arkadaşlarının sayesinde ibadetlerini yapabiliyorlar... Geçmişten ders alarak kurulan bu ülke nin başında Şehitlerimize kelle diyen bir başbakan oturuyor.. Tabii ki benim değil!Yüzde kırkyedinin başbakanı..Özürdilerim yardımları çıkarsak yüzde on yedinin.. özürdilerim.. Fazilet partilileri çıkarsak yüzde on beşlerin..Özürdilerim anap mhpyi çıkarsak yüzde onların..Özürdilerim Amerika yı çıkarsak yüzde "bir" lerin başbakanına selam durun!!!Özürdilerim kalanlarda zaten tarikat ve cemaat sürülerinden oluşan bir topluluk.... Hal bu iken Kuran kursunda çocuklarına tecavüz edilen bir ülke halini aldık.. Şehitlerimize ilk kez büyük bir cesaretle "kelle " sıfatı yakıştırıldı.. "Şeyini şey ettiğim şeyi " dedi meclis başkanı.. Ananı al git dedi Başbakan..Cumhuriyetinde sonunun geldiğini ima etti Cumhurbaşkanı..Anlayacağnız rezillik diz boyu..Bu ülkede Atatürk ler yaşıyor... içlerinden birisi benim.. Bu ülke "Ne mutlu Arab ım diyene" diyenin değil.. "Ne mutlu Türküm diyene" diyenindir...Akın Sarı...
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım. Mustafa Kemal ATATÜRK
Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa. Mustafa Kemal ATATÜRK
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal ATATÜRK
Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Mustafa Kemal ATATÜRK
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar. Mustafa Kemal ATATÜRK
Tabii ki şair Atatürk ün düşünce ve devrimlerinin yaşatılmasını istiyor ve elbetteki her geçen gün daha da geriye giden bu ülkenin halkının uyanmasını istiyor.Ölen bir kahramanın dirilmesini değil.Zor mu bunu anlamak.Atatürk için yazılmış bu şiiri nasıl baş örtüsü vs konulara çekebiliyoruz anlayamıyorum.Çok mu zor vatanını ülkesini kimliğini seven bir insanın Araplaşmadan müslüman kalmak isteyen bir insanın çığlığını duyabilmek.Çok mu zor Atatürk ü özlemeyi kabullenmek.Keşke Atatürk ün adını ağzımıza bile almasak artık.Keşke bu ülke Ata dan daha iyi ülkesini seven ,bağımsız ,laik önderler yetiştirse de "bir zamanlarda Atatürk vardı" diyebilsek.O’na bu kadar muhtaç kalmasak.Kafamızı kapatmıyor olabiliriz.Şeriat yerine laik cumhuriyeti koruyanlar olabiliriz.Ama bizde müslümanız.Ayrım yapılmasın artık.Ata’ya yazılan şiirlere de bu kadar yüklenilmesin.Susmadık ,susmayız.
Eğer bu millet ,bu memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin enkazı altında şunun bunun şahsi şerefide parça parça olur. Biz o genel şerefi kurtarabilmek için harekete geçen millete ruhumuzla katıldık.Katılmamıza mani olabilecek şahsi rutbeleri ,mevkileride genel şerefi kurtarmaya yönelik bir gaye uğrunda feda ettik Bunu anlamayıpta milleti hala kendi kafalarının keyfine göre idare etmeye kalkışan kuvvetler artık birer beladır.BELA ÇEKMEYEDE ARTIK BU MİLLETİN TAHAMMÜLÜ KALMAMIŞTIR.
ATATÜRK'ü herkesin iyi anlaması dileğiyle. O müslümana çevrilmek için bir silah değil. Özgür bir savaşçıdır. Cehalete, bilgisizliğe ve acze karşı. O bir şahsiyettir. Sadece örnek alınmak için. Yoksa kabrinde uyurken aciz şikayetleri kabul eden dert babası değil. Sağ olsa bu aciz şikayetler yapıldıkça ona vururdu hepsinin başını. Kadına dur diyen kim. Anlamadım doğrusu. Kadın inanma hakkım var örterim başımı diyor. Hayır okuyamazsın diyorlar. Yobazlık nasıl bir şeyse anlamış değilim. Bazı yobazlar, örtülü kızları Atatürk'e şikayet ediyorlar. Ben istemeden zorla hakkımın savunulmasını istemem. Bazı kızlar da istemezler. Onlara aç başını, göster bize etini derseniz, işte durum ortada. Alırsınız cevabı. Milletimi mahfeden ulusal düddürü çalanlara karnım tok artık. Ben bu milletin çocuğuyum. Atatürk benim dostum. Bundan rahatsız olanlar. Bizleri özgürleştirmek isteyenler. Dokunmasınlar yeter. O zaman ben özgürüm
Selam olsun Ulusunu, Ayyılldızlı şanlı Bayrağını, Atasını,Laik Cumhuriyetini sevenlere. Selam olsun Özde Mustafa Kemali sevenlere Selam olsun Çanakkalede kefensiz yatan yiğitlerin kemiklerine sahip çıkanlara. Selam olsun Laik Demokrasiyi ,çağdaş huğu savunanlara Selam olsun aydınlanmadan, çağdaşlaşmaktan, ilimden , bilimden, fenden yana olanlara. Selam olsun Misak-ı Milliyi, Meclis- Mebusanı unutmayanlara. Selam olsun kadınına, anasına, bacısına, yarenine, kızına değer veren , eşitlikten, medeniyetten yana olan çağdaş fikirlere selam olsun. Selam olsun, takiyeden, bağnazlıktan, gericilikten, yobazlıktan kaçınan , aydınlığa koşan yüreklere selam olsun Tarihini Bilmeyenin coğrafyasını başkaları çizer. Selam olsun Göbek bağı ile AB ve ABD, ye bağlı olmayan, İrana, afganistana, Suudi arabistana, hatta malezyaya özenmeyen referans kabul etmeyen ,, yalakalık yapmayan, tam bağımsız Atatürk Türkiyesi sevdalılarına selam olsun Selam olsun* * * onurrumsun* * * * rumuzlu Mustafa Kemal Türkiyesinin mücadelesini veren çağdaş aydın bilge ,arif asil yüreğe selam olsun SAYGILARIMLA ______ŞAİR 67_____ ALİ CEMAL AĞIRMAN
Şiirinizin noktasına virgülüne kadar altına imza atarım müsadenizle. Sizi ayakta alkışlarım arkadaşım. kaleminz susmasın. Mürekkebi tükenmesin. Hislerimizin tercümanı olan dizelerinizi ve siz değerli şairini kutlarım.
Haşim Bey, acı olan ne biliyor musunuz , Ben size başka sorular sordum siz bana yine kılık kıyafet ile ilgili açıklamalar yapıyor, yarın ahirette verilecek hesaplardan bahsediyorsunuz. Herkes kendi hesabını öbür dünyada verir, yeter ki bu dünya da Yetim ve kul hakkı yemesin. .
Oysa ben size sorduğum sorulara cevap almak isterdim. Hani Neden benim ülkemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, Şeriatçı bir Cumhurbaşkanının taleplerini dikkate alarak İstanbul gibi bir mağa kentin felç olmasına müsaade ettiler ve neden Bilmem ne Kralını ( ismini bile kullanmak istemiyorum şu 250 valiz, bilmem kaç uçak ve kaç personel ile gelen var ya ) büyük bir haz ile hava alanında kırmızı halılara sererek karşıladı ve neden bu gün topraklarım ve tarihim o kırallara ve bush’ lara peşkeş çekilirken sessizce yerimizde oturuyor, ( geçmiş zamanlarda olduğu gibi her cuma namazı sonrası camilerimiz önünde DİN ELDEN GİDİYOR diye sesler yükselmez oldu) olup bitenleri büyük bir huşu içinde izliyoruz?
Örnekler o kadar çok ki, bunları vermemin nedeni çok yakın bir geçmiş olduğu için belki çok daha net hatırlanabilir düşüncesidir. Çünkü biz millet olarak olanları anında unutan bir milletiz. Bir hafta öncesini hatırlamayacak kadar değişiyor gündemimiz.
Ne yazık ki dediğimizin doğru olduğunu sizde biliyorsunuz. Üniversitelerimiz artık bilim adamı üretmiyor, Çünkü başbakanımız bile söylemişti ya ( ULEMAYA SORULMALI) artık Ulema yetiştirmeye başladı.. Herkes AYDA SU VARMI, HAYAT VAR MI? diye araştırma yapar iken bizim üniversitelerimizde hocalar ve ne yazık ki Başkanlar " Şu kıyafet şöyle giyilse işe Turban olmazmış, Şöyle takılsa bu olmaz imiş" gibi düşünce üretiyor. Aklını bilim üstüne yoramayacak kadar parçalanan veya parçalanmaya çalışılan değerleri koruma çabası içinde kalmışlar. Hani diyorsunuz ya " Üniversitelerde türban serbest olsun" diye Olsun bizim Türban ile sorunumuz yok ki sorunu yaratan siz ve sizin gibi düşünenler.
Farkında mısınız okul önlerinde pusuya yatmış öğrenci olmayan kişiler eylemde. Ne imiş ( BAŞÖRTÜSÜ NAMUSU İMİŞ). Dikkatinizi çekmek istiyorum ( BAŞÖRTÜM) deniliyor. Oysa söylenmesi gereken ( TÜRBANIM NAMUSUMDUR) olmalı idi. Türban demiyor. ( BAŞI AÇIKLAR NAMUSUZ MU) Bu soruya da cevap almak isterdim. Keşke başörtüsü takarak o okullarda var olma çabası gösterselerdi de bu gün ki siyasilerin oyuncağı haline gelmeselerdi.
