GÜLEN/AY
İlk defa kalemi kırıyorum
Sana bu şiiri yazarken Ve ilk defa kılıcımı kınından çıkarıyorum Sen gitmeye hazırlanırken. Bugün yine özledim seni Oturdum hayalini seyrettim Kanepenin yeri değişmiş Ama sen hala orda duruyorsun Duvarlarda mahzun kalmış gülüşün Sen yoksan ölürdüm derdim ya; Sensiz günler nasılda çabuk geçmiş Yaşadığımın bile farkında değilim. Ne acı hikâyedir zaman, Bir resmin zamanı donduran yüzünde Ben kendi surlarımda Yalnızlığın krallığını yaşarken Sen ilk surda, ilk engelde Bana gelirken yenilen süvari Ben kendi kalemin demir kapılarını Açmaktan aciz. Aramızda derin bir uçurum Sende güneş doğarken, Bende güneş batıyor Sen gülen/ay Başımdaki soylu sevda Güneşi doğduğu yerde arama Güneş ardında bıraktığın aynanda gizlidir. Ey gülen/ay! Gözlerinin baharında biriktirdiğim Umudun asil düşü, aşkın en soylu gülüşü Bende istemez miydim? Güneşin doğuşunu kollarında seyretmeyi Usul usul gözlerinin yeşilinde soluklanmayı Olmadı gülüm, daha söylenmeden, Yarım kaldı dudağımızda türkümüz… Geç kaldım yanan ormanları söndürmeye Geç kaldım seni maziden geri döndürmeye Sana sevgimden başkasını verememek Ah nasıl dokunur ciğerime Bir bilsen nasıl oturur içime, Söylesene gülen/ay, söylesene! Hasretin anaforuna dayanır mı bu yürek? Gönül gemisi, durgun denizleri taşırır O kadar ağırdır ki yükü, acemi âşık şaşırır. Aşk bir buzdağıdır ki Titanik olsan batırır. Yıllar geçip gidiyor ben hep aynı yerdeyim Sen git sevgilim, bu hikâye bitsin Güllerin dikenindeki kan, kuruyup gitsin Zannetme erir dağlardaki karlar Benim sevgim tahmin edemeyeceğin kadar Unutma aşk yüreksizde yaşar. Hüseyin Özbay |