0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
9
Okunma
Nihâl’im, dedi: “Işık asla yalan söylemez;
dilerse yıldızların en sönüğü olsun,
ya da bir ay çizgisi, ıslak dalların üstünde
gerçeği taşır içinde, sessizce ve derinden.
Ağaçlar köklerini suya uzatırken gece vakti,
Nihâl’im, senin adınla okudum billur damlaları:
Her bir yansıma bir âlem, her bir kırılma bir sır
Işık ki, hem gizler hem açarken, en saf bakışıdır Hakk’ın.
Metropollerin neonlarıyla kandil ışığını bir ettim,
Nihâl, senin soluk alışında duydum ney sesini;
Camlar, betonlar, eski taşlar hepsi aynı aynada,
Işık ki, parçalanır da bütünlenir, modern ve kadim.
Gölge de ondan doğar, yalnız onunla tamamlanır,
Nihâl’im, aşk da öyle: yarımdır, tamdır, sürekli akar;
Meczup bir kuş kanadında taşır mesafeleri
Işık ki, yalansızdır; çünkü her an ölür, her an doğar.