Bir kadın ve bir anne olarak gerçekten çok fazla üzülüyorum hemcinslerimin üstünde oynanan oyunlara ve onların da bu oyunlara sessiz kalışlarına. Keşke YETER diyebilseler ve keşke hep birlikte el ele sizlerin bu kadar büyük bir istek ile savunduğunuz düşüncelerin bizleri ne hala getirdiğini haykırabilseler. Benim umudum var ve hiç de tüketmedim, bir gün kendilerinin, bizlerin üstünde oynan oyunların en olduğunu görüp karşı durabileceklerine dair
Başbakan kendisi açıklama yapmadı mı( SİYASİ SİMGE OLSA NE OLUR, SİYASİ SİMGE OLMASI YASAK OLMASI ANLAMINA MI GELİR) diye. Sizin esas bağırmanız gereken bu söz olmalı idi. Ama ne hikmet ise sizler bizim gibi düşünüp yazanlara bağırıyor, sanki başbakanın söylemlerinin sorumlusu olarak bizi görüyorsunuz. Size bir şey daha sormak isterim ( siyasi simge denilen “ biz demiyor sayın Başbakan söylüyor siyası simge diye) Türban ile üniversitelere girişe izin verildiğini varsayalım o zaman başka biri çıkıp mesela PKK sempatizanı “Buda benim siyasi simgem deyip kendi renklerinde yapılmış olan kıyafeti ile girme hakkını kazanmıyor mu? Üstünde cüppe, ayağında şalvar, başında bilmem ne kasketi ile başka biri ( Bu da benim düşüncem ) deyip giremez mi?
( Ki PKK bu gün Ülkemde can alıp katliam yapmakta ve ülkemi bölmek için her türlü savaşı kendine mubah saymakta. ve onların kahpe kurşunları ile can veren Mehmetlere başbakanımız ( KELLE) demekte o kan emicilerin başkanına da ( SAYIN) diye hitap etmekte.)
Esas bunlar oturup konuşulmalı ne dersiniz. Bırakın artık kimin ne giydiğini, kimin nasıl gezdiğini. Ne kadar bağırır iseniz bağırın bunlar Türkiye'nin gerçekleri. Hani bir söz vardır ( Güneş balçık ile sıvanmaz) diye. Siz ne kadar inkâr ederseniz edin. Bunları görmezden gelmek bu ülkeye yapılacak ve yapılan en büyük ihanettir. Tabi bana göre.
Keşke bunları sorgulasa idiniz. Ve Keşke oradaki sözü tek kıyafete indirgemese idiniz.
Polemik yaratmak istemiyorum diye ben yazmıştım ama sizin zaten yazdığınız ve söylediğiniz her sözü polemik yaratmak için söylemişsiniz zaten.
Diyorsunuz ki bize ( siz anlatın) Ben anlatıyorum hatta çok daha fazlasını yazıyorum ama siz yine anlamamakta ısrar ediyor ve yine aynı konuyu önümüze getiriyorsunuz. Umarım bu defa anlatabilmişizdir.
Her sözünüzün başı ve sonu kılık kıyafet. Bırakın artık kılık kıyafeti. Bizler bıraktık onları bizler ülkemin topraklarının satışına ve ülkemin kaynaklarının başkaları tarafından kullanılmasına nasıl engel olunuru düşünüyoruz. Çünkü bu gün TÜRBANDAN çok daha önemli konu budur bana göre.
Bilmiyorum niye " ATATÜRK " denince birileri hemen kendini karşı çıkmak zorunda hissediyorlar..ne denmiş şiir de..ATATÜRK "Dönemi değilmi bizi kulluktan ,ümmetlikten millet olmaya layık gören..uzun lafa ne hacet.. Ayyıldızlı , şanlı, şerefli bayrağımız özgürce dalgalanacak, dalgalanacakki bizler hür ve bağımsız bir millet olduğumuzu bilelim vede Türkiye Cumhuriyeti Devleti , Atatürk Devrimleri Laik Cumhuriyeti ile ebediyen yaşayabilsin..eğer vatanımızı ve milletimizi seviyorsak bize düşen görev bu olmalı..sonuç mu;sizi vede kaleminizi kutluyorum
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Kıymetli şair ben anlamadımsa sen anlatırmısın bunedir ya ne sanıyorsunz siz ağzınıza geleni sayacaksınzı biz seslenmeyeceğiz bizler misafirmiyiz bu ülkede bizim görüşümüz yokmu siz deyince oluyor biz deyince kullandı oluyor giyime karışan siz dine karışan siz hangi okulda hangi ulama yetişiyor yetişse ne olurdu dininizmi değişirdi etmeyin bu kadar ben kimsenin sayfasını kirletmek istemiyorum hafiliğe soyunanlar burada şov yapmasın benim sayfam var gerekirse açık kimliğimi adresimide veririm kuş beyinliler insan kafalarını taş olarak görürler ben müslümanım bunu deyince vay efendim kullandı olur sizin yaptığınız nedir peki anladınızda o güzel insanı onun içinmi buralardayız ülkeyi ne hale getirdiniz işte meydanda şuncu buncu giymiş giymemiş dar beyinliliğinizle bütün güzel beyinleri sürdürdünüz okulllarda attırdınız işinize geldiği gibi benim sayfam var yazmak isteyen yazar ben başkalarının sayfasında yazmak istemeiyorum o benim yorumumdur beğenmezsen sayfa senindir silersin ben istemediğim kabul etmediğim fikirlere diline sağlık demem yeterince diyen hafileriniz var benimkini silersiniz biter tekrar diyorum hafilere özellikle şiir senin yorum benim ben öyle gördüm onu yazdım diğeri kendi görüşünü yazdı saygı duyarım ama başka türlüsüne başka şeyler düşer diye düşünüyorum . .
Balşını kuma gömenler belli yarın bir hesap günü var ve orada herkes yaptıklarından sorulacak ama dayanılmıyor saldırılarınız mecburen cevap yazıyoruz oda hoşunuz gitmiyor benim amacımsa seni kırmak yada polemiğe girmek değil şov yapmayı hiç sevmem doğru bildiğimi her yerde söylerim ve değişmekte istemiyorum ben başkalarına saygı duyduğum gibi başkalarıda bana duymalı diyorum. kolay gelsin.
haşim kalender tarafından 8/19/2008 9:09:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
haşim kalender tarafından 8/19/2008 9:21:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
Vatan sizin onurunuz namusunuz Sahip çıkın Vatana evlatlarım
AB ve ABD ,ye fazla güvenmeyin Ülke hak ve çıkarlarından Fazla taviz vermeyin Her şeyden önce kendinize, bilginize güvenin İstikbalinizi, başkalarına emanet etmeyin, evlatlarım
Vatan sizin namus sizin aht-e vefa sizin Ayyıldızlı Şanlı bayrak, Laik Cumhuriyet sizin Çanakkale de kefensiz yatan, yiğitlerin kemikleri sizin Ülke değerleri için, çarpmasını istiyorum ,asil yüreğinizin Akıllı olun , eğri oturun , doğru düşünün evlatlarım
Atanızı sevmeyenler olabilir!!............... Devrimler travma yarattı diyenler çıka bilir İran a, Afganistan’a, Pakistan, Suudi Arabistan’a Hatta Malezya ya özenenler bile ola bilir Sen özünü, sözünü kaybetme ,sahip çıkın Vatana evlatlarım
Varsın Devlet övünç madalyasını Atanızı sevmeyen Suudi Krala versinler Varsın Atanızı sevmeyen Ahmed-i Nejatı İstanbul da kırmızı halılarla karşılasınlar Varsın Talabani ye Baba, Barzani ye kardeşim desinler Haramzade onlar!.... Gün gelecek yaptıklarından utanacaklar evlatlarım
Birlik, beraberliğinizi, dostluk kardeşlik ilişkilerinizi Bir an önce kurun evlatlarım Türk , Kürt, alevi, suni, laik , anti laik çatışmasından Koruyun kendinizi, Yumuşak karnınızı ,düşmana hissettirmeyin evlatlarım
Tarihini bilmeyenin, Coğrafyasını başkaları çizer Su uyur düşman uyumaz,Aziz Nesin lik olmaktan vaaz geçiniz Düşmana kaptırma elini, gün gelir,gözünü kırpmadan derinizi yüzer Ahmet , Mehmet, Ayşe Muhammet Ali Hasan Hüseyin İsimlerinizi bir kalemde çizer, Hans, Ditrih Corç ,Helga isimlerini kütüğüne geçer evlatlarım
Dinini , diyanetine sahip çık, politize etme, Devrimlerime yapılan ahlaksız saldırılar, gidiyor inanın gücüme Bunca çekilen yokluk, istiklal için dökülen kan ne diye Atası ile Ayyıldızlı Bayrağı ile, Laik Cumhuriyeti ile Kahraman Gazisi ile, Aziz Şehidi ile Vatan bir bütündür Ey Canlarım bu böyle biline!!.....................................
