16
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
200
Okunma
Unutamadım…
Bir yıldız gibi düşüyor içime o yıllar,
kimine göre elmas, kimine mücevher,
bana göreyse ömrümün en paha biçilmez sesi.
O çay başında
ayaklarımı suya sallayıp serinliğine sığındığım günleri unutamadım.
Eğilip gözelerine baktığımda
dünyanın bütün berraklığını avuçlarıma bırakan o duru suyu avuç avuç yudumladığımı da…
Bir lokma ekmekle
bir baş soğanın yeryüzündeki bütün lezzetlere bedel geldiği
o tertemiz memleketimi…
Dağında çobanlık yaparken
ufacık bedenime sığmayan koskoca yüreğimle
oruç tuttuğum günleri unutamadım.
Garip ama koca yürekli bir çocuktu o;
her adımı dualarla büyüyen,
her nefesi alın teri kokan…
Sokaklarda aşık oynadığım günleri unutamadım,
çelik çomağın o benzersiz sevincini,
toprağın üstünde koşarken ciğerlerime dolan özgürlüğü…
Köy yollarının bile gözümüze
bugünün metropollerinden daha büyük göründüğü zamanlardı onlar;
hayallerimiz gökyüzü kadar geniş,
imkânlarımız avuç içi kadar küçüktü ama ne fark ederdi ki?
Biz her şeyi gördük;
azın bereketini de,
çokken bile bölünmeyi de…
Ve bütün bunları…
bir gün bile unutamadım.
Çünkü insan büyür ama çocukluğu
bir ömür boyunca arkasından yürür.
5.0
100% (22)