3
Yorum
10
Beğeni
4,6
Puan
91
Okunma
Artık hiçbir mucizeye inanmadığım günler olur
üşüyen gölgemi önümden toplar, yürürüm
ama bilirim ki hayat
insanın tam “bittim” dediği yerden
bir elif miktarı edeb salar içeri
narin, ince, neredeyse görünmez.
Büyük konuşmalarım var benim
kendi sesimi çarpıp geri veren boş odalara bıraktığım
sonra dönüp baktığımda
oyuncakları kırılmış bir çocuk gibi
suskun bulduğum
Hayat, gizli bir terzi gibi
her yanlışımı söküp omuzuma yeniden iliştirir
ve ben ne zaman acıya alıştım sansam
bir menekşe lekesi büyür avucumda
sebebini bilmediğim bir ağırlıkla
Bir şiirin önüne gidiyorum bazen
tül gibi bir karanlık aralanıyor
korkacak kadar yaklaşınca
anlıyorum ki bazı dizeler
kendi gölgesidir aslında
İnsanı uçurumun kenarında tutan
Bu şiiri sevdim ben
yere düşürülmüş bir mandalina kabuğu gibi
turuncu, mahcup, biraz eksik
kendi sesime yabancılaştığım günlerde
beni büyüten küçük bir şefkat parçası
Ve bilirim
kurgusuyla herkesi alt eden hayat karşısında
şiir hâlâ tek çıkar yoldur
çünkü şiir
görmezden gelinen her yarayı usulca alnından öper
biz özgürleşelim diye
bizi sabırla çözer yumak yumak
Birileri masumiyeti yok ediyor der
ama ben bilirim
asıl masumiyet
çocukların pastel kalemlerinde saklıdır hâlâ
ölü bir meleğe mavi elbise giydiren küçük bir merhamette
Adab borcu yoktur hiçbirimizin
Hayata da, Yaradan’a da
ama hayatın ters yüz edilmiş aynasında
kendi utancımızı görünce
en çok o zaman irkiliriz
Didem’in sesine benzer bazen şiir
ara sokaklara sinmiş bir dayanma biçimi gibi
ışıltısız, sakin, içli
ve aniden
kanımın içine bir sıcaklık yürür
amuda kalkmışım gibi
dünyam ters döner
ama ben doğruya o zaman yaklaşırım
Bir bakarım aynaya
gözlerimde yıldızlara benzer bir is
ve şaşarım
bu yaralı, bu direnen
bu hâlâ şiire inanan insan
ben miyim sahi
Ve içimden sessiz bir söz göç eder:
"yol uzun"
ama kelime diye büyüyen her sızı
beni hayata biraz daha tutturur.
*
Bir yerlerde, yaradanın göğsünden düşmüş
uçuk bir harf gibiyim.
Gecenin içinde solgun bir nefes;
varlığımla yokluğum arasında
yalnızca elif kadar bir aralık var.
O kadarcık.
O kadar keskin.
Bazen kendimi, pas tutmuş bir aynanın
unuttuğu yüz sanıyorum.
Bazen, birileri beni çağırıyor gibi oluyor
ama hepsi benim içimde kayboluyor.
İçimdeki odaların kapıları
çoktan sökülmüş çünkü;
hiçbirini yerine takacak
bir ömürlük cesaretim yok.
Yarayı konuşmak istiyorum
fakat kelimeler,
sanki başka birinin uykusundan çalınmış gibi
ellerimde morarıyor.
Bir acının üstüne eğilip onu adlandırmak,
onu sağaltmak,
onu büyütmeden taşımak
mümkün mü bilmiyorum.
Hayatın bittiği yerde
nasıl durulacağını da bilmiyorum.
Didem derdi ya, belkide ben demiştim, hatırlamıyorum,
“bazı seslerin gölgesi ağırdır.”
Bende ağır olan ne varsa
çoktan küle dönmüş çocukluğumdan kalma.
İnan, kimi geceler
kirpiklerimin arasına sıkışmış bir sızı
beni hatırlamaktan vazgeçiyor.
Ben bile kendime yabancı büyürken
gece neden sahip çıksın bana.
Yine de, içimde hâlâ
bir yerlerde saklı duran
küçük bir insanlık kalıyor.
Kimsenin yüzüne bakmaya
cesaret edemediği o kimsesiz parçam;
kimse bilmeden kanıyor.
Kimse bilmeden uyanıyor.
Kimse bilmeden
insan kalmak için didiniyor.
Bazı acılar vardır,
kimseye anlatamazsın,
ama anlatamadıkça
teninde yeni bir kapı açılır.
Ben her kapıda eksildim biraz.
Bir katilin önce kendini vurduğunu
biliyor artık zaman;
çünkü ben de her defasında
kendimi öldürüp
yola devam etmeyi öğrendim.
Bir gün, biri omzuma dokunur da
iyileşmeye niyetlenirim diye
korkuyorum.
Çünkü iyileşmek,
yeniden acımak demektir.
İyileşmek,
bir daha yalnız kalmamak için
bir dünya daha kaybetmektir.
Ve O’na gelince...
O benim içimde,
hiç doğmamış bir çift göz gibi
hep yarım duruyor.
Rüyaların kapısından geriye
kırık bir tül gibi sarkıyor.
Beni unutsa
daha rahat uyurdu belki;
ama ben Onu içimin
en ışıksız yerine gömdüğüm için
hiçbir sabah oraya yetişemiyor.
Ve ben hâlâ bilmiyorum:
Bunca ölü kelimeyi
hangi toprağa,
hangi küreğe,
hangi nefese teslim edeceğim.
Bildiğim tek şey,
nerem insan kalmışsa
işte orası acıyor.
Bir elif kadar edeble ölçülen
bütün bu ağırlığın içinde
bir tek duam hayatta kalıyor:
Ne olur şimdi beni iyileştir.
5.0
80% (4)
3.0
20% (1)