Mustafa Kemal ATATÜRK ______* * * ** _________ ------04.Ağustos. 2008.-------
Mustafa Kemal ATATÜRK'Ü her beyin algılayamaz. Mustafa Kemal Atatürkü, her beyin kavrayamaz. Mustafa Kemal Atatürkü , her beyin anlatamaz. Misak-Milliyi, Meclis-i Mebusanı, Sıvas, Erzurum Kongrelerini Amasya Genel gesini, 19.Mayıs. 1919.Kemalizim güneşini her beyin algılayamaz. Neden mi dersiniz, aydınlanmadan korkarlar,çağdaş medeni hukuktan korkarlar. Laik ,Demokrasiden korkarlar,Kadının aydınlanmasından , bilinçlenmesinden korkarlar İşte o zaman kadının sırtından amaçlarına ulaşmaları zorlaşır, tıpkı türbanda yaptıkları gibi. Bu nedenle karanlık, yobaz, bağnaz, takiyeci, ümmetçi, taklitçi zihniyet, Atatürk İlke ve Devrimlerini travma kabul eder. Ümmetçi toplum yaratmadıkları müddetçe, karanlık emellerine ulaşamazlar. sıkıştıkları anda teröre baş vururlar. Menemende Kubilayı şehit ettikleri gibi,, Almanyada Kaplancıların Hilafeti ilan ettikleri gibi, Uğur Mumcuları, Bahriye Üçoku, Muammer Aksoyu, Hablemit Oğullarını, Abdi İpekçileri, Ahmet Taner Kışlallıları ,Danıştay saldırısında Öz bileni, Diyar Bakır Emniyet Müdürümüz Gavvar Okanı, Gonca kurişi, Mezar evleri, MARAŞ VE ÇORUM OLAYLARINI Sıvas Madımak, ve gazi olaylarını yaratırlar. Yıldıramazlar,!!...Kemalizmi yok edemezler Güneşe engel olamazlar, bir gün Kemalizim güneşi onların karanlık beyinlerine girmeyi başaracak, Türkiye kadınını Recm cezasına dört yalancı şahitle yargılayıp, vahşice taşlayarak öldürmeyecektir. Kadınına değer verecek, kadınını ,anasını, bacısını, kızını, yarenini, bu kara yobaz zihniyetin sömürüsünden muhakak kurtarmayı başaracaktır, Atatürk Türkiyesinde Mehmetçik , hiç bir zaman ümmetçik olmayacaktır. Bu Ülkenin Vatan sever evladı, bir gün Çanakkalede Kefensiz yatan dedelerini utandırmayacak Atatürk Türkiyesine, Laik Cumhuriyetine Sosyal Çağdaş hukuğuna sahip çıkacaktır. Sahip olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Ayyıldızlı al rengi, şanlı, şerefli bayrak gönlerde özgürce dalgalanacak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Mustafa Kemali , Devrim Kanunları Laik Cumhuriyeti ile ebediyen paidar Kalacaktır Saygılarımı gönderiyorum, Sizi Cani gönülden kutluyorum Biz Mustafa Kemalin çocuklarıyız, Karanlıktan Korkmayız, Vatana, Millete, Ayyıldızlı Şanlı Bayrağımıza feda olsun canımız. _____şair 67_______ ALİ CEMAL AĞIRMAN
şair67 tarafından 8/19/2008 4:54:04 AM zamanında düzenlenmiştir.
Güne yakışan bir şiirdi ve sayfada yorumları incelediğimde genel kamu oyu olarak aldığım tepki beni çok mutlu kıldı Atatürk bir karakterdi. Liderdi. Bir duruştu. Bir anlayıştı önce içini boşalttılar bu konuda yaralarımı kanatmak istemiyor ve bu harika şiirini yürekten alkışlıyorum şiir dostu
haşim kalender çcok boş konuşmuşsun........ kimsenin başortüsüyle alıp veremdiği yok..başörtüsünü siyasi amaçlara kullanlar böyle senin gibi saçmalar ancak... ikincisi senin çıplak dediklerin başı acık gezenlerse.. sen kafa değil kaldırım taşı taşıyorsun vücüdunun üstünde..... o kafaya sen vergi verme bence boşuna.. çok boş konuşmuşsun çoookk..
Haşim Bey, Sanırım size de cevap verme gereği doğdu. Çünkü okuduklarınızı yanlış anlamak ya da düşündüğünüz gibi değerlendirme yapıp, karşınızdakine suçlama yapmak alışkanlığınız olmalı. İnanın yazdıklarınızı okuduğumda üzüldüm. .
Bizler ATATÜRK'Ü hiç bir şekilde kullanmayan, tam aksine onun devrim ve ilkeleri ile ayakta durmaya çalışan, onun düşüncelerini kendine örnek alan insanlarız. Burada anlatılanları sizin yanlış ya da abartı olarak görme hakkınız vardır. Yaşama farklı bakıyor, olaylı farklı algılıyoruz, farklılıklarımızdan dolayı da kimse " Neden sen farklı düşünüyorsun? " diyemez. Demeye de hakkı yoktur. Siz kendinize göre doğru olanları yazar, çizer anlatırsınız, bizler bize göre yanlışı, doğruyu anlatırız. Katılıp katılmamak konusunda da fikirlerimizi sunarız. Ondan öteye gitmek insan haklarına ve insanca düşünmemize aykırıdır.
Bizler başörtüsü için tek kelime kullanmıyoruz kullanmadık da. Kullanan ne yazık ki sizler gibi düşünenler. " Başka bir platformda bir arkadaşımız " BAŞÖRTÜM NAMUSUMDUR" başlığını atmış. Sonrasında da çok büyük tartışmalar birbirini izlemiş, sonunda kendisi ( çok özür dilerim sanki başı açıklar namussuzmuş gibi bir söylem oldu, tepki göstermekte haklısınız, hemen başlığı değiştiriyorum” demişti.
Bizler kimsenin yaşam biçimine ya da başındaki örtüye ya da çıplaklığına bakarak söz söylemiyoruz. Ama nedendir bilmiyorum başı örtülü olan hemcinslerim, başı açık gezenlere her türlü hakareti yapma hakkını kendilerinde bulabiliyor. Ne acıdır ki, " başörtüsü kişinin kendi hakkıdır diyen" hemcinsim, yapılan baskıları gördüğünde bu söyleminden vazgeçip, anında savunmaya geçiyor. Bunun nedenlerini hiç düşündünüz mü? (Ki benim dinimde hiçbir şekilde baskı yoktur)
Lütfen değerlendirme yapar iken tek taraflı değil çift taraflı değerlendirme yapalım ve gördüğümüz yanlışları her iki taraf içinde anında bildirelim. Sizler bu yapılanların yanlış olduğunu bildiğiniz halde yalnızca başı örtülü diye doğru olarak kabul edip susur ya da savunmaya geçer iseniz kendi kendiniz ile çelişkiye düşersiniz.
Bu ülke bizim ve bir başkası bu ülke topraklar üstünde söz söyleme hakkına sahip değildir. Bunu söyleyen bizleriz ( yani örtülüsü, açığı hep bir ağızdan seslendiriyoruz.). ama ne hikmetse kan ile alınan topraklarımız yabancılara peşkeş çekilir iken gıkımız çıkmıyor, (dilimiz lal, gözümüz kör, kulaklarımız sağır oluveriyor.) Bu mudur vatanseverlik, bu mudur yanlış olduğu halde doğru kabul etmek,. Benim ülkem CUMHURİYET ile yönetilirken seçim ile iş başına gelmiş olan CUMHUR'UMUN , Kralların ayağına gidip karşılaması, Yalnız benim ülkemin değil tüm dünyanın yüzyılın lideri olarak gördüğü ATATÜRK'Ü kabul etmeyen, şeriatçı bir CUMHURBAŞKANINI ülkeme davet edip, sonrasında o ilde yaşayan insanlara işkence çektirecek kadar güvenlik önlemleri altında korumaya çalışıp sonrasında da " Sırf ATATÜRK’Ü kabul etmediği ve Anıttepeye gitmeme şartını öne sürdüğü için başka bir ili seçen kişiyi yine Cumhurum ve Başbakanım onun seçtiği yerde ziyarete gitmesi.
Ben bir Türk kadınıyım. Müslüman’ım. Özgürlüklerimi kanlarını dökerek bana veren ATALARIMIN izinde yürüyor, gerekirse tek başıma kalana kadar gördüğüm yanlışları haykıracağıma dair söz verdim ve bu sözümü her şekilde yerine getiriyorum., getireceğim de.
Haşim Bey, bir ricam daha olacak sizlerden, Liften artık kadının başı ve saçı ile siz erkekler değil biz kadınlar uğraşalım. Biz kadınlar her şekilde haklarımızı koruyabilecek kadar bilgiye sahibiyiz. Bizim üstümüzde propaganda yapma hakkını sizlere vermiyoruz. Yıllardır bizim hakkımızda erkekler karar verdiler ve ne yazık ki geldikleri aşama belli. Neden bizleri bizlere bırakmıyorsunuz ve neden her defasında beyler savunma gereği duyarlar ben anlamış değilim ve sanırım anlamayacağım da..
Yaptığınız değerlendirme için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Çünkü bana yaptığınız değerlendirme çok daha fazla açıklama olanağı sağladı.
Lütfen artık hep birlikte uykudan uyanmanın zamanı geldi. Hepimiz kuma gömdüğümüz başımızı dışarı çıkartıp olup bitenleri objektif olarak değerlendirelim. (Çünkü ülkem gerçekten elden gidiyor ve ne yazık ki uyandığımızda çok geç olacak). Birbirimizi kırmadan ve birbirimizi dinleyerek. Yazılanları gerçek anlamda okuyup ne dediğimizi anlayarak.
Umarım en azından bundan sonra biraz olsun düşünür ve gerçek anlamda yapılan yanlışlara karşı durur ve eleştirilerinizi objektif yapabilirsiniz.
Bu cevabı sizin ile polemiğe girmek düşüncesi ile vermediğimi bilmenizi isterim.
