Bir tango mesafesi sarılmış başaklar geç zamanların artığı akşamlarda vaadedilen bir sevdanın dudakta kalan bu izi vatanım olur, bilesin
tan, kızıla bürünür ya nasılsa… aç bir akşamın yolunda yüksünme... saçının tellerini ağlat, içimde yeşeren aşkın titreyen nefesiyle, ki sensen gelecek olan koyverdim ellerini yolcula kendini bozkırıma vakit varken, dirime gelsin
kâinat, içinde biriktiği şu heyulayla meydan okurmuş ömre bize ne…
gözleri senden buklesi, gülüşü tenden sehere çeyrek zamanlı bir dünya pınarlarımda doğup kirpiklerinde yürüsün…
sen yol ver menfur imkânsızlığa değil mi ki imkân ellerinin ayasında, söndür madem başucu lambanı söndür ki bu dar vakit, yanık yorgan altlarında kıpırtısız uyusun…
kaleme ateş düşüren kaç şehir bulursan bul içimin girdaplarında
alı moruna vurmuş saatler kurmuşken ben bir de hasret bir de yol bir de… bir de ayrık otu dikmişken, geceyi aydınlatmaya aciz sokak lambalarının üveyliğinde, yine de, ille de boz güzüme yanan hazan bağlarını alaca körlüğümün bitimsiz rüyalarından…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ŞEHİRLERDEN SEN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞEHİRLERDEN SEN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"kâinat, içinde biriktiği şu heyulayla meydan okurmuş ömre bize ne… "
VE
"alı moruna vurmuş saatler kurmuşken ben bir de hasret bir de yol bir de… bir de ayrık otu dikmişken, geceyi aydınlatmaya aciz sokak lambalarının üveyliğinde, yine de, ille de boz güzüme yanan hazan bağlarını alaca körlüğümün bitimsiz rüyalarından…"
Hayran kalmamak elden bile değil...Hasret bir yandan ayrılıklarla yetişen ısırganotları ve şiir bütünüyle insanı etkilercesine muthiş inceliklerle örtülüydü.Bir güzel kahvenin ağızda bıraktığı bir hazı gibiydi işte bu şiirde dimağımda öylesine bir haz bıraktı
alı moruna vurmuş saatler kurmuşken ben bir de hasret bir de yol bir de… bir de ayrık otu dikmişken, geceyi aydınlatmaya aciz sokak lambalarının üveyliğinde, yine de, ille de boz güzüme yanan hazan bağlarını alaca körlüğümün bitimsiz rüyalarından…
yüreğinize sağlık şiir tadında güzel bir şiir okudum
sen yol ver menfur imkânsızlığa değil mi ki imkân ellerinin ayasında, söndür madem başucu lambanı söndür ki bu dar vakit, yanık yorgan altlarında kıpırtısız uyusun…
şimdi siz bir kadının gözlerine bakar gibi ve okşar gibi şimdi siz aşkı sarartan güzde tek yeşil dal gibi şimdi siz uzun ve oyuk bir bedenin teninde gezinir gibi sonu olmayan gölgelerdeki deniz gibi ıslaklığınız gülümsemek sevgili en büyük kederimiz ama en büyük yusuf gibi değil ki ömrümüz bir kere yanabilsek kör kuyularda bir kere be zühre gibi yanar mıydık güpegündüz ah be sevgili biz seninle bir kerecik olsun doğru dürüst sevişemedik...
şahane şiir mesela kendi omuzlarından yükselen şiir. yüzünü yukarı dönüp yıldızlardan üretebilen şiir, sözcük zenginiliğini hoyrat kullanmayan şiir, messela aşkıda sevdayıda hayatıda adam gibi anlatan şiir, özlük meselesi... birde yaratım sorunu.isterseniz oynayayyım şiirlerinizle. ama yazanı incitiriz. saygımız onsuz bu yüzden. bence bir yanınızı değil bütün uzuvlarınızla egemen olun şiire daha güzel yazarsınız... ben yazmıyorum çünkü yazarsam kıyamet kopar..
Ama olmadı ki, şahane şiir nasıl bişey diye sayfanıza girdim tek harf bile bırakmamışsınız :) Demek yalnızca eleştirmensiniz. Zaman içinde berbat dize oranımı aza indirgemeliyim sizde zaman zaman vakit ayırın da gidişat raporu alalım.
alı moruna vurmuş saatler kurmuşken ben bir de hasret bir de yol bir de… bir de ayrık otu dikmişken, geceyi aydınlatmaya aciz sokak lambalarının üveyliğinde, yine de, ille de boz güzüme yanan hazan bağlarını alaca körlüğümün bitimsiz rüyalarından…
alı moruna vurmuş saatler kurmuşken ben bir de hasret bir de yol bir de… bir de ayrık otu dikmişken, geceyi aydınlatmaya aciz sokak lambalarının üveyliğinde, yine de, ille de boz güzüme yanan hazan bağlarını alaca körlüğümün bitimsiz rüyalarından…
içinde biriktiği şu heyulayla
meydan okurmuş ömre
bize ne… "
VE
"alı moruna vurmuş
saatler kurmuşken ben
bir de hasret
bir de yol
bir de…
bir de ayrık otu dikmişken,
geceyi aydınlatmaya aciz
sokak lambalarının üveyliğinde,
yine de, ille de
boz güzüme yanan hazan bağlarını
alaca körlüğümün
bitimsiz rüyalarından…"
Hayran kalmamak elden bile değil...Hasret bir yandan ayrılıklarla yetişen ısırganotları ve şiir bütünüyle insanı etkilercesine muthiş inceliklerle örtülüydü.Bir güzel kahvenin ağızda bıraktığı bir hazı gibiydi işte bu şiirde dimağımda öylesine bir haz bıraktı
Teşekkürlerim sonsuz ve kocaman tebriklerimle
Saygımdasınız