9
Yorum
31
Beğeni
5,0
Puan
152
Okunma

Bu metin, Yitirilen Aşk (Yetik Aşkın Kaybı) temasını ele alır: Kaybın ve pişmanlığın gölgesi olarak, sahip olunan ancak kıymeti bilinmediği için elden kaçırılan bir değerin yarattığı derin acı ve hüzün durumunu inceler.
Dip not.. yani; Yetik/olgunlaşmış Büyümüş bilgli demektir..
Bütün köprüleri yaktım, ama elimde kaldı is kokusu.
Geriye bakmak, bir zamanlar nefes aldığım şehri seyretmek.
Şimdi her sokak, her köşe, yitirdiğim o ince huzur,
Ve ben, o huzurun kapısını bir daha çalmayacak bir yolcu.
Oysa durduğumuz yer, dünyanın en sağlam zeminiydi.
Ben, inandığım her taşa bir şüphe tohumu ektim.
Sessizliğin altında yatan o büyük gerçeği bilmeliydim,
Kendimden çaldığım her anı, şimdi bin katıyla ödedim.
Bir anlık öfkeyle fırlatılmış o son kelime,
Yıllarca süren bir pişmanlığın en acı ve tek meyvesi.
O kelime, cam bir fanus gibi, bizi zamandan ayırdı,
Ve ben, o fanusun içinde donmuş, yaşlı bir hikâye.
Zamanı tutan ne saat, ne de takvimdi; sadece o boş sandalye.
Orada oturan gölgenin elleri,
hep bana doğru uzanır.
Ne kadar ileri gitsem de, o an,
en yakın ve derin kaya,
Ayaklarımda değil, ruhumda biriken ağır bir çamurdur.
Gözlerim şimdi, o yorgunluğu bile dinlendirecek yer aramaz.
Çünkü aradığım vaha, benim kendi elimle kuruttuğum denizdir.
Affetmek kolaydı, ama ben zor olanı seçtim,
Kendime kurduğum en büyük tuzak, en acımasız deniz feneridir.
Biliyorum, ne bir rüya ne de bir dua geri getirir,
Ne yanan gemileri, ne de giden o son sesi.
Geriye sadece, dönülmez kıyının ıssızlığı kalır,
Ve ben, o kıyıda bekleyen, kendi hatıramın yorgun bekçisiyim.
Her sabah uyandığımda, gökyüzünün rengi aynı.
Ama benim içimde, bütün renkler artık birer yabancı.
Yüzümdeki çizgi, tebessümün değil, yorgunluğun imzası,
Gözbebeğimde asılı kalan, görünmez bir ince sancı.
Ne zaman bir şarkı duysam, yarım kalan notası sensin.
Bütün melodiler eksik, bütün şiirler yarım kalmış.
Sanki bütün dünya, o vedadan sonra derin bir nefes tutmuş,
Ve ben, o nefesin bir daha hiç verilmeyeceğini bilirim.
Şimdi o dönülmez kıyının taşlarına dokunuyorum.
Ne deniz fısıldar adını, ne de rüzgâr getirir sesini.
Geriye sadece, telafisi olmayan o büyük kayıp kalır,
Ve ben, o kaybın üstünde titreyen, sönmeyi unutan hüznün ta kendisiyim.
Cemre yaman
5.0
100% (12)