Saygılar
onurrumsun tarafından 8/18/2008 8:52:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Siz atayı her halde her haliyle kullanmaya çalışanlar üzülüyorum doğrusu eğer atatürkü tanısaydınız kendisine hakaret etmezdiniz böyle kaçtane resmi vardır atatürkün anasının ve yanıda eşinin hiç görmedinmi ki başını örtmeyle gavur olunmaz dininimi elinde alır başının örtüsüyle girerse okula siz kafatasçısınız beyinden ne anlarsınız eşabı olan bulsun kullanmam işte ayni mantık değilmi bir zamanlar gavur icadıdır kullanma diyen bu gün yer değişti evet örtüyü takacak ve o okulları okuyacağız ilim adamları yetiştireceğiz ülkenin ilerleyişine katkıda bulunacağız sizler alkış tutun arkadan artık devir değişti eğer nasip olsada atatürk kalksa atatürkçüyüm diyen küllü beyinleri kendisi keser diye düşünüyorum kaç fabrika yaptın seksen senedir atatürkün kurduğu uçak fabrikalarını ilerletseydin ya elalemin giyeceğiyle uğraşacağına ya bunasıl bir zihniyettir bu nasıl bir insanlıktır ayni bir hain anlatmış gibi anlatırken hiçmi kızarmıyor yüzünüz hiçmi kelimelerinizden utanmıyorsunz hangi örtülüden ne kötülüğü gördünüz askere kurşun sıkanları bu kadar dilleseydiniz belki bu gün ciğerlerimiz bu kadar yanmazdı gelin insanların inancına karışmayın bu ülke bizim iyilik etmiyorsunz ve biliyorum ki bu zihniyetli atatürkçülük olmaz onu sevenler onun gibi yaşamalı ülke için yaşamalı cephede geçti adamın ömrü siz döşekte ahkam kesiyorsunz ağzınıza almayın bari yinede siz bilirsiniz benim her dine her görüşe saygım var ve çıplak gezenleri bile yadırgamıyorum hiç bir okulda onlar çıplaktır içeri almayın onların buluşları kabul değildir demedik demeyiz çünkü yaradan var onunla onun arasında hesap günü herkes hesabını verir diye düşünüyorum. üzüldüm o kadar güzel bakabilen bir insanın daracık yerlere hapsetmesi kendini . dilinize yüreğinize sağlık katılmıyorum görüşünüze . vesselam
Haşim Bey, Sanırım size de cevap verme gereği doğdu. Çünkü okuduklarınızı yanlış anlamak ya da düşündüğünüz gibi değerlendirme yapıp, karşınızdakine suçlama yapmak alışkanlığınız olmalı. İnanın yazdıklarınızı okuduğumda üzüldüm. .
Bizler ATATÜRK'Ü hiç bir şekilde kullanmayan, tam aksine onun devrim ve ilkeleri ile ayakta durmaya çalışan, onun düşüncelerini kendine örnek alan insanlarız. Burada anlatılanları sizin yanlış ya da abartı olarak görme hakkınız vardır. Yaşama farklı bakıyor, olaylı farklı algılıyoruz, farklılıklarımızdan dolayı da kimse " Neden sen farklı düşünüyorsun? " diyemez. Demeye de hakkı yoktur. Siz kendinize göre doğru olanları yazar, çizer anlatırsınız, bizler bize göre yanlışı, doğruyu anlatırız. Katılıp katılmamak konusunda da fikirlerimizi sunarız. Ondan öteye gitmek insan haklarına ve insanca düşünmemize aykırıdır.
Bizler başörtüsü için tek kelime kullanmıyoruz kullanmadık da. Kullanan ne yazık ki sizler gibi düşünenler. " Başka bir platformda bir arkadaşımız " BAŞÖRTÜM NAMUSUMDUR" başlığını atmış. Sonrasında da çok büyük tartışmalar birbirini izlemiş, sonunda kendisi ( çok özür dilerim sanki başı açıklar namussuzmuş gibi bir söylem oldu, tepki göstermekte haklısınız, hemen başlığı değiştiriyorum” demişti.
Bizler kimsenin yaşam biçimine ya da başındaki örtüye ya da çıplaklığına bakarak söz söylemiyoruz. Ama nedendir bilmiyorum başı örtülü olan hemcinslerim, başı açık gezenlere her türlü hakareti yapma hakkını kendilerinde bulabiliyor. Ne acıdır ki, " başörtüsü kişinin kendi hakkıdır diyen" hemcinsim, yapılan baskıları gördüğünde bu söyleminden vazgeçip, anında savunmaya geçiyor. Bunun nedenlerini hiç düşündünüz mü? (Ki benim dinimde hiçbir şekilde baskı yoktur)
Lütfen değerlendirme yapar iken tek taraflı değil çift taraflı değerlendirme yapalım ve gördüğümüz yanlışları her iki taraf içinde anında bildirelim. Sizler bu yapılanların yanlış olduğunu bildiğiniz halde yalnızca başı örtülü diye doğru olarak kabul edip susur ya da savunmaya geçer iseniz kendi kendiniz ile çelişkiye düşersiniz.
Bu ülke bizim ve bir başkası bu ülke topraklar üstünde söz söyleme hakkına sahip değildir. Bunu söyleyen bizleriz ( yani örtülüsü, açığı hep bir ağızdan seslendiriyoruz.). ama ne hikmetse kan ile alınan topraklarımız yabancılara peşkeş çekilir iken gıkımız çıkmıyor, (dilimiz lal, gözümüz kör, kulaklarımız sağır oluveriyor.) Bu mudur vatanseverlik, bu mudur yanlış olduğu halde doğru kabul etmek,. Benim ülkem CUMHURİYET ile yönetilirken seçim ile iş başına gelmiş olan CUMHUR'UMUN , Kralların ayağına gidip karşılaması, Yalnız benim ülkemin değil tüm dünyanın yüzyılın lideri olarak gördüğü ATATÜRK'Ü kabul etmeyen, şeriatçı bir CUMHURBAŞKANINI ülkeme davet edip, sonrasında o ilde yaşayan insanlara işkence çektirecek kadar güvenlik önlemleri altında korumaya çalışıp sonrasında da " Sırf ATATÜRK’Ü kabul etmediği ve Anıttepeye gitmeme şartını öne sürdüğü için başka bir ili seçen kişiyi yine Cumhurum ve Başbakanım onun seçtiği yerde ziyarete gitmesi.
Ben bir Türk kadınıyım. Müslüman’ım. Özgürlüklerimi kanlarını dökerek bana veren ATALARIMIN izinde yürüyor, gerekirse tek başıma kalana kadar gördüğüm yanlışları haykıracağıma dair söz verdim ve bu sözümü her şekilde yerine getiriyorum., getireceğim de.
Haşim Bey, bir ricam daha olacak sizlerden, Liften artık kadının başı ve saçı ile siz erkekler değil biz kadınlar uğraşalım. Biz kadınlar her şekilde haklarımızı koruyabilecek kadar bilgiye sahibiyiz. Bizim üstümüzde propaganda yapma hakkını sizlere vermiyoruz. Yıllardır bizim hakkımızda erkekler karar verdiler ve ne yazık ki geldikleri aşama belli. Neden bizleri bizlere bırakmıyorsunuz ve neden her defasında beyler savunma gereği duyarlar ben anlamış değilim ve sanırım anlamayacağım da..
Yaptığınız değerlendirme için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Çünkü bana yaptığınız değerlendirme çok daha fazla açıklama olanağı sağladı.
Lütfen artık hep birlikte uykudan uyanmanın zamanı geldi. Hepimiz kuma gömdüğümüz başımızı dışarı çıkartıp olup bitenleri objektif olarak değerlendirelim. (Çünkü ülkem gerçekten elden gidiyor ve ne yazık ki uyandığımızda çok geç olacak). Birbirimizi kırmadan ve birbirimizi dinleyerek. Yazılanları gerçek anlamda okuyup ne dediğimizi anlayarak.
Umarım en azından bundan sonra biraz olsun düşünür ve gerçek anlamda yapılan yanlışlara karşı durur ve eleştirilerinizi objektif yapabilirsiniz.
Haşim Bey, Sanırım size de cevap verme gereği doğdu. Çünkü okuduklarınızı yanlış anlamak ya da düşündüğünüz gibi değerlendirme yapıp, karşınızdakine suçlama yapmak alışkanlığınız olmalı. İnanın yazdıklarınızı okuduğumda üzüldüm. .
Bizler ATATÜRK'Ü hiç bir şekilde kullanmayan, tam aksine onun devrim ve ilkeleri ile ayakta durmaya çalışan, onun düşüncelerini kendine örnek alan insanlarız. Burada anlatılanları sizin yanlış ya da abartı olarak görme hakkınız vardır. Yaşama farklı bakıyor, olaylı farklı algılıyoruz, farklılıklarımızdan dolayı da kimse " Neden sen farklı düşünüyorsun? " diyemez. Demeye de hakkı yoktur. Siz kendinize göre doğru olanları yazar, çizer anlatırsınız, bizler bize göre yanlışı, doğruyu anlatırız. Katılıp katılmamak konusunda da fikirlerimizi sunarız. Ondan öteye gitmek insan haklarına ve insanca düşünmemize aykırıdır.
Bizler başörtüsü için tek kelime kullanmıyoruz kullanmadık da. Kullanan ne yazık ki sizler gibi düşünenler. " Başka bir platformda bir arkadaşımız " BAŞÖRTÜM NAMUSUMDUR" başlığını atmış. Sonrasında da çok büyük tartışmalar birbirini izlemiş, sonunda kendisi ( çok özür dilerim sanki başı açıklar namussuzmuş gibi bir söylem oldu, tepki göstermekte haklısınız, hemen başlığı değiştiriyorum” demişti.
