0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
15
Okunma
Yolların ayak izleri tutmaz oldu Nihâl,
Her sabah aynı güneş, başka renkte doğar.
Mecnun’un kumlarıyım Leylâ’m sensin diyen,
Beni bir su gibi eriten bu aşk neydi?
Zaman değirmeninde öğütülmüş dualar,
Modern gökdelenlerde yankılanır eski zikir.
Bir ney sesi ki camlardan süzülür,
Seni her dokunuşta büyüten bu seyir neydi?
Aynaların içinde yürüyen bir gölge Nihâl,
Hem benim, hem değilim, hem sen, hem hiç.
Metro istasyonunda bekleyen derviş,
Sana kavuşmak için geçtiğim her yol neydi?
Melankoli lirik bir ilahîye dönüştü,
Senin adınla yanıyor bütün şehirler.
Tasavvuf bir bilişim ağına düştü,
Seni her kodda arayan bu özlem neydi?
Ve nihayet, son perdede yalnız kalbim,
Mistik aşkın alegorisi bu dünya.
Nihâl, sen bir metaforsun artık,
Bu şiir, bu yol, bu sabah neydi?