-Başlıksız-
… ve güzelliğinde
Burnum yanağına hapis olunca, Çözülür bağrımda, Siyaha Ak Yüreğimde refah, Rüzgarın eser püfür püfür…. Dönmüş yüzü yüzüme ufku, İlkbaharıma göz alın yazgılıma şavkı, Burnuma yağmuru yağacak, Göz hapsimi kör eden aydınlık, Bitkin gecem, İlkbahara gözlerim, Anladım aşkı burnuma dudaklarından, Oldum rengârenk sen gibi Toprağına deyince elim, Buğulandı zamana dileklerim Sallanıp dururken Mis kokulu seslerin, Burnuma yanağından, Burnumu fesleğen fırçalarken, Nazikçe dalından ayrıldığı zaman, Ayrılır bir kokuluk yaşamlık fesleğen Bahardan yetişir, Kalbime adım atar, Mis kokulu sal, Nefis canlı getir, Fesleğen yaprağı müzik oynadı, Köylere seyahat edin, Tarla başları ve kayalık uçurumlu Dağ bir kare aydınlığa lav, Bahçıvan saksıları, Bahçe kaldırım taşları sırtında Yolculuğa uyur O burnumdaki aydınlığa duran oh, Dost yürekli çarpıntı denizden Hareketin akortları, Dansçıları hareketlendiren, Büyüklük içim kimdir, Rengârenk kadınlar, Bıçaklar gibi keskin, Form şekiller hoşluk, Bukleler kafalar arasına sars, Var hep sen güzellikte ağla, Burun direğime çağla, Bir gövde, Fesleğen yaprak, Kulağın arkasına ikamet, Genizden tabak tabak .. Derinlik denen ses, Ve bir bahçe milletinin Kıyası kabul olmaz kız eti Ve güzel kokulu ziyafet, Mis kokulu kadın arkada, Dili tutuk şiirimde çağlatır, Gibi gerçekte, Yarat, Mis hava gibi Lezzet, Kolu bacağı çamurdan, Rüzgârı dörtnala zamanla yarışa, Ne zaman seviştiysek Yanakları burnumda terleyen, Çiçek rüya düşler Mis kokular ahenge Hapislik vagonlardan, Şaha kalkmış tiren, Mis güneşsin izinler burnuma Buram buram ağırlığınla aydınlat, Varsın ölümümü en duraklarında ağlat (DEMYANLİ)İBRAHİM ÖZDEMİR |
Selamlar...