Bizler kimsenin yaşam biçimine ya da başındaki örtüye ya da çıplaklığına bakarak söz söylemiyoruz. Ama nedendir bilmiyorum başı örtülü olan hemcinslerim, başı açık gezenlere her türlü hakareti yapma hakkını kendilerinde bulabiliyor. Ne acıdır ki, " başörtüsü kişinin kendi hakkıdır diyen" hemcinsim, yapılan baskıları gördüğünde bu söyleminden vazgeçip, anında savunmaya geçiyor. Bunun nedenlerini hiç düşündünüz mü? (Ki benim dinimde hiçbir şekilde baskı yoktur)
Lütfen değerlendirme yapar iken tek taraflı değil çift taraflı değerlendirme yapalım ve gördüğümüz yanlışları her iki taraf içinde anında bildirelim. Sizler bu yapılanların yanlış olduğunu bildiğiniz halde yalnızca başı örtülü diye doğru olarak kabul edip susur ya da savunmaya geçer iseniz kendi kendiniz ile çelişkiye düşersiniz.
Bu ülke bizim ve bir başkası bu ülke topraklar üstünde söz söyleme hakkına sahip değildir. Bunu söyleyen bizleriz ( yani örtülüsü, açığı hep bir ağızdan seslendiriyoruz.). ama ne hikmetse kan ile alınan topraklarımız yabancılara peşkeş çekilir iken gıkımız çıkmıyor, (dilimiz lal, gözümüz kör, kulaklarımız sağır oluveriyor.) Bu mudur vatanseverlik, bu mudur yanlış olduğu halde doğru kabul etmek,. Benim ülkem CUMHURİYET ile yönetilirken seçim ile iş başına gelmiş olan CUMHUR'UMUN , Kralların ayağına gidip karşılaması, Yalnız benim ülkemin değil tüm dünyanın yüzyılın lideri olarak gördüğü ATATÜRK'Ü kabul etmeyen, şeriatçı bir CUMHURBAŞKANINI ülkeme davet edip, sonrasında o ilde yaşayan insanlara işkence çektirecek kadar güvenlik önlemleri altında korumaya çalışıp sonrasında da " Sırf ATATÜRK’Ü kabul etmediği ve Anıttepeye gitmeme şartını öne sürdüğü için başka bir ili seçen kişiyi yine Cumhurum ve Başbakanım onun seçtiği yerde ziyarete gitmesi.
Ben bir Türk kadınıyım. Müslüman’ım. Özgürlüklerimi kanlarını dökerek bana veren ATALARIMIN izinde yürüyor, gerekirse tek başıma kalana kadar gördüğüm yanlışları haykıracağıma dair söz verdim ve bu sözümü her şekilde yerine getiriyorum., getireceğim de.
Haşim Bey, bir ricam daha olacak sizlerden, Liften artık kadının başı ve saçı ile siz erkekler değil biz kadınlar uğraşalım. Biz kadınlar her şekilde haklarımızı koruyabilecek kadar bilgiye sahibiyiz. Bizim üstümüzde propaganda yapma hakkını sizlere vermiyoruz. Yıllardır bizim hakkımızda erkekler karar verdiler ve ne yazık ki geldikleri aşama belli. Neden bizleri bizlere bırakmıyorsunuz ve neden her defasında beyler savunma gereği duyarlar ben anlamış değilim ve sanırım anlamayacağım da..
Yaptığınız değerlendirme için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Çünkü bana yaptığınız değerlendirme çok daha fazla açıklama olanağı sağladı.
Lütfen artık hep birlikte uykudan uyanmanın zamanı geldi. Hepimiz kuma gömdüğümüz başımızı dışarı çıkartıp olup bitenleri objektif olarak değerlendirelim. (Çünkü ülkem gerçekten elden gidiyor ve ne yazık ki uyandığımızda çok geç olacak). Birbirimizi kırmadan ve birbirimizi dinleyerek. Yazılanları gerçek anlamda okuyup ne dediğimizi anlayarak.
Umarım en azından bundan sonra biraz olsun düşünür ve gerçek anlamda yapılan yanlışlara karşı durur ve eleştirilerinizi objektif yapabilirsiniz.
Atatürk'ün bize bıraktığı değerlere sahip çıkalım elbet uyanmıycaktır Atam elbet onun ilkeleridir yaşayacak olan
uyanacak olan gaflet uykusunda ki milletimdir yoksa Atam uyansa ülkemin geldiği şu nokta da nasıl bakacağız yüzüne ne diyeceğiz kan akıttıkları vatanımın parsel parsel satıldığını gördüğünde
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM ******************************* Mükemmeli imzalamışınız.! Saygım ve tebriklerimle...
Hadi cahilleri bir nebze anlıyorum ama ya okumuş cahillere ne demeli? Atatürk gibi bir lider olmasaydı tahtını bile Eskişehir'e kaçırmayı düşünen Osmanlı hanedanı mı kurtaracaktı bu güzelim vatanı? Bu ve bunun gibi nice gerçekleri görmezlikten gelenler, Atatürk sayesinde şu anda dini yaşadıklarını ne çabuk unuttular. Yüreğinize sağlık duyarlı arkadaş. Tebrik ve saygılar.
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Sayın Karahasanoğlu, Zaten şiiri yoruma başlar iken gereken açıklamayı yapmış ve bizlere de açıklama gereği bile bırakmamışsınız.
Söylediğiniz değerler bizler için çok önemli ve değerlidir. DİN, VATAN ve ATATÜRK bu üç değer hiçbir şekilde birbirinden ayrılamaz. Özellikle de ülkemde. Ve her alanda her şekilde makalelerde, şiirlerde kullanılır ve kullanılmaya da devam edecektir. Buna hiçbir şekilde ne siz ne de bir başkası engel getiremez, getiremeyecektir de. Yalnız bu günümüzde değil geçmişimizde de en çok kullanılan değerlerdir. Sakına bu gün kullanılıyor demeye kalkamayın.
Sizin siyasi olarak gördüğünüz ama benim hiçbir şekilde siyasi demediğim ve günümüzün yaşanan gerçekleri olarak görüp yazdığım ya da yazmaya çalıştığım iç dökümümdür. Eğer bu şiire de siyasi şiir diyorsanız, bizim siyasete bakışımız da farklı demektir. Evet bu günkü siyasetçiler AKP’lisinden CHP’lisine, MHP’lisine kadar tüm siyasiler “ gaflet hatta ihanet” içindeler. Ve siz bunları görmezden geliyorsanız ya da görmüyor iseniz size söyleyecek tek sözüm yok.
Diyorsunuz ki;
“Allah bu millete bir daha istiklâl harbi yaşatmasın inşallah.! Çok bedeller ödedik ve inşallah bir daha ödemek zorunda kalmayız”
Ülkemin içinde bulunduğu durum ve bizim halk olarak hala uyuyor olmamız ve ülkem üstünde oynana oyunlar ve halkın her geçen gün cinnet geçirir hale gelmesi zaten sessiz bir savaşın başlangıcı değil midir?
“Bundan öncekilerin feryatlarına kulak tıkayanların bu tür seslerin çok duyulacağını sanmıyorum” Bu gün ne kadar kulaklarını tıkasalar da, ne kadar gözlerini kör etseler de, ne kadar beyinlerini dış seslere kapatsalar da yarın “ kör, sağır ve dilsiz “ olmanın cezasını bizler ile birlikte onlarda çekecekler hem de çok daha ağırını. Ülkemde satılacak tek karış toprak ve ya tarihi mekanlarımız kalmadığında bizlerde uyanacağız ama sanırım çok geç kalmış olacağız.
Umarım eli kalem tutan , gözleri gören ve benim gibi düşünen insanlar ( sizler şiir ya da düz yazı olarak görmeseniz de) çala kalemde olsa yazıp düşüncelerini en güzel şekilde açıklarlar ve uyumadıklarını gösterirler.
“ Bu şiiri okuyanlar o kelimelerin anlamlarını bilmiyorlar mı?”
Ne kadar doğru bir yere temas etmişsiniz. Ne yazık ki bu gün burada büyük harfler ile yazmış olduğum ANKARA, ANITEPE, ATA, CUMHURİYET, LAİKLİK,DEMOKRASİ v.s kelimelerin anlamlarını bazı kişiler bilmiyor ve bilmeyeceklerde. Onun anlamlarını bilmeyen ve bilmek istemeyen kişilerin araştırmasını sağlamaktı amacım ve sanırım bu konuda da başarılı oldum.
Şiirlerim hiçbir zaman kin ve öfkenin kıskacında değildir ve de olmayacaktır. Bunlar benim gördüklerim ve kendime göre yanlış olanlardır. Siz beğenirsiniz, beğenmezsiniz, Sorun sizin sorununuzdur. Okumadan geçersiniz
Eğer yazılanlara ön yargılı bakmayıp içeriğine girmiş olsaydınız burada söylenenlerin bir söyleşi olduğunu veiçinde bulunduğumuz durum karşısında bile yılmadan ayakta duracağımıza dair verdiğim bir söz olduğunu zaten anlayabilirdiniz.
Şiiri şekil olarak incelemiş olmanızdan dolayı da ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü ben hiçbir yerde hiçbir şekilde usta bir şair olduğumu söylemedim. Şiir yolunda henüz merdivenin ilk basamağında olduğumu biliyor ve kendimi her şekilde sizden çok daha acımasızca yargılayıp sorgulayabiliyorum.. (Bu şiir Size göre şiir değil ama bana göre şiirdir)
Şunu unutmamanızı ve her zaman hatırlamanızı tavsiye ediyorum. " çok bildiğini sanan en çok yanılanlardır" Umarım bu gaflet içinde olmazsınız .
