-Başlıksız-
tanrının kapısı ulu ağaçlar arasında
kimse yok tanrıdan ve senden başka.. çölde arıyorum arkamdaki gölgeyi üstüne basma korkusuyla. yürümüştüm sarmaşığın yolunda yazgımın sürüklediği ateşe hint’li bir tüccar polenleri çalarken tuz bastım gözlerime sırılsıklam oydu ormanda sihirli flüt’ü çalan rimbaud’un balosu kandırmacaydı sihirli bir gül kokusu vadiden düzlüklere sinen flüt sesiyle ağaçlara kazınan gül fırtınası dalların arasında çölün ulaşamadığı duygular ekin ve başak magdala yolunda. öğle sonu güneşi yırtık bedenimde mitralyöz delikleri gibi kırmızı madrid önlerinde nöbette dolores ibarruri no pasaran alacakaranlıkta dimdik bir mikelanj heykeli güller fışkıran boyu öyle uzun ki yeti’yi yakalıyor kolları himalayalarda ışık yağmurunda bir ipek yüreği adını unuttuğum anlardan biriydi bütün saatlerdi bütün zaman no pasaran no pasaran tapınağında kudüs’ün çarmığın ucunda partizan sen miydin yoksa çarmıhım bütün cellatları mıydın dünyanın ruhumun yıldızlara kaydığı an. |
mitralyöz delikleri gibi kırmızı
madrid önlerinde nöbette
dolores ibarruri no pasaran
alacakaranlıkta dimdik bir
mikelanj heykeli
güller fışkıran boyu öyle uzun ki
yeti’yi yakalıyor kolları himalayalarda
ışık yağmurunda bir ipek yüreği
adını unuttuğum anlardan biriydi
bütün saatlerdi bütün zaman
no pasaran no pasaran
tapınağında kudüs’ün
çarmığın ucunda partizan
sen miydin yoksa çarmıhım
bütün cellatları mıydın dünyanın
ruhumun yıldızlara kaydığı an.
seri devam ediyor
tüm güzelliğiyle
...