0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
36
Okunma

Senin çelik kafesin vardı;
Parlak, süslü ama nefessiz.
Orada benden, senin istediğin bir heykel yapmaya çalıştın,
Durdurdun, eğdin, boyadın.
Ama unuttun ki, ben kil değildim.
İlk kapı çarpması,
gözümden düşen ilk zincir sesiydi.
Şimdi hava, tenimde yeni bir doku.
Özgürlük, senin adını anmadan geçen
her ilk sabahtır.
İyileşme mi?
O, acele etmeyen, yavaş bir nehir.
Önce kırıklarımı saydım,
sonra onlara altın tozu serptim.
Şimdi her yara izi,
senden kurtuluşumun bir haritası.
Aynaya bakıyorum,
karşımda ne sen varsın ne de senin gölgen.
Sadece ben varım.
Korkuyla beslenen,
küçük düşürülen o kişi değil.
Şimdi yürüyorum, omuzlarım dik.
Senin kibirin, beni köle yapmaya çalıştı.
Ama fark etmedin, o kibir bana
kendi kanatlarımı verdi.
Uçuyorum.
Ve bu gökyüzü, sadece benim.
Sonsuz ve sessiz.
Hüseyin TURHAL