Yaptığınız eleştiri ve yorum için ayrıca teşekkür ediyorum.
Saygılar
onurrumsun tarafından 8/20/2008 3:47:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aylar önce bir başka sitedeki tartışmamızın devamı niteliğinde kabul edilmemesini ümit ederek;
Nedense bâzı değerleri kullanmak alışkanlık oldu son zamanlarda.. Din - vatan - Atatürk....vs..vs.. gibi.
Gerçekle taklidi ayırt etmek her geçen gün zorlaşıyor.
Son on yıldır Türkiye'de Anıtkabir ve Atatürk'ün manevi şahsiyetini İsrail'deki ağlama duvarına çevirenlerin biraz daha duyarlı olması gerekir. Çünkü Atatürk artık kimseyi duymuyor. O vazifesini yaptı ve artık istirahatte.. Eğer bir terslik varsa bunları biz düzelteceğiz. Nasıl düzelteceğimiz ise Anayasa ve yasalarda yazılıdır.(çok uyulmasa da)
Allah bu millete bir daha istiklâl harbi yaşatmasın inşallah.! Çok bedeller ödedik ve inşallah bir daha ödemek zorunda kalmayız!
Şiirin içeriği sadece siyasidir. Tartışılabilir yönleri olmakla beraber bugünkü yönetimden memnuniyetsizliğin bir ifadesi ve feryadıdır. Şaire kendine göre haklıdır. Bundan öncekilerin feryadlarına kulak tıkayanların bu tür seslerin çok duyulacağını sanmıyorum.
Şiirin şiirsel boyutu ise; şiir tekniği vasatı bile yakalayamamış, dizeler hırsın ve öfkenin kıskacından kurtulamıştır. Serbest şiirlerde belirli ölçüler aranmıyor ama bu her akla gelenin yazıya dökülmesi anlamımında algılanmamlıdır. Büyük harflerle yazılan kelimeler ise zaten çok güzel olmayan şiiri daha da aşağıya düşürmüştür. Bu şiiri okuyanlar o kelimelerin anlamlarını bilmiyorlar mı?
Bu şiire fon olarak konulan resim, Atatürk'ün sesi ve Atatürk'in kimliği kanaatimce bu eksikleri tamamlamaya yetmeyecektir.
Bütün bunlardan sonra sadece Atatürk var diye bu şiire iltifat edenler bir kere daha düşünmelidir diye düşünüyorum.
YusufZiyaKarahasanoğlu tarafından 8/17/2008 10:20:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
''Uyan Atam'' derken şair, Atatürk'ün düşüncelerinin uyandırılmasını kastetmişsiniz sanırım. Öyle de olması gerekir. Ama popilist yaklaşmış güncel olaylara iran olmak felan böyle şeyleri kim düşünür diye düşünüyorum ne iranı iran kimki.ama küçük hedeflere takılmayalım bizim türk olarak hedeflerimiz daha büyük olmalı.bir takım saplantılardan arındırmalıyız kendimizi.şiirse bir duygu yoğunluğu içinde yazılmı.MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ile bir sohbet gibi.çoğu yerde gerçeklere dayanmayan söylemler kullanmışsınız.kulaktan dolma söylemler.bunlar olmasa yani faraziye yapmasaydınız bu şiirinizi ayakta alkışlardım fakat şiirsel anlatınız popilist yaklaşımdan öteye gitmiyor.Tiribüne oynayan bir şiir olarak görüyorum.
Ya siz Türkiye de yaşamıyor ya da gördüklerinizi bir popülizm olarak görüyor ya da yaşananlara " bunlar da geçer " diye bakıyorsunuz. Burada sözü edilen hiç bir olay gerçek dışı değil ve tamamen güncel konular ele alınarak yazılmıştır. İran Cumhurbaşkanı Türkiye ye geldiğinde İstanbul tam bir felç olmuş ve Sultan Ahmet Caminin önünde kendisine yapılan sevgi gösterilerini ve imamın uyarılarını sanırım ya görmediniz ya da görmek istemediniz.
Tabiî ki olaylara bakış açımız farklıdır, farklı olmalıdır. farklı olmasa idi zaten bu tür yazılar ve şiirler çıkmazdı ortaya ve hiç kimse şimdi bizim yaptığımız gibi bir tartışma içine girmezdi sanırım.
Evet, Burada gördüğünüz ATATÜRK ile bir sohbettir ve bu sohbette ona ülkemde olan ve kendi gözüm ve yüreğim ile algıladığım gerçekleri anlatıyor ve onun bizlere emanetine her şekilde sahip çıkacağımızı bilmesini istiyorum.
Buradaki popülist yaklaşımın ne olduğunu umarım açıklarsınız ve umarım bizlerde ona göre tartışırız.
Ya siz Türkiye de yaşamıyor ya da gördüklerinizi bir popülizm olarak görüyor ya da yaşananlara " bunlar da geçer " diye bakıyorsunuz. Burada sözü edilen hiç bir olay gerçek dışı değil ve tamamen güncel konular ele alınarak yazılmıştır. İran Cumhurbaşkanı Türkiye ye geldiğinde İstanbul tam bir felç olmuş ve Sultan Ahmet Caminin önünde kendisine yapılan sevgi gösterilerini ve imamın uyarılarını sanırım ya görmediniz ya da görmek istemediniz.
Tabiî ki olaylara bakış açımız farklıdır, farklı olmalıdır. farklı olmasa idi zaten bu tür yazılar ve şiirler çıkmazdı ortaya ve hiç kimse şimdi bizim yaptığımız gibi bir tartışma içine girmezdi sanırım.
Evet, Burada gördüğünüz ATATÜRK ile bir sohbettir ve bu sohbette ona ülkemde olan ve kendi gözüm ve yüreğim ile algıladığım gerçekleri anlatıyor ve onun bizlere emanetine her şekilde sahip çıkacağımızı bilmesini istiyorum.
Buradaki popülist yaklaşımın ne olduğunu umarım açıklarsınız ve umarım bizlerde ona göre tartışırız.
Bana derler neden, Neden eleştirirsin bugün ki siyaseti “ örümcekleşti mi beynin Göremez misin gerçeği.” Gelir soruya cevabım, Giremedi örümcek Gücü yetmedi sarmaya, Silemedi düşlerimi, Koyamadı düşüncemi Dört duvar arasına.
Başkentim ANKARA Nefes aldığım yer ANITTEPE Bildiririm şikâyetimi ATAMA Duyar beni bilirim, Söz söylemese de dili, Gözlerimden akan seli Gizlese de elleri, Küsmüş kırılmış bize, Sancı içinde solu
Uyan ATAM uyan! Kalk bak halime, Başlat kurtuluş savaşını Yeniden SAMSUN’DA Yaşatarak göster Beyni almazlara, Gökkuşağı olsun Vatan için düşlerin Sar yeniden, sarmala
Uyan ATAM uyan! Bak utancıma, Selam duruyor Cumhur’um Krallara El sallıyor başım, İranlı Ahmedinejad’lara Kul köle edildim Bush’a, Sarıldı dört yanım, Kan dökülerek alınan Satıldı topraklarım, Boş kalmış hazine, Gönlü alınacak yandaşların.
Uyan ATAM uyan! Gör halimi Yok sayılmış devrimlerin, Sorgulanır ilkelerin, Değiştirildi anlamı LAİKLİĞİN Yıkılmalı imiş CUMHURİYETİN Boşaltıldı içi DEMOKRASİNİN
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM
Türkan DİNÇER 14.08.2008 02:35 (İzledim İstanbul’u, gözlerimden yaş akarak, İran mı olmak istersiniz, naralar atarak)
Minnettarım Atatürkçü kişiliğinize... Yanınızdayım Türkan Hanım. İyi ki varsınız. Yüreğinizin sesi hiç susmasın.
Zalimlerin elinde kan ağlıyor Atam memleketim, Ülkemin kaynaklarını satıyorlar nasıl seyrederim, Kan emicilere dur dediğim için anarşist etiketim, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Dağdan gelmişler birde bağdaki lerini kovuyorlar, Alıyorlar elimizden vatanı yerimizden ediyorlar, Halka gerçekleri anlatanları zindanlara atıyorlar, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Burada hak diyenleri boyunlarından asıyorlar, Haksızlıklarına direnenleri bir bir kurşunlatıyorlar, Halkına gerçekleri anlatanları ateşlerde yakıyorlar, Yetiş ey medet, Yetiş ey Atam biz sana geldik.
Kar eden kuruluşların başına hırsızları koyuyorlar, Yediriyorlar ahbap çavuşlarına ceplerine katıyorlar, Zarar ediyor diyerek bir bir her şeyi satıyorlar, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Cehalet,ahlaksızlık almış başını gidiyor her yerde, Senin benim vergimle oy için yardım ediyorlar birde, Aydınım, vatanseverim, esnafım düşüyor hep derde, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
İktidar olanlar A.B.D’den icazet alıyorlar, A.B.D’nin çıkarlarına ülkemizi yönetiyorlar, Halkımız sefalet içinde hiç umursamıyorlar, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Çocuğu hasta bir baba para bulamıyor, Çocuk ölecek baba böbreğini satıyor, Parası olmayanı hastaneler almıyor, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Gerekirse kurban ederim hainlere karşı bu canı, Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı var sattırmayalım bu vatanı, Uyan artık uykudan ey halkım düşmanını artık tanı, Yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Gün gelecek kısa çöp uzun çöpten hesap soracak, Namuslularda namussuzlar kadar cesaretli olacak, Vatan hainleri kıçlarını toplayıp A.B.D’ye kaçacak, yetiş ey medet, yetiş ey Atam biz sana geldik.
