1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
59
Okunma

Dinle ey dervişim arz-u hâlimi
Ellerim böğrümde kaldı dervişim
Nasıl anlatayım can melâlimi
Bir hâl beni benden aldı dervişim
Bir gözeli gördüm omzunda şalı
İbrişim kemerli inceydi beli
Sanki bülbül idi şakıyan dili
Gönül bir hoş oldu oldu dervişim
Saçından yazmayı aldı ürüzgâr
Siyah perçemleri eyler iftihâr
Dedim ki ne ola koyma ah-u zâr
El etti göz etti güldü dervişim
Sadrından bir rehâ eyledi semâh
Bu garip ademe verdi inşirâh
Değdi kulağıma bir ince segâh
Meşki yeri göğü deldi dervişim
Sözlerim ne riyâ ne de bir hilâf
Âşîklar gözümden geçtiler saf saf
Onun şavkı ile nurlandı etrâf
Bildim o da beni bildi dervişim
Çün serv-i revândı cennetti râhı
Mevla’m kudretiyle yaratmış mâhı
Şaşırdım günümü nakd-i sabahı
Sinemi ikiye böldü dervişim
Nazârı ikrârı yüzüne yaydı
Yürüdü önümden su gibi kaydı
Dedim ki ay gözel sesimi duydu
Aşkı destâr idi boldu dervişim
Derinden derine düştüm fizâha
Dedim kim getirir bunu izâha
Emsâli bulunmaz biçilmez bahâ
Göğden zembil ile geldi dervişim
Kaldır içimdeki kıyl-u kâlimi
Yoksa çekemezsin bu vebâlimi
Kırklar hörmetine ver kemâlimi
De hele bu nasıl hâldi dervişim
Sanki yazılıydı levh-i kalemde
Benzeri bulunmaz külli alemde
Aklı baştan aldı hoş etti hem de
Gözlerim hayâle daldı dervişim
Medet ey dervişim dervişim medet
Sende bir dermanı bulunur elbet
Bu mudur Mecnûn’u çağıran davet
Beni de dağlara saldı dervişim
Anladım kul değil gördüğüm huri
Giderken unuttum bastığım yeri
De hele neylesin miskin Makberî
Sarardı gül benzi soldu dervişim
______________Makberî