0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
17
Okunma
Beni adam sandılar,
oysa içimde kırık bir mutfak saati çalışıyor.
Akşamları pas tutmuş bir ceket giyerim;
ceplerimde annemin suskunluğu,
bir de kimseye veremediğim çocukluk.
Herkes güçlü dur diyor,
güçlü durmak en çok yorulan şey.
Bir erkek de yorulur,
ama bunu kimse sevmez söylemeyi.
Sokak lambalarıyla konuşurum,
onlar bilir:
Bir erkek, ağlamayı saklamayı öğrenince büyür.
Ben büyümedim.
Gömleğimin yakasında hâlâ
ilk yenilginin süt kokusu var.
“Geçer” dediler,
millet en çok bunu sever.
Geçmedi.
Bazı şeyler insanın içinde
evlenip çocuk sahibi oluyor.
Kalabalıklar erkekleri çoğaltır sanırlar,
beni eksilttiler.
Bir kahve fincanının dibinde
kendime yalan söyledim;
“Zaman her şeyi çözer,” dedim.
Zaman bir şey çözmedi,
sadece üstünü örttü.
Sevdim,
ama sevgi benden hep
asker kaçağı gibi kaçtı.
Seven taraf olmak
memlekette pek makbul değil.
Ben yine de sevdim,
başka çarem yoktu.
Babamın ayakkabıları kapıda durur hâlâ,
içinde dönmeyen yollar var.
Bir erkek susunca
dua eder sanırlar;
ben susunca içimden
bir enkaz geçiyor.
Kadınlar daha cesur sanırlar,
erkekler daha sağlam.
Oysa en çok erkekler
yalnızken dağılıyor.
Bunu kimse alkışlamaz.
Tanrım,
bana bir sığınak ver;
taş olsun, yoksul olsun,
ama yıkılmasın.
İnsan bazen çok sevilmek değil,
biraz anlaşılmak ister.
Sabah olunca
kravatımı bağlayacağım,
yüzümü toplayıp sokağa çıkacağım.
Millet beni iyi sansın diye.
Kimse bilmeyecek:
İçimde hâlâ
kırık bir kız çocuğu konuşuyor
ve ben
onu susturmayı hiç öğrenemedim.