Türkan hanım Atatürk uyansaydı bırakıp gittiğindeki ülkeden geriye çok geri kalmış bir ülke görüp yeniden kahrından ölürdü...Bu şiirimi yıllar önce yazmıştım paylaşayım dedim saygılar...
Tebrikler,Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun eserleri, bu ülkenin aydınlık ve güzel insanları olduğu sürece sonsuza kadar ilelebet yaşayacaktır ...
Anıtkabire de gittim.Çanakkaleye de.tüylerimin ürperişi hala aklımda.biz hakedenlerden olmadık diye şehitlerimize haykırasım geldi.kim vatan haini,kim vatansever artık bende bilmiyorum.tek yardımcımız ALLAH.ona şükredelim.başımızda ki bu belalardan bizi kurtarsın diye. saygılar.
Bana derler neden, Neden eleştirirsin bugün ki siyaseti “ örümcekleşti mi beynin Göremez misin gerçeği.” Gelir soruya cevabım, Giremedi örümcek Gücü yetmedi sarmaya, Silemedi düşlerimi, Koyamadı düşüncemi Dört duvar arasına.
Başkentim ANKARA Nefes aldığım yer ANITTEPE Bildiririm şikâyetimi ATAMA Duyar beni bilirim, Söz söylemese de dili, Gözlerimden akan seli Gizlese de elleri, Küsmüş kırılmış bize, Sancı içinde solu
Uyan ATAM uyan! Kalk bak halime, Başlat kurtuluş savaşını Yeniden SAMSUN’DA Yaşatarak göster Beyni almazlara, Gökkuşağı olsun Vatan için düşlerin Sar yeniden, sarmala
Uyan ATAM uyan! Bak utancıma, Selam duruyor Cumhur’um Krallara El sallıyor başım, İranlı Ahmedinejad’lara Kul köle edildim Bush’a, Sarıldı dört yanım, Kan dökülerek alınan Satıldı topraklarım, Boş kalmış hazine, Gönlü alınacak yandaşların.
Uyan ATAM uyan! Gör halimi Yok sayılmış devrimlerin, Sorgulanır ilkelerin, Değiştirildi anlamı LAİKLİĞİN Yıkılmalı imiş CUMHURİYETİN Boşaltıldı içi DEMOKRASİNİN
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM
Türkan DİNÇER 14.08.2008 02:35 (İzledim İstanbul’u, gözlerimden yaş akarak, İran mı olmak istersiniz, naralar atarak)
BU KADAR İÇTEN BU KADAR GÜZEL KONULARI İŞLEYEN ,CEVHER DOLU YÜREĞİNİZİ TÜM İÇTENLİĞİMLE KUTLUYO R ,SAYGI VE ŞÜKRANLARIMI GÖNDERİYORUM EFENDİM SESSİZ KALMIYORSUNUZ , BAŞKALARI GİBİ BAŞINI KUMA GÖMÜP OLACAKLARI SEYRETMİYORSUNUZ!!.... TAM TERSİNE ,DOĞRU BULDUKLARINIZI HAYKIRIYORSUNUZ TAAAKİ, SAĞIR KULAKLAR DUYANA ,AĞMA GÖZLER GÖRENE DİLİ LAL OLANLAR ,KONUŞANA KADAR SAĞ OLUNUZ, VAR OLUNUZ GÜZEL İNSAN, TEBRİK EDİYORUM SAYGIN SEÇKİN YÜREK İYİKİ VARSINIZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KIZI İYİKİ YAZIYORSUNUZ,ÇANAKKALEDE KEFENSİZ YATAN YİĞİTLERİN ASİL TORUNU, MUHTEŞEMSİNİZ, MECLİSİ MEBUSAN, MİSAK-I MİLLİ EVLADI, ÜLKESİNE ,ATASINA LAİK CUMHURİYETİNE ÖLÜMÜNE BAĞLI ASİL YÜREK KUTLARIM SİZİ YÜREĞİMDE AÇTIM YERİNİZİ TAŞIYACAĞIM ONURLA İSMİNİZİ AYNI DAVANIN YOLCULARIYIZ, BAŞIMIN ÜZERİNDE TAŞIYACAĞIM ATATÜRK DEVRİMLERİ TRAVMA YARATTI DİYENLERE İNAT SİZİ YILDIZLAR GÖNDERDİM SİZE SÜSLEYİN CAN DOSTUM ASİL YÜREĞİNİZİ SAYGI SEVGİ ŞÜKRAN DOLU SELAMLAMLARIMLA EFENDİM ____* * * * * * * * * * ___ ALİ CEMAL AĞIRMAN
''Uyan Atam'' derken şair, Atatürk'ün düşüncelerinin uyandırılmasını kastedmiş sanırım. Öyle de olması gerekir. Atatürk ilke ve inkilâpları daima yaşatılmalıdır. Saygı ve tebriklerimle.
yüreğine sağlık aydın yürek güzel yiğit yürekli dost şunu untmaki her birimiz bir ATATÜRK olacağız buna inann yüreğine sağlık bu ülke muz cumhuriyeti değil ATA mızın bize emanet ettiği TÜRKİYE cumhuriyetidir bundan kuşkun olmasın ebbediyen böyle kalacak görüşmek dileğiyle dost
Uyan ATAM uyan! Bak utancıma, Selam duruyor Cumhur’um Krallara El sallıyor başım, İranlı Ahmedinejad’lara Kul köle edildim Bush’a, Sarıldı dört yanım, Kan dökülerek alınan Satıldı topraklarım, Boş kalmış hazine, Gönlü alınacak yandaşların.
Bana derler neden, Neden eleştirirsin bugün ki siyaseti “ örümcekleşti mi beynin Göremez misin gerçeği.” Gelir soruya cevabım, Giremedi örümcek Gücü yetmedi sarmaya, Silemedi düşlerimi, Koyamadı düşüncemi Dört duvar arasına.
Başkentim ANKARA Nefes aldığım yer ANITTEPE Bildiririm şikâyetimi ATAMA Duyar beni bilirim, Söz söylemese de dili, Gözlerimden akan seli Gizlese de elleri, Küsmüş kırılmış bize, Sancı içinde solu
Uyan ATAM uyan! Kalk bak halime, Başlat kurtuluş savaşını Yeniden SAMSUN’DA Yaşatarak göster Beyni almazlara, Gökkuşağı olsun Vatan için düşlerin Sar yeniden, sarmala
Uyan ATAM uyan! Bak utancıma, Selam duruyor Cumhur’um Krallara El sallıyor başım, İranlı Ahmedinejad’lara Kul köle edildim Bush’a, Sarıldı dört yanım, Kan dökülerek alınan Satıldı topraklarım, Boş kalmış hazine, Gönlü alınacak yandaşların.
Uyan ATAM uyan! Gör halimi Yok sayılmış devrimlerin, Sorgulanır ilkelerin, Değiştirildi anlamı LAİKLİĞİN Yıkılmalı imiş CUMHURİYETİN Boşaltıldı içi DEMOKRASİNİN
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor,
Çok çok güzeldi.Gerçekten ATA uyansaydı da olanları görseydi.Acaba neler söylerdi bizlere?Kaleminiz daim olsun...Allah'a emanet...
" Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM "
Öbür dünyaya inandığını şov yaparak afişe eden insanlar şehitlerin kanının er ya da geç sorulacağının bilincinde değiller sanıyorsam...
Gün gelir bu toprak için kanını canını vermiş Mehmet'lerimizle beraber kalkar Atamız, gelir hesap vakti...
Yüreğinize sağlık dopdolu bir şiirdi, tebriklerimle saygılarımla...
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM
O kadar güzel yazmışsınız ki gerçektende vatanı satan hainler bir bir ortaya çıkıyor...canımızı malımızı namusumuzu bayrağımızı toprağımızı emanet ettiğimiz ve bu devletin paralarıyla bizleri yöneten üst düzey yetkililerin ATATÜRK'ün kurduğu bu güzelim vatana nasıl ihanet ettiklerini ibretle izlemekteyiz..Şimdi şehitlere sormak lazımdı selam verdiğin emrinde olduğun kişinin seni nasıl sattığını duysaydın şehit olurmuydun...
Bu güzel dizeleri Yazan yüreğin Kalemi daim olsun..Mutluluk yüreginizden tebessüm yüzünüzden asla eksik olmasın... Sezai Binici/umut_adam/Erzurum.. Saygılarımla
Başkentim ANKARA Nefes aldığım yer ANITTEPE Bildiririm şikâyetimi ATAMA Duyar beni bilirim, Söz söylemese de dili, Gözlerimden akan seli Gizlese de elleri, Küsmüş kırılmış bize, Sancı içinde solu
KALKSA ONUNLA İNSEK MEYDANLARA...ÖZGÜRLÜĞÜ, BAĞIMSIZLIĞI HAYKIRSAK...YAZAN VE DÜŞÜNEN YÜREK SUSMASIN.RABATLI
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM
Şairem siz uyuduğunu mu sanırsınız ki Atamızın... Bedeni kara toprak altında ama acaba ondan başka ruh olarak huzursuz dimdik ayakta biri daha varmıdır dersiniz bu olanları gördükçe... Harikaydı şairem çok güzel dile gelmiş gerçeklerdi yazdıklarınız tebrikler sevgilerimle...
