0
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
51
Okunma
Gelsen..
Zamana direnen eski bir iz gibi,
Unutulmuş bir kapının paslı kilidi gibi,
Beni hâlâ tanıyan bir yüz gibi,
Sessizce, usulca, ansızın gelsen.
Gecikmiş bir rüyanın içinde,
Kaybolmuş sesimle dökülen hecede,
Söylenmeyen bir şarkının son ezgisinde,
Harf harf içime işleyerek gelsen.
Gelsen…
Yüzünde solmuş baharların rengi,
Gözlerinde titrek bir hatıra dengî,
Ellerinde küllenmiş eski bir yangın sesi,
Kül olup savrulmaya razı bir tenle gelsen.
…
Ve ben seni bir şehir gibi seyretsem,
Tüm ışıklarını ezbere bilsem,
Ama içindeki yolları kaybetsem,
Sana varan, tüm sokak lambaları sönükken gelsen.
Gelsen…
Ama gelişin bir sonbahar gibi,
Savrulup dağılmış yapraklar gibi,
Uzanıp da tutamadığım rüzgâr gibi,
Erişemediğim bir silüet olarak gelsen.
…
Ama benden bir adım öte dursan,
Bir kez bakıp da gözlerini kaçırsan,
Ve ben, bir kez daha yıkılsam,
Senin sessizliğinde kaybolsam.
Gelsen…
Ama çok geç gelsen,
Ben çoktan unutulmuşken,
Ve sen artık beni unutmuşken,
Beni hatırlamadan yine de gelsen.
…
Ve hiç gitmemiş gibi,
Ve hiç gelmemiş gibi,
Ve aslında hiç olmamış gibi,
Beni bilmeden, beni severek gelsen.