0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
67
Okunma
Elimizdekini yokluğa saçmışız gibi!
Dur dedim!
Dönmeden gerisine meşrebinin
Güneşten giydiklerimizi bir kurşuna satmışız gibi!
Görmez misin?
Vakit geldi!
Kara kara söylediklerimizde zifirisine katmışız gibi...
Doğumun kokusu bu
Güzel gelir kendini bilmez yolcuya.
Bataklığında parıldayan siyahi kelebeklerin şarkısıydı
Mesken olur dolanırdı hep
Çözülmesi gerek bir çift sözün doruklarına
Şimdi nerde desem beni duyan olur mu? sağır kulaklarda yankılanır mı hiç
Ya poyrazlarda şahılanır mı kanatların?
Yeşiller vardır
Morlar sürerken aya tarlarını
Henüz göremediğim tabiyatında batmışız gibi
Yosun tutmuş ahının nesini saklarız yarında?
Işıltıları saçan gülüşlerini çalmışız gibi
Ruhu üfleyen tınılarında hiç olmamışız gibi
Neyleyim tonumu sensizliğin kararsızlığında
Yıkım nedir diye sormuşsun.
Utanç sayfarılarına yazılı kaderimin olurunda.
Oysaki yaşam çizdim avuçlarına
Hiçliğin resminde doğan epeyli bir güneş.
Ölüleri sırtlarım yine sonbaharlarında,
İnatla solumadığım sert nefesin kadar hergün verdiklerimde.
Yaptıklarım günah sayılırdı belirsizliğine
Yolunda ne başı belli ne sonu belli bir faldı bu!
Yazmaksa ölmeyi öğretti zamani seferlerinde
Başlangıçlarsa sonu gösteren bir elveda gibi hergüne okuduğum dualarda
Sığdıramazken bavuluma hayasızlığı
Gözlerinde doğmak büyük bir erdemdi.
Yine çözemiyordum seni,
Düşürürken kör kütük beni manasız mısralara...
Niyeydin?
Çözümde sende düğümde
Küçücüğüm sözlerinde
Notalarında direnemiyorum öylece es vermeye...
Kaçmak istedim
Olmadı
Yutmak istedim bir kerede kafesten tahtını
Suçlamaktı
Elimden geleni yağmurlarında
Taşı dedin
Yüküyle olacaklarını
Taşıyorum bende
Alacağın olsun diye!
5.0
100% (1)