Endişelerinde haklısın bacım, ama korkma bu ülke sağlam temeller üzerine kurulu. Selamlar.
KORK MA
Öylesine sağlam ki Cumhuriyet temeli Devrimler yok olmuyor, geleceğinden korkma, Zamanla uzansa da ona namahrem eli Birkaç satılmışların olacağından korkma
İnsanlık tarihini yazmış koca bir millet Yok, olup gitmeyecek tarih sayfalarında Millet yaşamış toplum asla olamaz ümmet Menfaat kavgası var korsan tayfalarında
Kardeşçe yaşadık biz tüm toplumlar yan yana Aynı kurşunla öldü bizim dedelerimiz Kız aldık kız verdik biz, anamız aynı ana Aynı toprakta oynar minik bebelerimiz
Atatürk ülkesinin Atatürk çocukları Yeter artık silkinin emperyalizme karşı Özgürce doğsun güneş, gülün tomurcukları Kendi özünde açsın tutmasın başka aşı
Ey Atatürk gençliği, sahip çık emanete Uyan artık şu sanal dünyanın gafletinden Kaldır başını da bak neler olmuş millete Artık ödün vermesen o kutsal hasletinden
Uyan ATAM uyan! Gör halimi Yok sayılmış devrimlerin, Sorgulanır ilkelerin, Değiştirildi anlamı LAİKLİĞİN Yıkılmalı imiş CUMHURİYETİN Boşaltıldı içi DEMOKRASİNİN
ATATÜRK'ü bir şiir ancak bu kadar güzel ifade edebilir. Duyarlılığını ve yazan kalemini can-ı gönülden kutluyorum.Bize emanet edilen bu Cumhuriyet asla ve asla ebediyete kadar yaşayacaktır.Şiirin bize güç verdi.Vatansever yüreğin dert görmesin ,güçlü olsun. Umutla dostça kal şiir dostum.
Doğanşehirli tarafından 8/17/2008 12:06:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
BİR ŞİİR ANCAK BU KADAR GÜZEL YAZILABİLİR BENCE BU ŞİİR BİRİNCİ SEÇİLMELİ AMA İÇİMDE ŞÜPHELER VAR. HARİKA BİR ŞİİR DİNLEDİM YAZANIN VE OKUYANIN YÜREĞİNE SAĞLIK"HARİKAYDI USTA ŞAİR.
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM -------------------------- ELLERİNE YÜREĞİNE SAĞLIK. ATAM NE YAPSIN BİZE EMANET ETTİ.HERKES ÇIKAR PEŞİNDE KİMSENİN DÜŞÜNDÜĞÜ YOK Kİ. MUHALEFET ATATÜRK'ÜN PARTİSİNİ KURMUŞ NE YAPIYOR SADECE KENDİ KOLTUĞUNU DÜŞÜNÜYOR .AHHHAHHH NE YAPSAK BİLMİYORUM. KALEMİN KIRILMASIN HEP DORULARI HAYKIRSIN...
Uyan ATAM uyan! Gör halimi Yok sayılmış devrimlerin, Sorgulanır ilkelerin, Değiştirildi anlamı LAİKLİĞİN Yıkılmalı imiş CUMHURİYETİN Boşaltıldı içi DEMOKRASİNİN
Uyan ATAM uyan! Bak gör halimi, Bilim öğretmiyor üniversite, Ulema yetiştiriyor koşar adım “Dur” diyorlar kadına Yapamazsın sen doktora Kapa saçını gösterme etini Sonra girersin günaha Kangren oldu beynimiz düşünemeyiz, Çıkmış herkes aya Yürüyemez olduk biz Düz yolda,
Uyan ATAM uyan! Kaldır başını bak, Yüreğimden akan yaşa Uyuma, Uyuma artık uyan kalk yerinden Engel ol, setler kur Ben geldim de, Sor şehitlerin kanını, Vatanımı satanlara sor, Uyan ATAM ......................................... YAZAN DUYARLI YÜREGİNİZİ KALEM TUTAN AYDINLIK ELİNİZİ SAYGILARIMLA KUTLARIM
Ne yazsam anlamsız ve ne söylesem mazeret olmayacak bilirim. Artık yazmak ve söylemek demi değil bu dem! Artık eylem anlamında, onun devrimlerine ve aydınlığına sahip çıkmak, mücadele etmek anlamında ifa eylemek zamanı yapılacakları, bundan başka affetmez bizi eminim!..
En ileri atılmış adım olan devrimin, safları ve kaleleri bir bir yiterken M.Kemal'in, Kimi dinci, kimi etnikci, kimi mandacı, kimi insan hakçı ve demokrat, işbirlikçilerin ! Türk yok, Türk(ü) mahzun, ülke sömürge ve insanlar sürüsüdür, kahrolası belirsizliğin. Uyan ey halk, uyan ey ehl-i vatan ! Nedir bu ölüm uykularınca tepkisizlik ve sessizliğin?
Teşekkür ederim. Değerli Türkan Dinçer Hanımefendi, teşekkür ederim Sayın Mustafa Narin Beyefendi..
Bilinciniz ve şiirleriniz ve de sesiniz var olsun efendim .. Çok duygu yoğunlukla okudum ve dinledim şiirimizi.
Saygı ve esenlik..
Göktürkmen tarafından 8/17/2008 9:20:29 AM zamanında düzenlenmiştir.
Uyan ATAM uyan! Bak utancıma, Selam duruyor Cumhur’um Krallara El sallıyor başım, İranlı Ahmedinejad’lara Kul köle edildim Bush’a, Sarıldı dört yanım, Kan dökülerek alınan Satıldı topraklarım, Boş kalmış hazine, Gönlü alınacak yandaşların. YÜREĞİNE SAĞLIK YÜREĞİ VATAN MİLLET AŞKI İLE DOLU ŞAİREM. ne güzelde feryadı figan etmişsin evet satılıyor karış karış atamın kanıyla alınan toprağım. oysa şair mehmet akif ersoy 'ne demişti unutuldu bu sözler çıkar ları uğruna bazılarının<< <<kim bu cennet vatanın uğruna olmazki feda? şüheda fışkıracak,toprağı sıksan,şüheda! canı, cananı, bütün varımı alsında Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.>> ne yazık ki zaman gelecek , atalarımızın kanıyla alınan bu topraklar 3 kuruş çıkar uğruna el değiştirecek ve bizlerde hala vatanımız var zannedeceğiz.dilerim her birey payına düşeni maddi çıkarlar uğruna kendi payına düşeni satmaz vatanımın topraklarını !.... şairem yüreğine sağlık tekrar tebrik ederim.
Aaaah ah. Atam ne yapsın.! Bırakıp gittiğinde bu millette hiçbirşey yoktu, yalnız onuru vardı. şimdi ise onuru sattılar, Kimisine ihale verdiler, kimisine mertebe verdiler, kimisine de icazet verdiler. Küçüklere ise bir paket makarna ile yarım kilo çürük zeytin verdiler. Karşılığında % 47 ile birlikte meccanen aldıkları bu milletin onuru vardı. O onurla istedikleri gibi oynuyorlar. Haaa unutuyordum birkaç da şerefini satan yalaka gazeteci aldılar. Bize de kaygısını çekmek düştü. Kutluyorum şiirinizi. Saygılarımla.
türkan dinçer ustanın bir sürü şiirine ses oldum bu güne kadar.. ama bu başka bi ses bence..vatanına sahip cıkan cocuklar kalmış hala gerçekten..atam sen rahat uyu ... uyanma .. bu kıza bakma .. sen rahat uyu.. çünkü bu kız gibi bir sürü şerefli insan var seni haykıran ve senin kurduğun cumhuriyete sahip çıkan .. sen rahat uyu..
harikasınız çok etkilendim çok beğendim yazan yüreği kutluyorum insan defalarca şiiri okumak resme bakmak istiyor saolun var olun. canım Atama ALLAHtan rahmet diliyorum mekanı Cennet Peygamberimize komşu olsun nur içinde yatsın..
Vatansever kaleminiz, hiç susmasın bu toplumun aymazlıklarına...
İran'la Türkiye'nin iç dinamiklerini birbirine benzetebilme cesaretini gösteren baş!larla nereye gider bu ülkenin geleceği bilmiyorum ama sizi görmek her daim umudumu yeşertiyor...
Atamızı sayenizde bir kez daha saygıyla anıyorum.
Kalleş karşı devrimlerin arasında, onu devrimleri diken bahçesinde gül misalidir.
Atam rahat uyusun O her şeyi yaptı Bize pırıl pırıl Cumhuriyeti bıraktı Kadına, köylüye, sanata, sanatçıya, sporcuya, eğitimciye, gençlere, çocuklara Devrimleri ışık oldu Yapması gerekeni yaptı. Bırakalım rahat uyusun
Ama biz uyumayalım Gözümüzü dört açalım Sahip çıkalım Atamızın bıraktığı değerlere, eserlere Özellikle biz kadınlar. Bana gelmiş geçmiş tek bir önder gösteremezler; Atatürk kadar kadına-vatana değer veren bir lider Nur içinde yatsın Kutluyorum, selamlar
Bana derler neden, Neden eleştirirsin bugün ki siyaseti “ örümcekleşti mi beynin Göremez misin gerçeği.” Gelir soruya cevabım, Giremedi örümcek Gücü yetmedi sarmaya, Silemedi düşlerimi, Koyamadı düşüncemi Dört duvar arasına.
işte budur Atatürkün en güzel duruşu çarpmayan kalplere devrimlerle vuruşu....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.